Güneşin altındaki adam: Ghassan Kanafani
“Filistin Direniş Edebiyatı Antolojisi”ni hazırlayan ve büyük bir Kanafani hayranı olan Edebiyat Profesörü Barbara Harlow da söylemişti; “İsrail onun kaleminden öyle çok korktu ki, en verimli çağında koparıp aldı aramızdan. Biraz daha yaşasaydı...”
Ghassan’ın 12. doğum gününde yani 9 Nisan 1948’te Deir Yasin Katliamı meydana geldi. O gün, Deir Yasin köyünde yaşayan 100’den fazla Filistinli acımasızca katledilmişti. Ghassan Kanafani, o tarihten sonra doğum gününü bir daha asla kutlamadı.
Ailesiyle beraber önce kısa bir süreliğine Lübnan’a, ardından ise öğrenim hayatına devam edeceği Şam’a gitti. Herkes gibi, çatışmalar son bulduğu zaman, evlerine geri döneceklerini düşünüyorlardı. Toplam 6 erkek ve 2 kız kardeş idiler. Yani büyük bir aileydiler. Şam’a yerleştiklerinde çocuklar da burada okula başlamışlardı.
Ghassan Kanafani, Şam Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı bölümüne kaydoldu ancak Filistin ulusal hareketi içerisinde aldığı aktif rol nedeniyle okuldan uzaklaştırıldı. Ghassan Kanafani’nin içinde müthiş bir yazma tutkusu vardı. Kuveyt’e giderek bir süre öğretmenlik yapmış, oradan Beyrut’a geçmiş, meşhur El-Hedef gazetesinde çalışmaya başlamıştı. Bu esnada, neredeyse nefes dahi almadan yazıyordu. Hikayeler yazdı, şiirler yazdı, araştırma yazıları kaleme aldı ve hatta bir roman yazmanın hayalini kurmaya başladı. Filistin, işte oradaydı. Bütün ihtişamı ve güzelliğiyle yanı başında duruyordu. O canım Zeytin ağaçlarının kokusu dahi geliyordu sanki burnuna. Ancak vatanına girmesi yasaklanmıştı. Bu yüzden, her ne yazarsa yazsın, tek bir şeyi hedef alıyordu. En çok istediği şey, dünya kamuoyunun dikkatini Filistin’de yaşanan o büyük drama çekebilmekti. Bazı geceler hiç uyumuyor, bazı geceler ise birkaç saatlik uykunun ardından yazmaya devam ediyordu.
Eşi ve arkadaşları tarafından ölümünün ardından kurulan Ghassan Kanafani Vakfı, bugün Beyrut’ta faaliyet gösteriyor. Ve şahane işler yapıyorlar. Bu vakfın neler yaptığını, ne şartlar altında ayakta kaldığını iyice anlatmadan olmaz. O da inşallah bir başka yazıya kalsın...
Hamiş; Filistin davasına gönül vermiş yayıncı ağabeyler, ablalar... Ghassan Kanafani’nin kitaplarını yayınlamak için daha neyi bekliyorsunuz? Aramızdan ayrılalı neredeyse 45 yıl olacak...