Özgün bir sergi merkezi: Ramp Space

İşveren, sergi alanı için insanların kendilerini rahat ve özgür hissedebilecekleri, tasarımcıların, sanatçıların ve halkın katılım gösterebileceği, eserlerini engeller olmadan sergileyebileceği bir alan hayal ediyor.

Sergi alanının tasarımı Space Station Architects tarafından yapılıyor ve 2024 yılının mayıs ayında kullanıma açılıyor.

Mekânın orijinal 9 metrelik yüksekliğini koruyan tasarım ekibi, zemine eğim ekliyor. Eğim, doğrudan zemden yükselerek, zeminin tekdüzeliğini bozuyor.

Eğimin bir kısmı basamaklar halinde tasarlanıyor. Bu basamaklar, antik tiyatrolardan ve amfilerden ilham alarak mekâna tarihi referanslar katıyor.

Rampa ve basamaklı alan, yapı malzemeleri arasında en sağlam ve kalıcı olan beton kullanılarak inşa ediliyor. Bu malzeme seçimi, eğimden tekrar sabit duruma doğru ritmik ilerlemeyi en iyi şekilde ortaya koyuyor.

Bu alanda aydınlatma planı yeniden düzenleniyor; çevredeki pencerelerden gelen dağınık ışık filtreleniyor ve yerine tavan pencereleri ekleniyor. Ses yankılanmasını kontrol etmek için tavanda gerekli uyarlamalar yapılıyor. Böylece, alanın etkinlikler ve sergiler için farklı ihtiyaçlara uygun hale getirilmesi amaçlanıyor.

Rampanın ve basamakların altına toplantı ve ofis alanı, kahve bar, depolar ve servis alanları gizleniyor.

Ziyaretçilerin eğimin gerçek yapısını görebilmeleri için, eğimde dar bir boşluk bırakılıyor. Bu boşluk sayesinde, sağlam bir beton blok gibi görünen eğimin yapısı anlaşılıyor. Ayrıca, bu boşluk sergi salonu ile sahne arkası alanları arasında bir bağlantı görevi görüyor.

Tasarımcılar geniş alanı şekillendirmek için iskeleyi kullanıyor.

Sağlamlığı ve kalıcılığıyla bilinen betonun aksine, iskeleler mimarideki en geçici unsurlar arasında yer alıyor. İnşaatın her aşamasında önemli bir rol oynayan iskele, bina tamamlandığında ortadan kayboluyor. Bu geçici yapı, özgürlük hissi uyandırarak mekânı yeni olasılıklarla dolduruyor.

İskele, sergi alanını işlevsel olarak girişlere, geçitlere, barlara ve diğer alanlara bölüyor. Tıpkı bir tepeyi çevreleyen çalılıklarda olduğ gibi, sergi alanını çevreleyen ve yükselen bir yol oluşturuyor.

Sergi mekanının tasarımı, alanı olasılıklar ve özgürlükle doldurarak ziyaretçileri bilinçaltında mekanla oynamaya teşvik ediyor. Mekân, ziyaretçilerde özgür ve canlı bir atmosfer beklentisi uyandırarak, bu beklentiyi yansıtıyor.