Gazze için aksiyon hepimizin derdi olmanı

Tülay Gökçimen.
Tülay Gökçimen.

Çektiği kısa filmlerle mazlum coğrafyaların sesini dünyaya duyuran yazar, yönetmen ve aktivist Tülay Gökçimen ile Filistin için neler yapabileceğimizi konuştuk.

Filistin için ne yapabiliriz diyerek sonda sorulacak soruyu başta sorarak başlayayım. Şahit olanlar olarak biz ne yapabiliriz?

Başlıkları uzun uzun açmak mümkün lakin burada kısa kısa verelim kim hangisini almak istiyorsa alsın.

- Filistin’i tanı

- İşgalci İsrail’i tanı

- Kendini tanı

- Boykot et

- Filistin’i konuş

- Eylem program düzenle

- Her gün haberlere bak

- Balfour Deklarasyonu’nu oku

- Kenize Murad’ın Toprağımızın Kokusu’nu oku.

- 1948’i, 1967’yi bil

- Sabra’yı, Şatilla’yı öğren

- İntifadaları oku

- Hamas’ın kuruluşunu ve kuruluş nedenini bil

- Filistin’in haritadaki yerini öğren

- İsrail’in işgal edilmiş Filistin topraklarında yürüttüğü politikaları öğren.

- Sosyal medyayı bir şey için kullanacaksak şimdi bıkmadan usanmadan yapılan soykırımı konuşmak, duyurmak için kullanmalıyız. Sosyal medya okuryazarlığı da bu anlamda önemli.

Bunlar her şeye rağmen sürdürmemiz ve sahip olmamız gereken hasletler. Vazgeçmeden, usanmadan yapmaya devam etmeli.

Politik değişiklikler ancak zamanla gelişiyor, peki bizim günlük hayatta gösterdiğimiz tepkiler ne zamana kadar sürmeli?

Öncelikle Gazze halkına bu soykırımı yapanlarla mücadelemiz kıyamete kadar sürecek gibi gözüküyor tabi Cenabı Allah bir gün onları yeryüzünden silmediği sürece. Hep bunu hayal ediyoruz bir sabah kalkacağız ve bir bakmışız İsrail diye bir devlet yok! Ama o zamana kadar çok çalışmamız lazım. 7 Ekim’de hayatı dondurmak isteyen işgalci İsrail 7 Ekim’den önce yaşananları veya 7 Ekim’den sonra yaşananları dünya konuşsun istemiyor. Sanki her şey 7 Ekim’de Hamas’ın direnişi ile başlamış gibi bir algı oluşturmaya çalıştı ama dünya halkları gördüğünüz gibi ayakta. Hastaneleri, küvözdeki bebekleri bile vurmaktan çekinmeyen işgalcilerin gerçek yüzünü çok şükür dünya halkları görmüş durumda. Soykırım günden güne şiddetini arttırarak devam ediyor. İnsanlar bir gün bir gece bomba sesleri uçak sesleri olmadan uyanmıyor bu sebeple zalimler durmadıkça biz de durmayacağız hatta onlar dursa bile biz durmayacağız.

Mücadelenin yöntemleri nasıl belirlenmeli?

Şu an nazlanacak ve kendimizi düşünecek durumda değiliz. Tüm bu yaptıklarımızı veya yapacaklarımızı atel bir gün bize de gelir mantığı ile değil kardeşim, ümmetin bir parçası şu an ateş altında ve bana ihtiyacı var düşüncesi ile aksiyon almalıyız. Evet, kelime tam olarak bu sanırım, aksiyon. Mücadelede yöntem belirlerken kendimize ve yapabileceklerimize göre alanları belirlemeliyiz tabi ki. Şu an siz bu röportajı yaparak Gazze hakkında konuşuyorsunuz ben sizin sorularınızı cevaplayarak Gazze hakkında konuşmaya devam ediyorum. Gazze mücadelesini hayatın her alanına yaymak zorundayız. Sadece sosyal medya yetmez. Günlük hayatımızda da Gazze hayatımızın bir parçası olmalı. Bakın hiç yaşamadığımız günler yaşıyoruz, yaşlı kadınların üzerine köpeklerin saldırdığı günler yaşıyoruz, Bedir Dahlan gibi gençlerin korkudan gözlerinin dışarı fırladığı günleri yaşıyoruz. Çocuklar paramparça yeryüzüne dağılıyor. Bu sebeple kim hangi konuda en iyi ise o konuda Gazze’yi konu etmeye, gündem yapmaya mecburdur diye düşünüyorum.

Dijital işler nasıl en az protestolar kadar etkin? Dijitalde olan dijitalde mi kalır yoksa dijital aktivizmin bir karşılığı var mı gerçekten?

Tabi ki var. Biz şu an sokak eylemlerine insanları sosyal medya aracılığı ile ulaşıyoruz ve onları davet ediyoruz. Sosyal medya üzerinden insanlarla örgütlenerek mitingler, yürüyüşler yapıyoruz. Bu sebeple dijitali insanlara ulaşma konusunda önemsiyoruz. Human Movie Team’i dijital aktivizme bir örnek olarak gösterebiliriz. Dünyaya anlatmak istedikleri şeyleri dijital dünyanın anlayacağı dilden kodlayarak anlatmaya çalışıyorlar ve bunda da başarılı oluyorlar. İstikrar, doğruluk ve samimiyet gerçek hayatta olduğu gibi dijitalde de çok önemli. Bunlar varsa yaptığınız işlerin elbet bir karşılığı olacaktır. Allah yolunda kaybolan bir şey yoktur.

Filistin hakkında dertli olmanın nasıl bir dönüştürücü etkisi var ya da olmalı?

Yakın zamanda çıkan kitabım Çeksem Belgesel Olur’un girişine şöyle bir şey yazmıştım: Dert insanı yola düşürür, dert insana yol gösterir, büyütür ve hayat mücadelesinin bir parçası yapar. Coğrafyada gördüğüm, yaşadığım şeyler beni değiştirdi, inşa etti. Her geçen gün biraz daha içime çekildim. Derdini dinlediğim insanların yaşadıklarını ben yaşasaydım ne yapardım diye düşündüm çoğu zaman. Bundan sonra hiçbir derdim bana büyük gelmedi. Yani bizim en büyük derdimiz sağlam bir derdimizin olmayışı sanırım. Sağlam bir derdimiz varsa, bu hayatta olanlarla mücadele gücümüz de bize yüklenecektir. Loading…

Filistin için hazırlanmış belgesel ve kısa filmler daha fazla insana ulaşsa Siyonist işgale karşı bilinç inşasında işleri kolaylaştırır mıydı? Kolay erişilebilir olmamasının nedeni nedir?

Filistin’de olanları daha fazla bilseydik daha fazla ürün çıkabilirdi. Farkındalığımız artabilirdi. Ama olmadı pek çok şey için geç kaldık. Ben bir belgeselci olarak Filistinle ilgili belki binlerce videoya editörlük yaptım, iki bölüm yayınlanmış uzun metraj belgesel, bir bölüm de yayınlanmamış belgesel çektim Filistin topraklarında. Bunu çekmeyi bile 2015 yılında akıl edebilmişim. Ondan önce İsrail’in kuruluş sürecini ve Filistinli mültecileri anlatan başka bir belgesel daha yapmıştık. Çok az! Bunca yaşanan acı için bunca insan hikâyesi varken şimdi Filistin hakkında çekilmiş filmleri, belgeselleri say deseniz bir elin parmaklarını belki biraz geçer. Hatta sayarken yanlışlıkla İsrail yapımı filmleri bile içine katabiliriz. Siyonizm ile mücadele için tabi ki bilinç inşasına ihtiyacımız var. Siyonistlerin Holokost ile yaptıklarının bin katını biz de yapmalıydık yaşadığımız her şeyi filmlere konu etmeli bütün dünyaya anlatmalıydık. Ama 7 Ekim öncesi dünya insanının dikkatini bu bölgeye çekmek zordu. Şimdi herkes Filistinli oldu. ABDli askerin Gazzeli yavrumuz Hind için çekilen kısa filmden etkilenerek vicdani ret yapması buna en büyük örneklerden biridir. Kendi filmlerimizi ancak biz çekeriz çünkü derdi de biz çekiyoruz. Bundan sonra Allah’ın izniyle daha çok yapım çıkacaktır diye düşünüyorum.