Sanal dünyanın realiteye dokunuşu: TOPO[i]WALL
Fiziksel mekân ile dijital dünya nasıl yan yana gelir? Kullandığınız mekânın çevredeki etkenlere göre duyarlı olmasını, gün boyunca zamanla sizin gibi değiştiğini hayal edin. Boş duvarların konuştuğunu tahayyül edebilirsiniz. Küçük ölçekli, maliyeti düşük ama etkisi çarpıcı olan, mekan tasarımı ve teknoloji arakesitindeki etkileşimli bu projeye bir göz atalım.
Proje Gebze Bilişim Vadisi’nde yeni bir deneyimin kapılarını aralıyor. Yaygın olarak iç mekan tasarımında kullanılan dikey bahçeler bu proje ile yeniden konuşulabilir. Projeye Topo[i]wall adı veriliyor çünkü iç mekanda çağın modern çizgisinde tasarlanan topoğrafya parçası sese duyarlı hale getiriliyor ve akıllı denilebilecek özellikler kazanıyor. Bu projede düşük poligonlu yüzey modellemesi ve hesaplamalı estetik kullanılıyor. Topografyanın çeşitli varyasyonları tasarlanıyor. Elde edilen topografya varyasyonları ise ses ile etkileşime geçerek belirli bir düzende değişen enstalasyon çalışmasını sunuyor.
Yapay zekalar günümüzde estetik değeri olan kolajlar oluşturuyor. Bu gelişme yapay zekanın bir alt alanı olan, belki de arka yüzü olan, hesaplamalı estetik terimine dikkat çekiyor. Estetik konusu göreceli bir alan olarak düşünülse de hesaplamalı estetik bu konuda farklı bir bakış açısıdır. Hesaplamalı estetikte amaç, insan uzmanlarla aynı estetik duyarlılığa sahip olan ve bir insanın yapamayacağı şekilde önyargısız olarak estetiği ölçebilen sistemlerin geliştirilmesidir. Hesaplamalı estetik konusundaki araştırmalara, duvar aynı zamanda bir deney alanı olarak da katkı sağlıyor. Ayşegül Akçay Kavakoğlu’nun hesaplamalı estetik konusundaki araştırmaları duvarın formu ve yeniden konfigüre edilen sayısal varyasyonları üzerinden mekanın dönüşümü ve mekan adaptasyonu hakkında da farklı içeriklerin tartışılmasına alan açıyor.
Oyun dünyasının temel taşını oluşturan sanal düşük poligonlu yüzeyler günlük hayatımıza bu tasarımla tepki verebilir hale geliyor. Topo[i]wall, bilim kurgu senaryolarındaki sanal dünyanın günlük hayatımıza karışmasının bir örneğini ortaya koyuyor. Sese duyarlı değişken topoğrafya varyasyonları projeksiyon yoluyla iç mekana yerleştirilmiş yüzeye yansıtılıyor. Yansıtılan görüntüler hesaplamalı estetiğin de dokunuşuyla mekânda hayat buluyor.
Tasarım süreci, düşük poligonlu modelleme, dijital fabrikasyon, katlama ve projeksiyonharitalama tekniklerini içeriyor. Oyun dünyasında basit ve hızlı üretimin bir sembolü haline gelen düşük poligonlu yüzeylerle proje alışılagelmiş duvar algısını yeniden ele alıyor. Yeni ve dönüşebilen bir mekân deneyimi sunmaya yönelik olan bu projede diğer amaç, hafif ve ekonomik bir mimari kurulum elde etmek oluyor. Bu nedenle malzeme olarak Bristol kâğıdı kullanılıyor. Kâğıt malzemenin doğasını da gözeterek topoğrafya şekilleri katlama teknikleriyle biçim alıyor.
Sayısal topoğrafyanın formları konusunda çalışmalarını sürdüren Dr. Ayşegül Akçay Kavakoğlu, Topo(i)wall projesi ile mimari tasarıma form konusunda yeni bir kapı açıyor. Bu proje ile mimari tasarım ve sayısal dünya birlikte kurgulanıyor.
Topo(i)wall üretilirken birçok program ve uygulamadan destek alınıyor. İç mekânda mevcutta var olan duvarın üzerine gridal sistemli bir karton yerleştiriliyor. Bu gridal sistem Topo(i)wall enstalasyonunu ayakta tutan iskelet sistemi gibi işliyor. Bu iskelet sistemine katlanmış kâğıt yüzeyler yerleştiriliyor ve çelik iplerle tasarım tavana asılıyor. Grid sistem taşıyıcı niteliğinin yanında tasarıma belirli bir ölçek de kazandırıyor. Dış kabukta ritmik ve sistemli şekiller oluşturulması için bir altlık sunuyor.
Düşük poligonlu yüzeylerle katlanmış kâğıttan oluşan kabuğun üzerine sayısal topoğrafya formu yansıtılıyor. Bu yansıyan görüntünün topoğrafya varyasyonları algoritmik modelleme yöntemleri ile tasarlanıyor. Üretilen algoritmik modelin sesle etkileşime girmesi ile birlikte topoğrafya varyasyonları değişiyor. Böylece mekândaki ses değişimleri Topo(i)wall ile izlenebiliyor. İç mekandaki sesler değiştikçe projeksiyon ile yansıtılan görüntüler de değişiyor. Mekândaki ses düzeyine göre duvar, ses ile etkileşime giriyor, sese tepki veriyor ve yansıtılan varyasyonların hareketiyle bu yüzey yaşayan bir ses ormanına dönüşüyor.
Topo(i)wall projesinin iç mekândaki ses değişimlerine göre tepki vermesi ön planda olsa da tasarım sürecinde diğer değişkenler de göz önüne alınıyor. Duvarda gün boyu gölge ve ışık dengesi değişirken duvarın estetik algısı da buna göre farklılık gösteriyor.
Projeksiyon ile yollanan görüntü, Bristol kağıt ile oluşturulan forma tam ve doğru şekilde yansıyor. Bunun sağlanması için projeksiyon haritalama teknikleri kullanılıyor. Projeksiyon haritalama literatürde aynı zamanda mekânsal arttırılmış gerçeklik (spatial augmented reality) olarak da geçiyor. Buna göre var olan gerçekliğin yeniden kurgulanması ve sayısal dünyanın gerçek dünyadaki varlığının mekân bağlamında insan algısına etkisi de gözlemlenebiliyor. Sadece akıllı bir telefon ya da tablet ekranı arayüzü ile etkileşime girmektense mekânın kapsayıcılığı ile izleyici formun farklı varyasyonlarını deneyimlemiş oluyor. Bu form varyasyonları insanın doğa ile etkileşiminde mekan hissi deneyimini ağaçları referans alarak sağlıyor. Bir ağacın altında oluşan boşluğun mekansal etkisi peyzaj ve mimari tasarımda önemli bir yer tutuyor.
Duvarın hareketi zeminden başlayıp tavana kadar yayılan bir organik formdan oluşuyor. Esasında bu biçim; kökleri, gövdesi ve açılan dalları ile bir ağacı temsil ediyor. Böylece ziyaretçiyi kucaklayan, değişken yapay bir peyzaj öğesi var oluyor. Kapalı iç mekanda, dış çevreye ait öğelerin anımsamaları sergilenmiş oluyor.
Duvarın formu tavandan zemine kadar duvara yayılarak izleyiciye bir ara mekan oluşturuyor. Bir ağacın altındaki mekansal algı böylece teknoloji ile birleşiyor. Tabandan tavana yayılan yan görünümlerden bakıldığında bir ağacın topoğrafyası gibi davranan varyasyonlar; değişen tasarım tekniklerinin mimarlığa etkisinin bir adımını gösteriyor. Topo(i)wall, düşük poligon form üretimi, hesaplamalı estetik ve etkileşim gibi birçok konuda devam eden araştırmalar için bir başlangıç çalışması niteliği ile de ön plana çıkıyor.
Düşük poligonlu tasarım denilince üçgen yüzeyler ilk akla gelen oluyor. Organik ve yumuşak hatlarıyla aşina olunan topoğrafya formu, basit geometriye sahip üçgenler ile oluşturulduğunda iki uç arasında yeni bir dil oluşturmaya başlıyor.
Sanal ortamda biçimler modellenirken, yüksek poligonda çalışılır. Form oluşturulduktan sonra yüzeyler hafifletilerek düşük poligonlu yüzeye çevrilir. Bu modeli daha kolay işlenir hale getirir. Realitede var olan bir biçimin sanal ortama aktarılmasında düşük poligonlu yüzey sistemi kullanılıyor. Topo(i)wall bu sürece bir aşama daha ekleyerek sanal ortama aktarılmış topoğrafya modelini tekrar realiteye getiriyor.
Projeksiyon ve hesaplamalı estetik yardımıyla sanal kayar yüzeyleri ve genel formu oluşturmak için üç boyutlu modelleme, görsel ve metin tabanlı programlama eklentileri ve yazılımları kullanılıyor. Formun üretiminde bu programların yanında sayısal üretim tekniği olarak lazer kesim kullanılıyor.
Topo(i)wall projesi, form oluşturmadaki deneysel yaklaşımının yanı sıra, teknolojinin gelişmesi ile yazılımların araç olarak kullanılmasının bir tasarım ortamı olarak da mekan tasarımına ve mimariye etkisini de hissettiren bir konumdadır.
Proje videosu için:
Proje | TOPO[i]WALL |
Tasarım ekibi | Dr. Ayşegül AkçayKavakoğlu, Omar Karout, Abdulhamid Kahlous |
Alan | 3.789m x 3.235m |
Yıl | 2021 |
Konum | Tasarım Kümelenme Merkezi,Bilişim Vadisi, Gebze, Türkiye |
Fotoğraf | Ayşegül Akçay Kavakoğlu |