Ameleye İbo'dan imzalı kaset
Gariplik yutkunmayı bilmekle olur. Sen istersin ama işin olmaz, dileğin gerçekleşmez o zaman yutkunacak ve o işi unutacaksın. Hem garip olup hem de aklın sağa sola takılı kalırsa o inşaat sana eziyet kuyusu olur ki çekilmesi zor olur.
Bizim işimiz amelelik. Bazıları "inşaat işçisi" der, tamamen uyduruk bir laftır. Yaptığımız iş ameleliktir. Benim bu laftan hiç karnım ağrımaz. Arsızlık, hırsızlık değil ya inşaatın işini yapıyoruz. İnşaatta çalışmanın türlü çeşit işleri olur. Beni en çok sersem eden ceryanda kalmaktır. İsterse ayaz olsun çalışırım da azıcık ceryan yapsa benim başım döner. Hasta olurum. Herkes bilir bu huyumu da "...her yeri açıkta olan inşaatta seni nasıl edek de ceryandan esirgeyek" der çaresiz kalırlar. Esasen inşaatın sahipleri beni gönderir, işime son verir lakin benim karakterime hastalar. Ben ameleye hiza veririm. Onlara ustabaşı olurum. Aklımın yettiği kadar konuşurum, nasihat ederim. İnşaat işi gönüllü olursa malzeme israf olmaz, iş zamanında biter. Ameleyi küstürürsen hem işin çamura batar hem de vaktinde inşaat bitmez. İnsanlar zanneder ki ver parasını yaptır işi. Şimdi büyük inşaatlar hazır beton, kalıp duvar kullanır. İşin yarısı biter böylece ama geri kalan işlerde hâlâ elinin ekmeğini yer amele kısmı.
İnşaatımız bir düzene girdiydi. Çok sürmez teslim eder yolumuza bakardık. Amelenin içinde bıcırık bir sıpa var. Adı Serhat. Pek neşeli uzaktan bana akraba bile olur. O geldi; "...ustam iki hafta sonra İbo'nun konseri var. Ben İbo'yu pek seviyom etme bizi konsere götür." dedi. Ben yalandan kızdım. "Oğlum bir konsere bilet satmadığımız kaldıydı, onu da yaparsak dört başı mamur usta oluruz herhâl" dedim. Meğer benim azıcık nazlanmamı beklermiş hepsi. Etrafımı sardılar. Usta bizi konsere götür diye inşaatı inlettiler. Sussunlar diye "tamam..." dedim. "İşinizi sağlam tutarsanız, konser işiniz bende..." Ben böyle söyledim ama gerisini unuttum. Konser tarihi yaklaşınca bizim neşeli amele Serhat geldi.
-Konser işi aklında değil mi usta, aman unutayım deme, amele içinde bir itibarın var. Konseri unutursan adın öylece söz verir amma tutmaz bir adama çıkar. Sana yazık olur.
Aklınca beni tehdit ediyor sıpa.
-Tamam oğlum gideceğiz dedik ya. Sen biletleri al gerisine karışma.
-Ustam biletleri biz aldıktan sonra sana ne hacet kalır. Bilet işini sen hâlledeceksin. Yoksa konserin yolunu biz de biliriz.
Haydi buyur bakalım. Ben bileti nereden bulacağım? Müteahhite sordum. Onun da aklı yetmedi. "Mimar beye soralım..." dedi. Mimara da soruldu. Bilet işi uzadı gider. Mimar da patronun sekreterine sormuş. Patron da bilet işini duyunca hırslanmış. "Ulan inşaattan aldıklarını konsere yatırır bunlar nasıl amele. Atası, ecdadı konser ile mi büyüdü bu heriflerin?" demiş. Bize haber geldi ki konser lafını açmayın patron çok kızıyor...diyerek.
Gariplik yutkunmayı bilmekle olur. Sen istersin ama işin olmaz, dileğin gerçekleşmez o zaman yutkunacak ve o işi unutacaksın. Hem garip olup hem de aklın sağa sola takılı kalırsa o inşaat sana eziyet kuyusu olur ki çekilmesi zor olur.
Biz de konser işini unuttuk. "Patron kızar da yevmiyeleri keserse biz eve ne götüreceğiz? Konseri batsın İbo her daim söyler. Bu sefer olmazsa başka zaman gideriz." dedik. Serhat küstü. Konser işimiz olmadı diye kahırlı çalışıyor. Biraz nasihat edeyim istedim. Baktım laftan anlayacak gibi değil. "Bu işin aslı nedir koç yiğenim anlat." dedim ısrar ettim. Meğer bu Serhat'ın bir nişanlısı varmış. Kız İbo hastasıymış. Serhat da hava atmış; "...ben İbo'dan sana imzalı kaset getiririm." demiş. "Şimdi konser işi iptal olunca kıza rezil olduk iyi mi usta" diye kahırlanıyor. Serhat'ın hikâyesi ben pek sarstı. "Cahil çocuk tutamayacağın söz ile kıza hava atılır mı? Sen bir amelesin neticede değil mi?" dedim.
Aradan geçti bir zaman. Mimar bey İnşaata gelince laf sağdan soldan açıldı. Mimar bizim konser işini sordu. Ben de laf denk geldi deyip Serhat'ın hikâyesini anlattım. Mimar kahkaha attı. "O iş kolay." dedi. Ben İbo'dan imzalı kaset getiririm benden haber bekle dedi ve gitti. Ben hiç inanamadım. Serhat'a bir şey demedim. Kaset gelir diye umutlanmadım. "Okumuş adamdır kafası dalgalıdır. Söz verir unutur. Ameleye verilmiş hangi söz tutulmuştur ki" dedim. Aradan geçti bir zaman. Mimar yine inşaata geldi. "Al bakalım usta İbo'dan imzalı kaset sana."dedi. Kaseti aldım. Mimara teşekkürü çökerttim. Kaseti alıp doğru Serhat'a koştum. Serhat kaseti alınca gözleri doldu, boynuma sarıldı, "...sen benim babamsın." dedi. "Mimara teşekkür edeceksin." dedik. Koştu mimarın elini öpmek istedi. Mimar öptürmedi. Sonra bindi arabaya bastı gitti.
Serhat mutlu kasetini aldı, ben mutluyum verdiğimiz sözü bir şekilde tuttuk ama kulağıma bir fısıltı gelince su bulandı. Mimarın arabasını süren şoför geldi Sırıtarak konuştu. "O kaset İbo'dan imzalı değil, mimar bey kendi karaladı al sana İbo imzası dedi. Siz de yuttunuz ne kadar safsınız abi la" dedi. Ben yutkundum. Bu lafı alıp ortalığa düşsem Serhat yıkılacak. Mimar beyin yaptığı ortaya çıkacak. Mimar efendi bize darılacak. Ben bir yalana aracılık etmiş olacağım. Dedim ya yutkundum Hiç ses etmedim. Amelelik biraz da nerede yutkunacağını bilmektir ya. Ben sustum, herkes sustu Serhat İbo'dan imzalı kaset diyerek nişanlısına hava attı. Toplu hâlde yutkunduk Allah affetsin...