Sarayı andıran bir cami: Yıldız Hamidiye Camii
Son selatin cami olan Yıldız Hamidiye Camii, Oryantalist ve Neo-gotik etkileriyle seçmeci bir üslupla tasarlanıyor. Süslemeleriyle sarayı anımsatan cami geleneksel cami mimarisinin dışına çıkan kubbe konumuyla da dikkat çekiyor.
Yıldız Hamidiye Camii, İstanbul’un Beşiktaş ilçesinin Yıldız Caddesi’nde inşa ediliyor. II. Abdülhamid Dolmabahçe Sarayı’nı kullanmaktan vazgeçerek Yıldız Sarayı’na taşınır. Padişahlığı sürecinde siyasi sebeplerden ötürü Yıldız Sarayı’ndan pek dışarı çıkmayan Abdülhamid, saraydan uzaklaşmamak adına hemen yakınına bir cami yaptırır. 1885-1886 tarihlerinde inşa edilen camii, II. Abdülhamid’e atfedilen Hamidiye isminden ötürü Hamidiye Camii olarak anılmasının yanı sıra Yıldız Camii olarak da biliniyor.
Bazı kaynaklarda caminin mimarı Sarkis Balyan olarak belirtilse de Dolmabahçe Saray arşivinde Rum kökenli Nikolaidis Jelpuyla adının geçtiği biliniyor. Bu sebeple Hamidiye Camii mimarı için iki farklı görüş bulunuyor.
Camii, kuzey güney yönde uzanan bir plana sahip. Caminin kuzeydoğu ve kuzeybatısında yapıya bitişik inşa edilen hünkar kasırları buluyor. Hünkar kasrı; padişahın ibadet edebilmesinin yanı sıra sultanın dinlenip görüşmeler yaptığı birim olarak kullanılıyordu.
Caminin kuzey cephe ortasında girişi sağlayan mekana ardından da üç açıklığın bulunduğu son cemaat yerine ulaşılıyor. Son cemaat yerinin doğu ve batı duvarından hünkar kasrına açılan kapılar bulunuyor. Güneyde yer alan giriş açıklıklarından kuzey güney yönde uzanan harime ulaşılıyor. Harimde mihrap önünde yer almasına alışkın olduğumuz kubbenin konumu geleneksel cami mimarisinden farklı bir tasarımla mihraptan uzaklaşarak harim giriş kapısına yakın tasarlanıyor.
Selatin camilerinde karşılaştığımız birden çok minare kurgusu Yıldız Hamideye Camii’nde terk edilerek kuzeybatı köşede yükselen ince, yivli ve tek şerefeli bir minare bulunuyor.
Yıldız Hamidiye Camii 19. yüzyılda inşa edilmesi sebebiyle bu dönemde yaygın olan Oryantalist süslemeler ve Neo-gotik izlerle seçmeci bir üslupla tasarlanıyor. Özellikle camiden çok saraya benzer biçimde oldukça yoğun süslemeleri bulunuyor. Caminin cephe duvarlarının üst bölümleri şebekelerle hareketlendiriliyor. Yıldız Hamdiye Camii, sivri kemerli pencere tasarımları geç-gotik etkileri barındırıyor.
Caminin giriş biriminin ardında bulunan taçkapı, daha yüksek tutularak belirginleştiriliyor. Taçkapı ortasında bulunan pencere nişinin üstünde Sultan Abdülhamid'in tuğrası ve yeşil zemin üzerine sarı renkli ayet kitabesi bulunuyor. Taçkapı üzeri mukarnaslı, bitkisel süslemelerin bulunduğu yüksek tepelikle son buluyor. Kuzey cephede görülen bu düzenlemenin aynısı güney cephe duvarında da devam ediyor.
Hem selatin hem saray cami olmasından ötürü iç mekanda harime girildiğinde abartılı biçimde duvarlardan tavana devam eden zengin bezemeler dikkat çekiyor. Harimde mavi, kırmızı ve yaldız renklerinden oluşan yoğun kalemişleriyle bitkisel ve geometrik süslemelerle neredeyse boş yer kalamayacak biçimde bezeniyor.
İç mekanda en dikkat çekici unsurlardan birisi ise geleneksel mihrap önü kubbe kompozisyonun değiştirilerek, kubbenin giriş kapısına yakın konumlandırılıyor olması. Yüksek kasnaklı on altı pencereli kubbenin içinde ve tavanda yer alan mavi zemin üzerine altın renkli yaldızlı süslemelerle gökyüzünü anımsatan bir tasarım bulunuyor. Kubbe göbeğinde Necm Suresi’nin ilk üç ayet-i kerimesiyle karşılaşıyoruz:“Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve bâtıla inanmadı; o, arzusuna göre de konuşmaz”. Kubbeyi güney ve kuzey yönde ikişer bağımsız ayak destekliyor. Bu ahşap ayaklar sekiz köşeli olup duvarlarda yer alan bezemelerin bir benzeriyle süsleniyor.
Hariminde yer alan bir diğer dikkat çekici unsur ise doğu ve batı duvarında bulunan birer ahşap kafesli çıkmalar. Türk evlerindeki cumbalara benzetilen bu çıkmalar Hünkar dairesinden harime açılıyor ve dekoratif süslemeleriyle göz alıyor. Marangozluk becerisi olan Sultan Abdulhamid’in sarayda marangozhanesi olduğu ve Yıldız Hamidiye Camii’nde bulunan ahşap çıkmaları da kendisinin yaptığı düşünülüyor.
Hamidiye Camii’nde sık görmediğimiz bir düzenlemeyle iki hünkar mahfili bulunuyor. Hatta selattin camileri arasında sadece bu yapıda iki adet olduğu da biliniyor. Bunun sebebinin ise sultana herhangi bir suikast girişimi olması durumunda sultanın hangisinde olduğunun önceden anlaşılmamasını sağlamak olduğu düşünülüyor.
Camideki her detay özenli bir işçilik gerektiren süslemelerle bezeniyor. Harimde yer alan mihrap minber ve vaaz kürsüsü ise mermer malzeme üzerine yaldızlı süslemeleriyle bizleri karşılıyor ve her biri tasarımıyla bütünlük arz ediyor.
Yolunuz Beşiktaş’a düşerse ihtişamlı süslemelere sahip Yıldız Hamidiye Camii’ni ziyaret ederek detayları incelemenizi tavsiye ediyorum.