Lav kayaları arasına gizlenen konut: Kua Bay
Kua Bay Konutu, Hawaii’nin kuru ve volkanik yapıdaki Kona kıyısında yer alıyor. Walker Warner Architects’in tasarladığı proje, Hawaii'nin jeolojik ve kültürel tarihinden yola çıkarak, lav kayalarından okyanusa doğru uzanan bir dizi yaşam alanı sunuyor.
Lav akıntıları, son 5000 yılda Hawaii adasının batı kesimlerine dökülürken; Kona kıyılarında kayalık engebeler oluşturuyor. Hâlâ aktif bir yanardağ ile Pasifik Okyanusu arasında konumlanan Kua Bay Konutu, bu güçlü doğal alana uygun malzeme tasarımıyla, estetik deneyimler sunuyor.
Hawaii’nin kuru Kona sahiline, yıl boyunca oldukça az yağmur yağıyor ve çıplak kayaya yapışan sert yabani çalılar bulunuyor. Alan, ufukta süzülen Kaho'olawe Adası’yla birlikte geniş okyanus manzarası nedeniyle özellikle seçiliyor. İşveren, akrabaları ve misafirleri için sakin bir tatil inzivası istiyor. Proje, malzemelere ve bitkilere çağdaş, minimalist bir yorum getirerek; havuzlar, avlular ve ağırlama alanları sunuyor.
Tasarım ekibi alanı ziyaret ettiğinde, giriş yolunun ve şantiyenin büyük kısmının lav kayalarının üç metre kadar içinde olduğunu keşfediyor. Yapı aynı zamanda, okyanusu da arkasına alıyor ancak kaya oluşumlarıyla bütünleşmiş eşsiz bir görüntü sunuyor.
Tasarım ekibi, daha fazla lav kayası oluşturmaya veya kazmaya çalışmak yerine, açık hava yaşam alanlarını mevcut lav kayaları arasına yerleştiriyor.
Alanın yönelimi, tasarım yaklaşımı üzerinde ikinci ana etken oluyor. Uzun ve dar arazi, en yakın dağ zirvesi olan Hualalai ve sahil arasındaki bir kesitte uzanıyor. Hawaii'de, dağlar ve okyanus her zaman yönü tanımlıyor. Dağ tarafı Mauka ve okyanus tarafı Makai olarak adlandırılıyor. Proje, dağdan denize yönelen lavın akışı gibi, Mauka’dan Makai'ye bir geçiş sunuyor.
Hawaii’de dağlar ve okyanus arasında bulunan, tatlı su kaynağı olan Anchialine göletleri, tasarıma yön veren üçüncü unsur oluyor. Anchialine göletleri, tarihsel olarak içme ve sulama için tatlı su; sucul yaşam için eşsiz yaşam alanı sağlıyor.
Yapının tasarımında, dağlardan, okyanustan ve geçiş boyunca bulunan Anchialine göletlerinden ilham alınıyor. Yerçekimi tarafından okyanusa çekilen su ve lav, tasarım sırasında ana kılavuz haline geliyor.
Alana dağ tarafından ulaşılıyor. Yapının dağ tarafındaki özel araba yolu, mevcut 3 metre yüksekliğindeki lav kayası oluşumlarını kesiyor. 3 metrelik kayalar, mülkü çevredeki komşulardan koruyor ve karayolunun görsel etkisini azaltıyor. Siyah bazalt parke taşları duvardan duvara uzanarak kazı kenarlarını lav akıntısı gibi dolduruyor.
Pennisetum otları ve ince Kiawe ağaçları, çevredeki ham manzaranın rengine ve dokusuna uyum sağlıyor. Otopark avlusu, lav manzarasının incelikli yorumunu yoğunlaştırıyor. Flame ağaçları, bazalt döşemelerin arasından uzanıyor. Dekoratif korten çelik paneller, otopark avlusunu mülkün geri kalanından ayırıyor;konukları avluya ve okyanus manzarasına yönlendiriyor.
Yapı birimlerinin etrafında dizildiği ana avludaki havuz, ziyaretçileri vaha benzeri bir alana çekerek, arazi içinde bir mola ortamı sunuyor. Yaşam alanlarını da içine alan bu merkezi avlu, tatlı suyun lav kayalarında toplandığı bir Anchialine göletini temsil ediyor. Burada, kurak arazi ve taş zemin yerini canlı çimenlik alanlara bırakıyor.
Yansıtıcı havuzlar, kaya duvarlarından çıkıp avluya dökülürken doğal lavların heykelsi özelliklerini de daha çok belirginleştiriyor. Çimenliğin diğer tarafında ise, iki sıra halinde dizilen tabebuia ağaçları, evin ferah atmosferini destekliyor.
İç ve dış mekan arasındaki çizgiyi harmanlayan avlu, yükseltilmiş sıralı ağaçlar ve bir dizi havuzla yansıtılan lav kayaları ile çevreleniyor. Avlu, misafirlerin içeri girip dağ ve deniz manzarasının keyfini çıkarabileceği, alize rüzgarlarından korunan özel bir toplanma alanı olarak hizmet veriyor.
Konutun koridorsuz olarak tasarlanmış kat planında, alanlar birbirlerine üstü kapalı dış geçitlerle bağlanıyor. Peyzaj mimarı ve mimar, bir alandan diğerine geçişi sağlayan iç ve dış mekan odalarını tasarlamak için birlikte çalışıyor. İç oturma alanından geçen büyük açıklık, uçsuz bucaksız bir okyanusa açılıyor.
Konut’un kapalı alanları; iki kanat bloğundan ve bu bloklardan bağımsız olan misafirhane ve otoparktan oluşuyor. İki kanattan birinde ana yatak odası; ana yaşam alanı dahilinde oturma alanı ve açık mutfak yer alıyor. Diğer kanatta ise misafir odaları bulunuyor.
Ana mekândaki tabandan tavana uzanan cam kapılar, okyanus manzarasını geniş bir şekilde çerçeveliyor. Cephede, manzaradan ödün vermeden güneş ışığını kırmak için ayrı bir ahşap perde sistemi yer alıyor.
Alanın renklerini ve dokularını dingin bir şekilde göstermek için malzemeler özenle seçiliyor. Bazalt, Alaska Sarı Sediri ve çelik dahil olmak üzere malzemeler; basit, özel ve minimalist olarak hem iç hem de dış yüzeylerde kullanılıyor.
Garaj yolundaki bazalt kaldırım taşları, ham lav kayalarıyla özleşiyor. Daha hafif olan bazalt levhalar ve basamaklar evin kaidesini oluşturarak, yapı malzemesiyle eşleşiyor.
Bazalt taşlar, çevredeki lav alanlarını da referans alıyor. Sarı çakıl, lav alanlarındaki yabani otların renklerini yansıtıyor. Özenle seçilmiş havuz karoları, okyanusun kusursuz mavisini de yansıtıyor.
Bahçe mobilyaları, bitkiler ve ateş çukuru bulunan teras; ev sahiplerinin yemek yemesi, oturması ve eğlenmesi için geniş alanlar sağlıyor. Yerel ögelerin minimalist atmosferi, dikkat dağıtıcı unsurları ortadan kaldırıyor. Böylece tek odak, manzara oluyor.
Yapı içerisindeki yolculuk, havuz ve okyanusun birleşmesiyle, havuz alanında sona eriyor. Havuzun, su ile aynı hizadaki uzak kenarı, uçsuz bucaksız okyanusla kesintisiz bir bağlantı oluşturuyor.
Mülkün dağ tarafındaki misafirhane yapısı, katmanlı lav oluşumlarının doğal güzelliğine vurgu yapıyor. Bir inziva ve mahremiyet alanı oluşturmak için, dekoratif korten kazıklar giriş avlusunu çevreliyor. Misafirhanenin yeşil çatısı ise binanın engebeli arazisine iyi bir entegrasyon sağlıyor.
Misafirhane yatak odalarına girildiğinde; odak noktası, camların hemen önündeki dikkat çeken lav kayaları oluyor. Konukların doğal kayaların güzelliğine hayran kalabilecekleri, mahremiyet içinde duş alabilecekleri sofistike bir açık teras bulunuyor.
2018 yılında tamamlanan Kua Bay Konutu, Amerikan Mimarlar Enstitüsü (AIA), Amerikan Peyzaj Mimarları Topluluğu (ASLA) ve San Francisco Tasarım Haftası tarafından çeşitli ödüllerle onurlandırılıyor. Yapının aldığı ödülleri: 2019 AIA Honolulu Tasarım Ödülleri, 2019 AIA San Francisco Tasarım Ödülleri, 2019 AIA California Konut Tasarım Ödülleri, 2019 ASLA Konut Tasarımında Onur Ödülü ve 2020 SF Tasarım Haftası Konut Mimarisi Ödülü.
Proje | Kua Bay Konutu |
Konum | Kona, Hawaii, ABD |
Yıl | 2018 |
Mimar | Walker Warner Architects; Greg Warner ve John Pierson |
İç Mimar | NICOLEHOLLIS |
Peyzaj mimarı | Lutsko Associates; Ron Lutsko |
İnşaat firması | Ledson Construction |
İnşaat mühendisi | Kona Wai Engineering |
Aydınlatma tasarımcısı | Eric Johnson Associates |
Fotoğraf | Douglas Friedman, Laure Joliet, Marion Brenner |