- 1-Türk erkeğinin ata sporu güreşse, ana (temel anlamında) sporu da halı saha futboludur. O burada hem sosyalleşir hem kendisini yeniden genç hisseder hem “ter atar” hem de kilolarından kurtulur. Ortalama bir halı saha insanı, yılın üç ya da dört ayı haftada bir saat top oynar. Kalan sekiz ayı ise “halı sahayı unuttuk ya, takımı yeniden kursak mı acaba?” diyerek hayıflanır. Genelde ağır yemeklerden, derbilerden ve tatillerden sonra!
- 2-Halı saha insanları, maç öncesi farklı davranış örnekleri sergilerler. Orta yaş barajındakiler, maçtan önce sahanın etrafında hafif tempo koşular yapmasıyla bilinir. Başları öne eğik, ciddi ve tam konsantrasyona sahiptirler. Siz duymazsınız ama koşarken kafasının içinde Eye of the Tiger nağmeleri yükselmektedir. Bunlar genelde ciddi abilerdir. Maç sırasında takıma Fatih Terim edasıyla komutlar vermeyi severler. Az önce ısınayım derken yorulmuş, sahada koşacak dermanları kalmamıştır çünkü. “Geriye geriye, pas at koçum pas at, gençler koşun biraz!” en çok kullandığı kelimelerdir. Orta saha ve ortanın gerisi en sevdikleri bölgelerdir.
- 3-Bir başka halı saha insanı tipi, altortalardır. Genelde maça iki dakika önce gelir, apar topar üzerini giyinip sahaya koşarlar. Yeni evli, üniversiteli, gençlikten orta yaşa doğru geçiş aşamasındaki bu halı saha insanları, sahada deli danalar gibi koşup, hırsla önüne gelene çalım atmaya çalışırlar. Daha dün mahalleden arkadaşının Fener’e transfer haberini okumuştur. Isınırken şöyle demeyi sever: “Beraber top oynardık abi. İyi arkadaştık, az çalımımı yemedi ama fena topçu değildi.” Bu aslında “ben ondan daha iyiydim lan daha iyiydim” anlamına gelmektedir. Aslında sahada attığı her çalımda geçtiği de yine Fener’e giden zalımdır. Altortalar, sahanın tamamını severler; sabit durmazlar, kafasına göre oynarlar.
- 4- Halı saha insanları genciyle yaşlısıyla iki zaman diliminde ortak duyguları yaşar. Birincisi maçtan önceki tatlı heyecan, ikincisiyse maç sonundaki zafer duygusu. Maçın skoru önemli değildir, vücut son raddesine kadar zorlanmış, insan iradesi bir kez daha kazanmıştır. Ayrılırken hep son hafta gibi ayrılırlar birbirlerinden; bir daha kimin gelip kimin gelemeyeceği belli değildir (misafir geldi, işyerinde toplantı vardı, hanım hastalandı vs). Terli alınlarını kollarının tersiyle silip nefeslerini ayarlamaya çalışırken hep o kutsal sözü söylerler: “Çok iyi yaptık abi ya, ciğerlerimiz temizlendi. Aman bırakmayalım!”
- 5- Son grup insan tipi hayızdan nifazdan kesilmiş ortaüstüdür. Bunlar ekseriyetle aşırı neşeli, göbekli ve keldirler. Kaybolan gençliklerini özlerler elbet ama hayattaki yerlerini de kanıksamışlardır. Hâlâ oynayabiliyorken biraz daha “top oynamaya” çalışıyorlardır. Sınırlarını bilirler. Maçlardan önce ısınmazlar. Gençlerden erken gelenler varsa onlarla sigara içip goygoy yaparlar. Halı sahanın kapıları açıldığında içeri onlardan önce göbeklerini sıkıca saran formaları girer. Çabuk sakatlanırlar, hassas ve alıngandırlar. Forvette oynamayı severler. Bir gol uğruna haddinden fazla (haddinden fazla derken elli metre falan) koşarlarsa kaleye geçip engin tecrübelerini burada kullanırlar.