Tasarım Odaklı Düşünme’nin Tarihi
1960’ların başlarında tasarım ve bilimi bir araya getiren Tasarım Odaklı Düşünme’nin temelleri atılıyor. Buckminster Fuller’in ‘The World Design Science Decade’ ‘Dünya Tasarım Bilimi 10 Yılı’ yayını ile tasarım rasyonel bilimlerin arasına girmeyi başlıyor.
The World Design Science Decade serisi, dünya mimarlık okullarının ve özellikle onların öğrencilerinin tasarımın on yılının başlatılması ve üstlenilmesi gereken yolları ayrıntılı bir şekilde öneriyor. Toplam seri, Fuller'ın en ileri görüşlü fikirlerinin çoğunu içeriyor.
Tasarım Teorisyeni Horst Rittel 1960'ların ortalarında ‘Kötü Problemler’ ‘Wicked Problems’ (aşırı karmaşık/çok boyutlu problemler) terimini ortaya koyuyor. Tasarımda problem çözme konusunda araştırmalarda bulunuyor. Özellikle, Rittel, Wicked Problems ile tasarım metodolojilerinin uygulanmasına ve bunların zamanın birçok tasarımcısı ve akademisyeninin çalışmalarında nasıl etkili olduğuna odaklanıyor.
Wicked Problems, Design Thinking’in (Tasarım Odaklı Düşünme’nin) tam kalbinde yer alıyor, çünkü tam olarak bu karmaşık ve çok boyutlu problemler, insanlar hakkında derin bir anlayış kazanmayı içeren işbirlikçi bir metodolojiyi ortaya çıkarıyor.
1969 yılında Bilgisayar Profesörü ve Nobel İktisat Ödülü sahibi Herbert A. Simon yayınladığı Yapay Bilimler (Sciences of the Artificial) kitabında tasarımdan bir bilim, düşünce biçimi olarak bahseden ilk kişi oluyor.
Herbert Simon tasarım düşüncesinin ilkeleri olarak kabul edilen birçok fikre katkıda bulunuyor. Birçok tasarım ve girişimcilik sürecinin çekirdeğinde yer alan hızlı prototipleme ve gözlem yoluyla test etme kavramlarından ilk defa bahsediyor.
Bu kavram aynı zamanda Emeritus Makine Mühendisliği Profesörü Robert H. McKim'in 1973 tarihli, Görsel Olarak Düşünmek: Problem Çözmek İçin Bir Strateji El Kitabı (Thinking Visually: A Strategy Manual for Problem Solving) adlı eserinde da yer alıyor.
Sanatçı ve Mühendis Robert H. McKim, görsel düşünmenin olayları anlamamız ve sorunları çözme yeteneğimiz üzerindeki etkisi için çalışıyor. McKim'in kitabı, daha bütünsel bir problem çözme biçimi ortaya çıkarmak için sol ve sağ beyin düşünme biçimlerini birleştirmeye vurgu yaparak, görsel düşünmenin çeşitli yönlerini ve problemleri çözmek için tasarım yöntemlerini açıklıyor. Kitabında tartışılan fikirler Design Thinking metodolojisinin temelini oluşturuyor.
1982’de Nigel Cross, Designerly Ways of Knowing - Tasarımsal Olarak Bilmenin Yolları adlı makalesinde tasarımcıların problem çözmesini, günlük hayatımızda geliştirdiğimiz tasarımla ilgili olmayan problem çözümleriyle karşılaştırıyor. 2001 yılında bu araştırma kitap olarak basılıyor.
Nigel Cross; "Buckminster Fuller için siyaset ve ekonomi tarafından çözülemeyeceğine inandığı insan ve çevre sorunlarının üstesinden gelmek için bilim, teknoloji ve rasyonalizme dayalı bir 'tasarım bilimi devrimi' çağrısında bulundu." diye ekliyor.
Birleşik Krallık, Sheffield Üniversitesi Mimarlık Okulu'nda Profesör olan Bryan Lawson, aynı belirsiz sorunu çözmeye çalışırken bilim adamları ve mimarlar tarafından kullanılan, karşılaştırmalı yöntemleri inceleyen bir dizi testten elde edilen bilgileri de araştırıyor.
Harvard Kentsel Tasarım Programları Direktörü Peter Rowe, 1987'de, mimari tasarımcının görevine sorgulama merceğinden yaklaşma biçimine odaklanan Design Thinking adlı kitabını yayınlıyor. Böylelikle 1960’larda başlayan insan, tasarım ve tasarım bilimine dair veriler yazılı kaynaklara dönüşerek akademik literatürdeki yerini almaya başlıyor.
1991 yılında ise IDEO, Stanford Tasarım Okulu'nda geliştirilen çalışma üzerinde modellenen tasarım sürecini oluşturuyor. IDEO, Design Thinking'i ana akım haline getiren şirketlerden biri olarak kabul ediliyor; yıllar içinde kendi müşteri dostu terminolojilerini, adımlarını ve araç takımlarını geliştirerek, tasarım metodolojisi konusunda eğitim almamış olanların sürece hızlı ve kolay bir şekilde odaklanmalarını sağlıyor.
1992'de Carnegie Mellon Üniversitesi Tasarım Başkanı Richard Buchanan, Tasarım Düşüncesinin kökenlerini tartışan ‘Tasarım Düşüncesinde Kötü Sorunlar’ (Wicked Problems in Design Thinking) adlı makalesini yayınlıyor. Makalede, Rönesans döneminden itibaren zaman içinde bilimlerin nasıl geliştiğini ve kullandıkları uzmanlık ve süreçlerin nasıl şekillendiğini, giderek birbirinden nasıl koptuğunu açıklıyor.
Standford Tasarım Okulu ( d.school / Hasso Plattner / Insitute of Design at Stanford) kuruluşundan bu yana Design Thinking'in geliştirilmesini, öğretilmesini ve uygulanmasını kendi ana hedeflerinden biri haline getiriyor.
Şu anda, Design Thinking hareketi, IDEO ve d.school gibi öncülerin, başkalarının izlemesi gereken bir yolu resmileştirmesi ile hızla zemin kazanıyor. Diğer prestijli üniversiteler, işletme okulları ve ileri görüşlü şirketler, metodolojiyi değişen derecelerde benimseyerek, bazen de kendi özel bağlamlarına veya marka değerlerine uyacak şekilde yeniden yorumluyorlar.