Denizde bir yerde doğdu: Rio Mavuda
Futbol dünyası için çok önemli birisi değil aslında. Çünkü öyle ahım şahım rakamları yok. İstatistiklere üç basamaklı gol sayıları ile geçmedi. Verdiği gol pasları ile rekorlar kitabına adını da yazdırmadı. Kaldırdığı kupaların sayısı tek elin parmaklarını geçmez bile. Ama onu diğerlerinden ayrılan çok özel bir hikâyesi var: Rio Mavuba tam 20 sene boyunca ‘vatansız’dı.
Amerika Birleşik Devletleri’nde düzenlenen Dünya Kupası finalinde, penaltı atışlarının kaç kaç sonuçlandığını bir çırpıda hatırlayan kaç kişi vardır? Ama o finalde son dakikada Robert Baggio’nun kaçırdığı penaltıyı herkes hatırlar. Çünkü futbol, hikayeler oyunudur. Futbolu rakamlarla açıklayamazsınız. Rakamlar sadece olanı verir. Hikayeler ise olmuşu, olanı ve olacağı… Rakamlar söyler, hikayeler anlatır. Bu yüzden futbol yaşanmış ve yaşanması muhtemel tüm anların en güzelini barındırır.
İşte bu hikayelerden bir tanesinin kahramanı da Fransız futbolcu Rio Mavuba. Futbol dünyası için çok önemli birisi değil aslında. Çünkü öyle ahım şahım rakamları yok. İstatistiklere üç basamaklı gol sayıları ile geçmedi. Verdiği gol pasları ile rekorlar kitabına adını da yazdırmadı. Kaldırdığı kupaların sayısı tek elin parmaklarını geçmez bile. Ama onu diğerlerinden ayrılan çok özel bir hikayesi var: Rio Mavuba tam 20 sene boyunca ‘vatansız’dı. Bu durumu açıklamak için 31 sene öncesine gitmemiz lazım…
Afrika’nın Güney Batı bölgesinde, denize kıyısı olan, Namibya ve Zambiya gibi ülkelere komşu Angol’da büyük bir savaş yaşanıyordu. 1980’lerin ortalarında 10 yılı devirmiş bir savaş olan bu trajedi sonucunda, Angola topraklarının büyük kesimi özellikle Güney Afrika askeri güçlerin eline geçmişti. Bir yandan bağımsızlık yanlısı halk hareketi vardı; diğer yanda ABD destekli yine bağımsızlık yanlısı olan ancak adının önünde ulusal ibaresi de bulunan başka bir hareket… Cefasını ise halk çekiyordu. İşte bu halktan olan bir aile, 1984 yılının Mart ayında yaşananlara daha fazla dayanamayacaklarına karar verip, ülkeyi terk etmek için yola koyuldular.
Mafila, yıllar sonra kendisi gibi bir futbolcu olacak oğluna ‘nehir’ anlamına gelen Rio adını koydu. Onlar için bu yolculuk gerçek anlamda bir yeniden doğuştu aynı zamanda. Gemide doktor da vardı, Rio için kendi yeni doğmuş bebeklerinin eşyalarını paylaşacak başka ebeveynler de. Görüyoruz ki hiçbir savaş, insanın kaderini değiştiremez ve hiçbir mermi o büyük yazarın kelimelerine işleyemez… Rio Mavuba’nın doğumundan bir ay sonra, gemi İber Yarımadası’nı geçerek Fransa’ya ulaştı. Aileler sağ salim indiler ve artık yeni bir hayat için ilk adımlar atılıyordu; Rio hariç (Daha yürüyemiyor malum). Rio için ilk iş kimlik çıkarmaya koyuldular. Baba Mafi - ula, Zaire’de doğmuştu (şimdinin Demokratik Kongo Cumhuriyeti). Anne Therese ise Angola’da. Rio’nun kimliğinde doğum yeri neresi yazacaktı peki? Nerede doğduğunu bilmiyorlardı ki… Sonunda karar verildi ve memur kimlik kartına şunları yazdı:
Adı: Rio-Antonio
Soyadı: Mavuba
Doğum Tarihi: 8 Mart 1984
Doğum Yeri: Denizin üzerinde bir yer
Rio böylece, 2004 yılına kadar, yani Fransa Milli Takımı’na seçilene kadar ‘vatansız’ gezdi. 2004’te ise Fransız vatandaşlığını aldı. Aslında Fransa’da büyümüştü ve kendisini her zaman Fransız olarak görüyordu. Savaşı yaşamadı ama 11 kardeşiyle beraber Fransa’da annesizliği tatmak zorunda kaldı. Anne Therese, Rio henüz iki yaşındayken hayata gözlerini yumdu. Savaştan kaçıp yeni bir hayat kurmak için yola çıkmıştı ancak bu onun sonu oldu. Babasını da 14 yaşındayken kaybetti Rio ve kalan hayatını, ondan iyi bir futbolcu olmasını isteyen babasının vasiyetini yerine getirmeye ve annesinin kendi hayatını hiçe sayarak uğruna yola çıktığı diğer kardeşlerini iyi yaşatmaya adadı.
Başardı da. Şu sıralar 31 yaşında olan Rio Mavuba yıldız bir futbolcu olmadı belki ama Bordeaux, Villareal ve Lille gibi önemli kulüplerde oynayıp, Fransa A Milli Takımı’na kadar yükseldi. Hanesinde çok önemli futbol rakamları yok. Ama geçmişinde çok güzel bir hikâyesi var. Denizde bir yerde doğdu, Fransız oldu, helal olsun sana, Rio Mavuba