Turquerie ve Oryantalizmin Öncü İsmi; Vanmour
İlk oryantalist ressamlardan biri olarak kabul edilen Vanmour, Osmanlı’da Lale Devri'ne şahit oluyor. Resimlerinde İstanbul’un şehir manzaralarını, merasim gibi sosyal olayları, günlük hayatı, portreleri ve kıyafet kültürünü konu edinen çalışmalar hazırlıyor. 17. yüzyıl Osmanlı’sını yansıtan eserleriyle dönemin İstanbul’unu gözler önüne seriyor.
Jean Baptiste Van Mour, 1671 yılında Fransa’nın Valenciennes kentinde dünyaya geliyor. Sanatçının gençlik ve çocukluğuna dair maalesef az bilgiye rastlanıyor. Bazı kaynaklar da Jacques-Albert Gerin’den resim eğitimi aldığı söyleniyor.
1699 yılında Paris’de bulunan sanatçı, Fransa’dan İstanbul büyükelçiliğine atanan Marquis Carles de Ferriol’un dikkatini çekiyor. Böylelikle büyükelçi Ferriol’la birlikte sanatçı Vanmour da İstanbul’a geliyor. Aynı zamanda Avrupa’da soylular arasında rastlanan sanatçıları himaye altına alma durumu; Ferriol’un Vanmour’u himaye altına almasıyla gerçekleşiyor.
Vanmour İstanbul’a geldiğinde, Sultan II. Mustafa hükümdardı. Sanatçı yaklaşık kırk yıl olmak üzere yaşamının sonuna kadar İstanbul’da bulundu ve üç padişah dönemini gördü.
İstanbul'da yaşadığı sırada Lale Devri'ne birebir şahit olan Vanmour, Osmanlı'da Batı etkilerinin başladığı sırada eserler üretti.
Vanmour, İstanbul’da farklı türlerde pek çok eser verdi ve çalışmalarını genellikle tuval üzerine yağlı boya kullandı. Minyatüre de ilgili olduğu bilinen sanatçının, aynı dönemde yaşayan usta minyatür sanatçısı Levni’den etkilendiği de düşünülüyor. Pek çok kaynakta ilk Oryantalist ressamlardan biri olarak da kabul edilen Vanmour, İstanbul’un şehir manzaralarını, merasim gibi sosyal olayları, günlük hayatı, portreleri ve giyimi konu edinen eserler veriyor. Aynı zamanda da Türk yaşantısına uygun eserlere verilmiş isim olan “Turquerie” akımınında öncülerinden oluyor.
Vanmour’un çalışmalarının ortak yanı detaylı gözlem yeteneğine ve gerçekçiliğe dayanıyor olmasıydı. Ayrıca Vanmour 16. Louis tarafından “Kralın Doğu’daki Ressamı” tanımıyla biliniyor.
Vanmour’un en önemli eserlerinden biri olarak gösterilen "İstanbul Panoroması"; dönemin kent görünümünü yansıtan figürler ve detaylı işçiliğiyle dikkat çekiyor. Sanatçının, Hollanda Büyükelçiliği salonundan esinlenerek yaptığı düşünülen bu eserde Sarayburnu’nda bugüne ulaşan Ayasofya ve Topkapı Sarayı’nın yanı sıra günümüze gelemeyen Yalı ve Sepetçi Köşkü’nün resmimde görebilmemiz de oldukça değerli.
Sanatçının büyükelçiliğin bulunduğu yerden hazırladığı tahmin edilen bu çalışmada, elçiliğin aslında bu kadar da yüksek bir tepede olmadığı düşünülüyor. Bu sebeple zaman zaman sanatçının gerçekçiliği geri plana atarak kendi eklemeleri de olabiliyor.
Vanmour’un İstnabul’da bulunduğu sırada Avrupa’dan saraya gelen elçilerin kabul törenleri ve Patrona Halil İsyanı gibi tarihe tanıklık eden dikkat çekici sahneleri de konu alıyor.
Sanatçı, Venedik balyosunun İstanbul’a ardından da Topkapı Sarayına giriş ve Sultan’ın elçiyi kabulunü konu edinen dört resimlik birbirinin devamı niteliğinde olan çalışmalar hazırlıyor. Bu çalışmalarda yer verilen elçinin Francesco Gritti olduğu düşünülüyor. Eserlerden ikisinde imzasının bulunmasından ötürü diğer resimlerinden ayrışıyor. Bu çalışmalar da Venedik balyosunun ve Osmanlı temsilcilerinin dönemine uygun kıyafetlerinin detaylı ve gerçekçi yapılmış olmasıyla da dikkat çekiyor. Aynı zamanda şehrin içinden geçerek gidildiği betimlenen bu eserin arka planda da Süleymaniye Camii görülüyor.
Elçi Alayı serisinin ikinci resmi olan Topkapı Sarayı ikinci avlusunda geçen sahnenin geri tarafında yeniçerilere ulufe dağıtımın ardından “Çanak yağması” olarak adlandırılan yerdeki yemek dolu tabakları alma geleneği de resimde işleniyor.
Vanmour’un Galata Mevlevihanesi'nde semazenlerin dönüşünü konu alan çalışmasında mevlevİhanedeki kubbenin ve ayakların verilişini bakımından oldukça gerçekçi biçimde yansıtılıyor. Sanatçının mevleviler dikkati çekmiş olacak ki mevlevihaneyi ziyaret edip böyle bir çalışma yaptığı ön görülüyor.
Vanmour, Osmanlı’daki saray mensuplarının, resmi görevlilerin, din görevlilerinin ve halktan insanların giyimlerini detaylı konu edinen gravürler hazırlıyor. Vanmour Osmanlı insan tipleri ve kıyafetleri üzerine hazırladığı bu gravür koleksiyonun 1712 yılında “Racueil de Cent Estampes Representotn Differentes Nations du Levanet” ismiyle Paris’de yayımlanarak büyük ilgi çekiyor. Osmanlı Dönemin giyim kültürünü dünyaya tanıtan bu çalışma oldukça önemli bir yere sahiptir.
Vanmour İstanbul’da bir atölye açarak, çalışmalarında yerli sanatçılarla birlikte de eserler üretir. Yaşamının sonuna kadar İstanbul’da kalan ressamın başta dört serilik Elçı Alayı koleksiyonu başta olmak üzere, bazı çalışmaları Pera Müzesi’nde sergileniyor. Pera Müzesi’nde Oryantalist resim koleksiyonuna ait kıymetli çalışmaları incelemenizi tavsiye ediyorum.