Dünyanın rüyası: Muzaffer Ozak Efendi

Muzaffer Ozak Efendi
Muzaffer Ozak Efendi

Yazdığı birçok eser, verdiği yüzlerce sohbet haricinde elinden geldiğinde dünyayı dolaşan Muzaffer Efendi; Suriye, Irak, Arabistan, Amerika ve birçok Avrupa ülkesini gezmiş ve birçok kişinin hidayete ermesine vesile olmuştur. Çeşitli zikir ve ayinler düzenleyen Ozak Efendi, birçok çevrenin olumlu anlamda ilgisini çekmiştir.

1

Türkiye'de her kesimden insanın temas kurabildiği bir isim o. Şeyh Muzaffer Ozak Efendi 1916 yılında Karagümrük'te doğdu. Kaderinin başladığı Karagümrük onun aynı zamanda da kalbi anlamda karargâhı oldu. Şair Ahmet Murat'ın "kalp yaralanmaz çünkü yaradır" dizesini işletiyordu Fatih'te. Tam altmış dokuz sene de bunu yüksek bir seviyede devam ettirdi.

  • 2
  • Muzaffer Efendi'nin neşet ettiği ilk kaynak tabiii olarak anne ve babası olmuştur. Babası Kayı Türkleri'nin Kızılkeçeli aşiretinin Cebeci ve Başağaoğulları kollarından gelen Konyalı Hacı Mehmed Efendi, annesi Ozaklar sülâlesinden Yanbolu Halvetî Tekkesi şeyhi Seyyid Hüseyin Efendi'nin torunu Ayşe Hanım'dır. Rahmetli babası Balkan bozgunun ardından İstanbul'a gelip huzur dersleri veren biriydi. Muzaffer Efendi'nin güçlü bir kişiliğe sahip olması için gerekli koşullar oluşacaktı. Küçük yaşta yetim kalacaktı.

3

Muzaffer Efendi'nin resmi tedrisatı dışında aile içi tedrisatı da sağlamdı bir bakıma. O görünmeyen, söylenmen, duyulmayan örfi eğitim onu sarmıştı. Çünkü iki amcasından biri Plevne'de şehit olmuş, diğerine sancağı Ruslara kaptırmadığı için paşa unvanı verilmişti. İki dayısı, on bir ağabeyi I. Dünya Savaşı'nda, en küçük ağabeyi Murad Reis de Millî Mücadele sırasında şehit olmuştu. İki dayı kızı, kendi kız kardeşi ve annesiyle gariplerden bir şube olarak kimsesiz ve yoksul bir aile olarak hayatlarını sürdürdüler.

  • 4
  • İlk tahsilini babasının arkadaşı olan, babam gibiydi dediği şeyhi Uşşâki şeyhi Abdurrahman Sâmi Saruhânî'nin himayesinde yaptı. Muzaffer Ozak Efendi henüz on sekiz yaşındayken şeyhini kaybetti. Sevdiklerini bir bir kaybeden Muzaffer Efendi, tüm bunlara karşılık ismiyle müsemma bir şekilde muzaffer bir hayat sürecektir. Şeyhini yitirdikten sonra yeni arayışlara giren Muzaffer Efendi ; Fâtih Camii başimamı Mehmed Râsim Efendi'den Kur'an-ı Kerîm ve tecvid, Gümülcineli Açıkbaş Mustafa Efendi'den Arapça dersleri aldı. Nevşehirli Hacı Hayrullah, Âtıf Hoca, dersiâm Arnavut Hüsrev, Osman Şâkir ve Sarıyer müftüsü Hüseyin Hüsnü efendilerin tefsir, hadis ve fıkıh derslerine, Abdülhakim Arvâsî ve Şefik Efendi gibi şeyhlerin sohbetlerine devam etti.

5

Sahaflar Şeyhi namını alacağı süreç, Kefeli Camii imamı Şâkir Efendi'den kitapçılık sanatını öğrenmesiyle başladı. Beyazıt Camii'ne müezzin olarak tayin edilen Muzaffer Ozak Efendi, Şâkir Efendi'den öğrendiği sahaf ilmini geliştireceği ve işleteceği bir mekândaydı artık. Sahaflar Çarşısı'nda bir dükkân açıp müezzinliğin yanında sahaflık yapmaya başladı. Müezzinlik görevini de hakkıyla ve kabiliyetiyle sürdüren Muzaffer Efendi, Zekâi Dede'nin oğlu Hâfız Ahmed'in öğrencisi Hâfız İsmâil Hakkı'dan dinî mûsiki meşketti. Hem levendane ve zarifane bir kişilik inşa etti. Özetle bir zamanların Türkleri...

  • 6
  • "İkinci mürşidim" dediği Halvetî-Şâbânî şeyhi Maraşlı Ahmed Tâhir Efendi'ye intisap etti. Ondan tasavvuf ilmine dair birçok incelik öğrendi. Kādiriyye tarikatı kendisine hilafet vermek istedi. Yaptığı istihare sonucunda Halvetî-Cerrâhî şeyhi Fahreddin Efendi'ye (Erenden) intisap etti. Şeyhinin vefatı üzerine Nûreddin Cerrâhî Tekkesi'nin postnişi sıfatıyla irşad faaliyetlerine başladı. Gerek tekke içerisinde gerek sahaf dükkanında irşat ve sohbetlerde bulunan Muzafer Efendi, her seviyeden insanla, zor dini meseleleri kolay bir biçimde konuşup anlatarak, İslam'ı insanlara sevdirmiştir. Yazdığı şiirler vesilesiyle de "Aşkî" mahlasını almıştır. Aşk yani sevmek, bütün meselelerde ilk tercihi olmuştur.

7

Yazdığı birçok eser, verdiği yüzlerce sohbet haricinde elinden geldiğinde dünyayı dolaşan Muzaffer Efendi; Suriye, Irak, Arabistan, Amerika ve birçok Avrupa ülkesini gezmiş ve birçok kişinin hidayete ermesine vesile olmuştur. Çeşitli zikir ve ayinler düzenleyen Ozak Efendi, birçok çevrenin olumlu anlamda ilgisini çekmiştir. İslam'ın kıymetini; nüktedan, kalpten, merhametin yayılan heybetiyle herkese anlatmaya çalışan Muzaffer Efendi'nin mirası hâlâ dünya üzerinde dolaşmaktadır. Aşkladır. Yiğitliktedir. Merhamettedir. Kitaptadır. Ehibbalıdır. "Görenedir görene, köre nedir köre ne?"