Prag Kimya ve Teknoloji Üniversitesi’nin kristal yaya köprüleri
İki tarihi bina arasında uzanan kristal yaya köprüleri, Prag'daki Kimya ve Teknoloji Üniversitesi kompleksinin yeni sembolü haline geliyor. Yerel Stüdyo OV-A tarafından tasarlanan köprüler, tarihi binaları birbirlerine bağlarken aynı zamanda etkileyici birer izlenim de bırakıyor.
Çek Cumhuriyeti’nin, Kimya ve Teknoloji Üniversitesi’nin dinamik iç dünyasını, mimari bir dil ile ifade eden cam kristal köprüler; fakültenin yeni imzası haline geliyor.
Köprüler bir yandan binaların karanlık iç koridorlarını birbirine bağlarken, diğer yandan durup oyalanmak için geçici bir mekan da oluşturuyor. Birbirine benzeyen iki yaya köprüsü, altıgen çelik çerçeveyi dikdörtgen bir çerçeveye bağlıyor ve iki simetrik bölümle tanımlanıyor. Bir köprü altıgen kesitten dörtgene geçerken; diğeri dörtgen kesitten altıgene geçerek birbirinden ayrışıyor.
1936'da mimar Antonín Engel tarafından tasarlanan iki tarihi binayla birlikte, binaları bağlayacak iki köprü tasarlanıyor. Antonín Engel, kemerler ve sütunlarla desteklenen bu iki büyük tuğla köprüyü inşa etmeyi önerse de yapılar, 2020 yılında tamamlanan kristal köprülerle birbirine bağlanmış oluyor.
2017 yılında, Prag Kimya ve Teknoloji Üniversitesi, orijinal fikri tamamlamak ve iki üniversite binasını birbirine bağlamak için davetli bir mimari yarışma düzenliyor. OV-A Stüdyosu’nun projesi, yarışmada 1. oluyor. Mevcut cam köprüler, başlangıçta planlanan bağlantı noktalarının mevcut konumuna, uyumlu bir şekilde tasarlanıyor.
Binalar, kristal şekle sahip hafif cam köprülerle birbirine bağlanıyor. Köprülerin üç boyutlu çelik boru gridi, eski binalar arasında gerilim görevi görüyor. Tasarımda dikdörtgen kesitli koridorların, altıgen köprülerle bağlanması organik kimya dünyasından ilham alıyor. Kristal ve altıgen formlar, moleküler yapıyı temsil ediyor.
Mevcut klasik üsluptaki iki bina; köprülerin kristal yapıdaki heykelsi formu sayesinde yalın bir şekilde birbirine bağlanıyor. Neredeyse şeffaf olan köprülerin her ikisinin de destekleyici beton sütunları tamamen, tarihi binaların cephelerinin altına gizleniyor. Bu sayede köprüler, 24 metre genişliğindeki caddenin üzerinde havada asılı heykelsi bir görünüme sahip oluyor.
Her iki yaya köprüsünü destekleyen strüktürel yapı; mevcut binalara bağlanmış ve cephelerin altına gizlenmiş, iki betonarme dikme üzerine yerleştirilmiş basit sütunlardan oluşuyor. Sütunlar, mikro kazıklarla desteklenen temel dağıtım panosuyla mevcut binaların tabanına dayanıyor. Çelik yapının köşegenleri; destek ve bağlantı çubukları görevi görüyor. Böylece köprünün orta bölümünün taşınmasına yardımcı oluyor.
Konstrüksiyon, sızdırmaz derzli ısı yalıtımlı çift camlarla kaplanıyor. Yaya köprüsünün tavanı; yapıyı hem statik açıdan güçlendiriyor hem de aşırı ısınmayı önlüyor.Beton tabakalı zemin, yapının titreşimini azaltıyor. Yaya köprülerine erişim ise; bina içerisinden otomatik cam kapılarla sağlanıyor.
Yaya köprüleri, prefabrik üretim ve monte süreçlerinden geçiyor. Köprülerin aşırı ağır çelik yapısı, alana tek parça olarak getiriliyor. Çelik yapı alana nakledildikten sonra, 40 ton yük kapasiteli mobil vinç ile birkaç saatte, mesnetler üzerine monte ediliyor.
Proje | Connecting Footbridges Uct Prague |
Mimarlık Stüdyosu | OV-A |
Yer | Prag, Çek Cumhuriyeti |
Tasarım ekibi | David Balajka, Romana Bedrunková, Magdaléna Havlová, Antonín Pokorný, Anna Schneiderová |
İşveren | Kimya ve Teknoloji Üniversitesi, Prag |
İnşaat | Jan Blažek, V-CON |
Proje | 2017-2019 |
Tamamlanma yılı | 2020 |
İnşaat alanı | 205m2 |
Net taban alanı | 110m2 |
Fotoğraf | BoysPlayNice |