Süsleme ve bezeme sanatı: Katı’
Katı’ kelimesi sözlükte kesmek anlamında kullanılır. Geleneksel sanatlar içinde özel bir yeri vardır. Tezhip, hat, minyatür kadar sözü edilen bir sanat olmasa da tarihsel gelişimi ve süsleme sanatlarına kattığı değer bakımından dikkat çekici özellikler taşır. Katı’; deri veya kâğıt üzerine çizilmiş motif, şekil, yazı ve resim biçimlerinin oyularak veya kesilerek çıkartılıp başka bir kâğıt veya deriye yapıştırılmasıyla icra edilen bir sanattır. Bu şekilde yapılmış eserlere kâtıa veya mukatta’, sanatkârına ise kâtı’ veya kattâ’ denir.
Katı’ sanatında şekil kesilip çıkarıldığında içi boş kalan kısma dişi, oyularak veya kesilerek çıkartılan kısma ise erkek denir. Bu erkek veya dişi şekiller ayrı ayrı yüzeylere yapıştırılarak değerlendirilebilir. Katı’, cilt sanatının şemse ve köşebent tarzındaki incelikli motiflerinde, hüsn-i hat örnekleri, tezhip, vazo desenleri, tek çiçekler, doğa manzaraları gibi eserlerin süslerinde görülür.
Katı' sanatında renkli, aharlı, ebrulu, genellikle de mühreli ne çok ince ne de kalın olan kâğıtlar kullanılır. Bu özellikleri taşıyan dört beş kat kâğıt murakka’ tahtası üzerine sulu nişasta muhallebisiyle yapıştırılıp nemini çekmesi beklenir. İyice kuruduktan sonra da murakka’ tahtasından çıkarılıp ince uçlu özel kalemtraş veya oyma aletiyle kesme işlemi gerçekleştirilir. Çıkarılan erkek veya dişi parçalar soğuk suya atılıp kâğıtların birbirinden ayrılması sağlanır. Düzleşme için bir müddet boş bir defter arasında tutulur. Oluşturulan erkek veya dişi şekiller, üzerine ince bir tabaka halinde nişasta muhallebisi sürülmüş yüzeylere dikkatle yapıştırılır. Bu biçimde birçok levha hazırlanmış olur.
Katı’ sanatının kökenleri bir halk sanatı olarak milattan önce 2000 yılına kadar uzanır. Uygurlar’dan kalma oyma deri kitapların varlığı, bu sanatın Orta Asya’dan bugüne ulaştığını gösterir. Âlî Mustafa Efendi, Men’akıb-ı Hünerverân’a 15. yüzyılda Herat’ta yaşamış olan Abdullah Kâtı’nın kâğıt oyma sanatının ilk ve en önemli sanatçısı olduğunu yazar. Bu bağlamda Abdullah Kâtı’nın İstanbul’da Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde saklanan Hüseyin Baykara divanı bunun en açık kanıtıdır. Tarihte en önemli kâtı’ ustaları Şeyh Muhammed Dost, Seng-i Ali Bedahşi, Mevlana Muhammed Bakır’dır.
Katı’ Osmanlı sanatında en parlak dönemini Kanûni Sultan Süleyman döneminde yaşar. Mehmed b. Gazanfer döneminin önemli sanatçılarındandır. Onun nesta’lik hatla oyma olarak hazırladığı iki eseri Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’ndedir. On yapraklık beyaz kâğıda oyma nesta’lik harfler çeşitli renklerde kâğıtlardan oluşturularak yapıştırılmıştır. Diğer eser ise Arifi'nin Guy uÇevgân mesnevisidir.
Günümüze ulaşan bilgiler ışığında Kanûni dönemi en önemli kâğıt oyma sanatçısının Benli Ali Çelebi olduğu anlaşılır. Ali Çelebi'nin en önemli eseri, içinde Molla Cami, Hafız-ı Şirazî, Hayalî, Emir Hüsrev Dihlevî gibi şairlerin seçme gazel ve rubailerinin yer aldığı eseridir. Eser altmış bir yapraktır. Beyaz kâğıttan oyulan nesta’lik harfler mavi ve siyah zemine yapıştırılmıştır. Eser tezhip ve zerefşanla süslenmiş olup sayfa kenarlarına farklı renkte harfler vessale tekniğiyle yapıştırılmıştır.
17. yüzyılın ikinci yarısında yaşayan bir diğer önemli sanatçı Gazneli Mahmud'dur. Sanatçının İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'ndeki kâğıt oyma çalışmalarının tamamının hattı, şiirleri, bezemesi ve cildiyle onun elinden çıktığı anlaşılan bir albümde toplanmıştır.
18. yüzyılda bütün sanat dallarında olduğu gibi katı’ sanatında da Batı etkisi yeni üslup özelliklerini gösterir. Lale Devri eserleri arasında daha çok manzara resimleri denenir. Bunların arasında en ilgi çekeni Canbazzade Osman’a ait kâğıt oyma bahçesidir. Bu eser o dönemki İstanbul’un bir bahçesini veya Boğaziçi’nin bir korusunu ortaya çıkarma çabası olarak okunabilir.
19. yüzyılda kâğıt oyma sanatında vazo içinde çiçek ve kâğıt oyma yazı geleneği, katı’ sanatına hâkim olmuştur. Bunların içinde en öne çıkanı Mehmed Selim divanıdır. Devrin üslubuna uygun vazolar içindeki ilkbahar çiçekleri; gül ağacı, sümbül ve lale gibi tek tek çiçekler olarak yapılmıştır.
Katı’ sanatı bugün de çeşitli atölyeler aracılığıyla usta ellerin çalışmalarında hayat buluyor. Hala eski dikkat ve ihtimam özelliklerini kaybetmeden süsleme ve bezeme sanatlarının başında geliyor.