Cins'ten iyi hissettirecek bazı öneriler!
Klasik edebiyatta “güvercin gerdanlığı” ifadesi, güvercinlerin boynunun etrafındaki halka şeklinde tüylerden hareketle, ölünceye kadar çıkmayan “aşk zinciri”nin sembolü olarak kullanılıyor. Arapçada ise kişinin devamlı yanında taşıdığı, hep birlikte olduğu ve hiç ayrılmadığı şeyler için kullanılıyormuş. E yani? Yanisi aşk.
Bir kitap oku
Bugüne kadar pek çok dünya diline çevrilen Güvercin Gerdanlığı, Mehmet Hakkı Suçin’in özenli çevirisiyle yeniden okurun huzurunda. (Hâlihazırda İnsan Yayınları’ndan çıkmış bir çeviri de mevcut.)
Klasik edebiyatta “güvercin gerdanlığı” ifadesi, güvercinlerin boynunun etrafındaki halka şeklinde tüylerden hareketle, ölünceye kadar çıkmayan “aşk zinciri”nin sembolü olarak kullanılıyor.
Arapçada ise kişinin devamlı yanında taşıdığı, hep birlikte olduğu ve hiç ayrılmadığı şeyler için kullanılıyormuş.
E yani? Yanisi aşk. İbn-i Hazm, kitap boyunca insan için lütuf mu yoksa zindan mı olduğu tartışılan aşkın mahiyetini, hâllerini anlatıyor.
- Bir kitap daha
- Denemelerine “Kaşıkçı Elması” gözüyle bakan ve her denemesinde rozası altın değerinde yeni “Kaşıkçılar” türetmeye çalışan Salah Birsel, sanatı ve sanatçıları yaşam öyküleriyle ele alarak okurlarını merak dolu bir yolculuğa çıkarıyor. Bir Zavallı Sarı At, caz sanatçısı ve saksafon virtüözü Charlie Parker’den intiharını anbean kaydeden Beşir Fuat’a; Virginia Woolf’tan James Joyce’e ve Henry Miller’e dek pek çok kişinin hayatından çeşitli kesitleri bir araya getiriyor. Kusursuz üslubuyla müziğin şehirle, sinemanın edebiyatla buluştuğu satırlar kaleme alan Birsel, kimsenin bilmediği bir Beyoğlu defterini de okurlarına açıyor.
Bir dizi seyret
Artık herkes her diziyi biliyor, birbirimize dizi öneremiyoruz. İnternet hızı arttıkça, Google, listeler vs. derken uzmanlığın kıymeti kalmadı. Şaka bir yana da ne olur ne olmaz hatırlatayım: The Sopranos’u izlemediyseniz, dizi seyrediyorum demeyin. Edebiyat, sinema, dizi fark etmez. Önce klasikler.
Yeniden oku
Biliyorsunuz, Calvino klasikleri “herkesin, bu sıralar yeniden okuyorum dediği ama kimsenin asla okumadığı kitaplar” diye tanımlıyor. Calvino haklı, genelde öyle olur ama bir kere okumakla asla yetinemeyeceğiniz kitaplar mutlaka olur.
Mesela benim için bunlardan biri, kesinlikle Yüzyıllık Yalnızlık’tır. Latin Amerika’nın bana kalırsa pekâlâ bize akraba sayılabilecek ruhunun her sayfasında dev bir hortum gibi estiği, okuru sayfaların içine çeken, yutan, hapseden bir romandan bahsediyoruz.
Büyük hikâye, büyük yazar. Gabriel Garcia Marquez. Saygı.
- Parolayı Ezberle
- “Bazı mutsuz insanlar, yüzleriyle, ruhlarının aralıklarından süzülen gözleriyle ne de güzel oluyorlar.”
- İvan Alekseyeviç Bunin
Bir şarkı dinle
Bu ara dönüp dönüp Niyazi Koyuncu’nun “Yol” şarkısını dinliyorum. Sesi de Kazım Koyuncu’yu (kardeşi) andırdığından mı nedir, içine işliyor, kendiliğinden hüzün gelip yakasına yapışıyor insanın. Hazır ağustostayız, ya yola çıkacaksınız ya yoldan dönüyorsunuz ya da yol hayali kuruyorsunuz, benden size gelsin Cins okurları.
Bir şiir oku
Gülerken yüzün
Dem çeken bir güvercinin sesini
İçin için büyüyen çimenleri
Baharda lunaparkı bayram yerini
Ve alışkanlıklar dışında her şeyi
Gülerken yüzün
Aşıyor geçmişin acılarını
Kendini yarına değiştiriyor
Gülerken yüzün
Sanki çarmıhını kırmışsın
Senin ve ardından geleceklerin
Aylası alnına düşmüş gecenin
Oturmuş ağlıyor kendisi
Bunu öyle candan öyle yürekten
Öyle bir tutkuyla istiyorum ki
Aklımda hep öyle kalmalısın
(Gülerken Yüzün, Gülten Akın)