Tire Yeşil İmaret Cami
Türk mimarisinde yarım kubbe denemesinin ilk örneklerinden biri olan Tire Yeşil İmaret Cami'ni inceliyoruz. Caminin mihrabı oldukça derin bir niş halinde inşa edildiğinden mevlevihane olarak kullanıldığı düşünülüyor.
İzmir’in zengin kültüre sahip ilçesi Tire’nin tarihi antik dönemlere kadar dayanıyor. 14. yüzyılda Türk hakimiyetine alınan Tire, öncelikle Sasa Bey sonrasında da Aydınoğlu Mehmed Bey tarafından fethediliyor. Bir dönem Aydınoğlu Beyliğine başkentlik de yapan kent Osmanlıya katılmasıyla birlikte çeşitli imar faaliyetleri uygulanıyor.
Tire’de bulunan Yahşi Bey İmareti diğer bilinen adıyla Yeşil İmaret 1441/42 yılında inşa ediliyor. Sultan II. Murat’ın komutanlık görevindeki Tire Sancak Beyi Halil Yahşi Bey tarafından yaptırılıyor. Yahşi Bey’in kentte yaptığı imar faliyetleriyle beraber büyük katkısı bulunuyor.
İmaret, yoksul olan kişilerin karnını doyurmak amacıyla kurulan bir sosyal yardım kuruluşu denilebilir. Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı’nın belli bir döneminde karşılaştığımız bu yapı türü Ahiler, Ahi teşkilatı ve gezici dervişler tarafından İslam dinini yayılımı için kullanılan tabhaneli/zaviyeli yapı türü de imaret adıyla anılıyor.
Yahşi Bey’in Mevlevi olduğu ve Yeşil İmaret Camii’nin de Mevlevi imareti olarak kullanıldığı biliniyor. Aynı zamanda Evliya Çelebi Tireyi ziyaret ettiği sırada caminin bir mevlevihane olduğunu dile getirmesiyle de bu bilgi destekleniyor.
Yeşil İmaret’in planını incelediğimizde kuzey cephede beş birimli üzeri kubbeyle örtülü son cemaat yeri bulunuyor. İç mekana girildiğinde ilk olarak merkezi kubbeli alan bizi karşılıyor. Ana kubbenin iki yanında küçük boyutlu üzeri kubbeyle örtülü tabhane odaları bulunuyor. Mihrap önünde ise dilimli yarım kubbe yer alıyor. Pek çok kaynakta Türk mimarisinin yarım kubbe örneğinin ilk uygulandığı yapı olmasıyla dikkat çekiyor. Aynı zamanda minare girişine ulaşmak için yapılan koridor da oldukça ilginç bir düzenleme oluyor.
Yapı malzemesi olarak bu çevrede sıklıkla karşılaştığımız moloz taş ve tuğla almaşık kullanılıyor. Caminin kuzeydoğu köşesinde yükselen minare silindirik gövde üzerinde firuze yeşil ve kırmızı renkli tuğla ve çiniler zikzak süslemeye sahip.
Kuzeyde bulunan beş birimli üzeri kubbeyle örtülü son cemaat yerinin bir dönem viran bir halde olduğunu ve sonradan yapıldığı düşünülüyor. Harime açılan mukarnaslı portal ve duvar tamemen beyaza boyandığından malzemesi anlaşılamıyor.
İç mekana girildiğinde ilk olarak Türk üçgeni kuşaklı üzeri kubbeyle örtülü olan ana mekan bizi karşılıyor. Bu mekanın doğu ve batı yan duvarlarında Bursa kemerli nişlerle açılıyor. Ayrıca ana mekanının her iki yanındaki ahşap el işçiliğiyle yapılmış oymalı çift kapaklı kapılardan imaret hücrelerine giriliyor.
Yeşil İmaret Cami’nin en dikkat çekici özelliği mihrap önünde bulunan yarım daire kubbesidir. Başta Mimar Sinan olmak üzere mimaride sık kullanılan yarım kubbe örtü sisteminin Türk mimarisindeki ilk denemelerinden biri Tire Yeşil İmaret Cami’nde olduğu biliniyor.
Merkezi kubbeye bitiştirilen yarım daire formlu kubbe tasarımı beş köşeli mekana oturuyor. Mihrap önünde bulunan yarım kubbe yirmi iki dilime ayrılıyor ve ardında da büyük boyutlu mukarnaslarla hareketlilik sağlanıyor. Yarım kubbenin dilimlerinde ve mukarnaslarda geç dönemde yapılan kalemişi çiçek süslemeleri bulunuyor.
Mihrabın yer aldığı beş kenarlı eyvana benzer birimin her yüzünde niş içerisinde pencereye yer veriliyor. Niş içerisinde madalyon, selvi ağacı ve rumi bordürlerle süsleniyor. Nişlerin kemer köşelikleri ve çevresinde de kalemişi süslemeler devam ediyor fakat bu süslemeler yer yer dökülmüş olup iyi bir şekilde korunamamıştır.
Caminin mihrabı daha önce pek rastlamadığımız bir örnek olup hücreye benzer bir biçimde derin bir niş halinde inşa ediliyor. Aynı zamanda bu mihrap hücresinin aydınlatılması için pencereye de açılıyor. Mihrap olarak kullanılmasının yanı sıra Doğan Kuban Mevlevi şeyhi için hazırlanmış bir yer olabileceğini de belirtiyor.
Mihrap hücresinin güney duvarında kandil motifi yer alıyor. Işığı sembolize kandil sembolü özellikle mihraplarda olmak üzere Türk mimarisinde sıklıkla rastlıyoruz. Nur suresi 35. Ayette “Allah göklerin ve yerin nûrudur. Onun nûrunun misali, içinde kandil bulunan bir kandilliktir. Kandil bir cam içindedir, cam inciyi andıran bir yıldızdır…” mealinden de hareketle kandiller Allah’ın nurunu da hatırlatıyor.
Tire Yeşil İmaret 1935-71 yılları arasında Tire Müzesi olarak kullanılmış ve yeni müzenin inşa edilmesiyle cami restore edilerek ibadete açılıyor.