Rehabilitasyon ile mimari arasındaki ilişki: Anstalten Islahevi
SHL Architects ve Friis&Moltke, ilerici rehabilitasyon ortamı ile mimarlığın insan davranışı üzerindeki gücünü gösteren bir ıslahevi tasarladı. Açıklık, ışık, güvenlik ve esneklik kavramlarını bir araya getiren tasarım, çevreyle bütünleşiyor. Proje aynı zamanda Grönland'ın ilk yüksek güvenlikli hapishanesi olarak mahkumların cezalarını kendi ülkelerinde çekmelerine olanak tanıyor.
Anstalten Islahevi, Grönland'ın sahil başkenti Nuuk’un engebeli arazisinde doğal çevre içerisinde yer alıyor. Kuzey Kutup Dairesi'nin 265 kilometre güneyinde Grönland sahili boyunca izole bir konumda bulunuyor. Islahevi, Danimarka Hapishane Hizmetlerinin hem cezalandırma hem de rehabilitasyon hizmetlerini destekliyor. Schmidt Hammer Lassen ve Friis & Moltke, adalet sisteminin iyilik aşılama yönünü mimari açıdan ortaya çıkarmayı hedefliyor.
Tesis inşa edilmeden önce Grönland'da yüksek güvenlikli hapishane olmaması sebebiyle ciddi suçlardan hüküm giyenler Danimarka’ya gönderiliyordu. Anstalten Islahevi, binlerce kilometre öteye gönderilen bu mahkumlara Grönland'a geri dönme ve cezalarını evlerine daha yakın bir yerde tamamlama seçeneği sunuyor. Anstalten, mahkumları aileleriyle bir araya getirerek onlara bir umut duygusu kazandırmaya ve daha insancıl, iyileştirici bir ortamda rehabilite olmalarına olanak tanıyor.
Schmidt Hammer Lassen ve Friis&Moltke, ıslahevini "küçük bir köy" olarak geliştiriyor. Tesis içerisindeki işlevler, mahkumların her türlü ihtiyaçlarını karşılıyor. 8.000 m²’lik üç katlı tesis içerisinde konut blokları, çalışma alanları, eğitim ve spor tesisleri, kütüphane, sağlık merkezi ve şapel bulunuyor. Islahevi, dış dünyadaki günlük yaşamın ritmini ve yapısını yansıtmayı amaçlıyor.
Grönland'ın hapishane sistemi, mahkumların toplulukla etkileşime devam etmesine, ailelerini ve işlerini ziyaret etmelerine izin veriyor. Sistem, mahkumların rehabilitasyon sürelerini tamamladıktan sonra topluma başarılı bir şekilde yeniden entegre olmalarını hedefliyor. Bu doğrultuda tesis içerisindeki hücrelerin 40'ı kapalı, 36'sı ise açık şekilde organize ediliyor.
Tesis, 160 kilometre uzunluğundaki bir fiyort olan Nuup Kangerlua’nın önünde konumlanıyor. Tesis ile çevresi arasında kesintisiz bir şekilde ilişki kurulması ve mahkumlar için doğayla bir bağlantı sağlanması hedefleniyor. Güvenlik hassasiyetine dikkat edilerek doğaya, peyzaja ve manzaraya erişim noktaları tasarlanıyor.
Mimarlar, saygı ve haysiyetin tasarımın merkezinde yer aldığını belirtiyor. Bu yaklaşım insan ve kurum arasındaki ilişkiye ek olarak bina ile onu çevreleyen eşsiz doğal ortam arasındaki etkileşime de yansıtılıyor. Tasarım, tesiste çalışan personel için çağdaş bir çalışma ortamı sunuyor. Hem mahkumlar hem de personel için yüksek düzeyde güvenlik oluşturularak kaçışlar, yasa dışı girişler ve kaçakçılık önleniyor.
Anstalten Islahevi, kayalık arazinin doğal hatlarını takip edecek şekilde konumlandırılan bir dizi bloktan oluşuyor. Tesis kütleleri sahanın konturlarını ve düzensiz yüzeylerini takip ediyor. Topografyayı takip eden yerleşim; peyzajın karakterini yansıtıyor. Projenin yönelimi ve ölçeği ile binanın içinde bulunduğu doğal çevreye bağımlı görünmesi sağlanıyor.
Beton podyumlar üzerinde bloklar yükseliyor. Bu bloklar yıpranmış corten çelik ile kaplanıyor. Yerel iklim koşullarından etkilenen corten çelik cepheler, çevredeki manzarayı tamamlıyor. Yürüyüş yolları, yaşam ve çalışma alanları arasında bağlantı sağlarken diğer yandan zihinsel ve fiziksel dinlenmeye de olanak tanıyor.
Üç yerleşim birimi, her biri 12 m²’lik özel odalarda toplam 76 mahkuma ev sahipliği yapıyor. Bu odaların büyük bölümü parmaklıksız pencereler aracılığıyla kesintisiz deniz manzarasına bakıyor. Ortak alandaki panaromik bir pencere tüm manzarayı çerçeveliyor. Şapel duvarları dikey vurgu yapan ahşap paneller ile kaplanıyor ve uzun ince pencereler dağlara açılıyor.
Tesis kütlelerinin tasarımı sade hatlardan oluşuyor. İç mekan tasarımında da benzer şekilde minimalist bir tasarım çizgisi takip ediliyor. Cezaevinin kapalı alanı beş metre yüksekliğinde bir duvarla çevriliyor. Topografyadaki kot farlılığı sayesinde yapılar, tesisi çevreleyen duvarların üzerinde kalıyor ve manzaraya bakış kesilmiyor.
Grönlandlı sanatçılar Julie Edel Hardenberg, Miki Jakobsen ve Aka Høegh, iç mekanlarda ve çevre duvarlarda manzara resimleri, geleneksel tasarımlar, mitolojik formlar ve gravürler kullanarak yerel kültürü yaşatıyor.
Proje | Anstalten Correctional Facility |
Mimar | Schmidt Hammer Lassen Architects, Friis & Moltke |
Alan | 8000 m² |
Yıl | 2019 |
Konum | Nuuk, Grönland |
Client | Danish Ministry of Justice, Danish Prison and Probation Service |
Mühendislik | Ramboll |
Peyzaj mimarı | LYTT Architecture |
Fotoğraf | Adam Mørk |