Kübizme karşı bir duruş: Pürizm
Pürizm, karmaşıklığa karşı bir duruş sergileyerek sadeliği savunur. 20. yüzyılda Kübizme tepki olarak doğan akım, Le Corbusier ve ressam Amedee Ozenfant tarafından ortaya atılır.
Minimalizm esas alınarak yapılan pürist eserlerde, renk ve malzeme çeşitliliği oldukça azdır. Le Corbusier ve Amedee Ozenfant 1918'de, "Kübizm Sonrası" diye bir kitap yayınlayarak düşüncelerini açıklarlar. Bu kitapta; sanatın bireysel ve dinamik olmak yerine evrensel ve durağan olması gerektiğini ve sanatın değişmezliğin simgesi olduğunu savunurlar.
Bu akımı takip eden kişiler, rastlantısal olan sanatı gerçekçi bulmazlar. Küp, koni, silindir ve piramit gibi geometrik formlar bu akımın temel formlarını oluşturur. Akımın konuşma ve yazı üzerindeki etkisi ise yabancı kelimelerden arındırılmış sade bir dil kullanılmasıdır.
Teknolojik ürünlerdeki etkisiyle de birçok şirket, gözü yoran, karmaşık üretimlerden ziyade sade, az detaylı ve kullanımı kolay ürünler çıkarmaya özen gösterirler. Pürizm, savunduğu temel değerlerle minimalizm ile örtüşür.
Aslında pürizm, minimalizm gibi temel ögeleri koruduktan sonra diğerlerinin süsten ibaret, gerekli olmayan unsurlar olduğunu anlatmaya çalışır. Eserlerde, düzenli, sakin bir ahenk oluşturulmaya çalışılır. Pürizmde, yalınlık basitlik değil arınmışlığın bir ifadesi olarak görülür.
Bu ifadesiyle akım, doğanın taklit edilmesini değil ona dönülmesi gerektiğini vurgular. Akıma göre doğadaki her bir parçanın bir anlamı ve işlevselliği bulunur. Le Corbusier ve Amedee Ozenfant'ın yayınladığı pürizm manifestosunda da bu durum şu şekilde ifade edilir:
"Belirsiz olanlar dışındaki tüm özgürlükler sanatta kabul edilir."
Sayısal verilere önem verilen bu akımda, fonksiyonellik eserlerin tüm detaylarında kendini hissettirir. Biçim, çizgi ve rengin kültürden kültüre değişmediğini ve evrensel değerler olduğunu savunan püristler, gerçeküstü ve imgesel yaklaşımları sanatsal olarak görmezler. Bu değerler pürizmi, mekanik bir sanat dili haline getirir.
Unite d’Habitation, II. Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan konut ihtiyacına binaen 1952'de, Le Corbusier tarafından Fransa'da inşa edilir. Toplu konut olarak tasarlanan bina, farklı işlevlere sahip olmasına rağmen pürizmin getirdiği sadelik ilkelerine göre tasarlanır.
Savaş sonrası ekonomik durum göz önünde bulundurularak düşük maliyetli ancak tüm gereksinimlere cevap verebilecek bir malzeme olan bürüt beton tüm işlevselliği ile kullanılır.
Corbusier, dükkan, otel, konut, tıbbi tesis, çatı bahçesi ve havuz gibi ortak kullanım alanları da dahil olmak üzere insanların ihtiyacı olan birçok birimi tek binada bir arada çözümler.
"Şehir içinde şehir" ifadesiyle bağdaştırılan bina, pürizmin ön gördüğü salt geometrik formların simgesi olarak karşımıza çıkar. Dışında olduğu gibi binanın içinde de, az ve öz prensibi baz alınarak yapıya, birimler en verim alınabileceği şekliyle yerleştirilir.
Corbusier, Unite d’Habitation binasının, "Kübizm Sonrası" manifestosunda yaşadığı sancılı başlangıcın bir ürünü olduğunu ifade eder.
İç mekanda kullanılan renkler, sade ve minimal mekan kullanımı ile pürizmin ifadesi haline gelir.
Eser, pürist çizgilere sahip ressam Amedee Ozenfant tarafından oluşturulur. Dünyadaki kaosun insan zihni tarafından düzenli hale getirilmesi fikri sonucunda, net ve geometrik formlar kullanılarak “Gitar ve Şişeler” adlı tablo ortaya çıkar.
Bir sanat eseri ortaya çıkarmak için karmaşaya gerek olmadığını savunan Ozenfant, eserini şu ifadelerle açıklar:
"Mercek, güneşin dağınık ışınlarını birleştirerek yoğunlaştırır ve ateş oluşturur. Yakınsamak; doğadaki bir şeyi daha konsantre, yoğun ve nüfuz edici hale getirmek için rafine etmektir. Bu durum, fenomen tezahürlerini kolaylaştırmaya ve insanlık için etkili ve yararlı hale getirmeye yardımcı olur."
Eser, Fransalı pürist Fernand Léger’e aittir. Tablodaki kadının mutlak sakinliği ve duruşu, pürizmin durağanlığını vurgular. Sosyal uyumun bir sembolü olarak tasarladığı sanat eserindeki ögeler; mavi, sarı, kırmızı ve siyah renklerinin sade uyumuyla bir araya gelir. Karmaşık geometrik formların aksine net fırça dokunuşlarıyla sanatçı, anlatılmak istenilenin yalın bir şekilde aktarılabileceğini gösterir.
Tablo, İspanyalı ressam Juan Gris tarafından yapılır. Sembolik kullanım yerine gitarın var olan deliğini değerlendiren ressam, kübizmin karmaşık imgelerine karşı bir duruş sergiler. Önde ve arkada olan nesnelerin birbiri arasında kurduğu sade ilişkiyle birlikte ressam, iki boyutlu olan resme üç boyutlu bir algı kazandırır. Müziği ifade eden gitar; bir noktada tabakların ve bardakların olduğu bir masaya dönüşür.
Pürizm bakış açısı olan "Eserlere daha saf bir matematik düzen ve mantık gelmeli." fikrinden yola çıkılarak gereksiz kalabalığı reddeden ve duyguya odaklanan minimal tasarımlar ortaya çıkarılır. Bu akım doğrultusunda; iş kadınlarının günlük hayatına "saf şıklığı" getirmeyi hedefleyen çeşitli çalışmalar yapılır.
Kıyafetler, gereksiz gösteriş yerine ahenk oluşturan birkaç parça, gerekli renk dokunuşu ile, bir araya getirilerek tasarlanır. Buradaki amaç, istenilen duyguyu mümkün olduğunca az parçayla oluşturmaktır.
Şık giyinmenin; içinde rahatsız hissedilen kıyafetlerle sağlanamayacağını savunan pürizm, basit geometrik formlarla rahat ve şık kıyafetler elde edilebileceğini vurgular. Pürizmin sembolize ettiği geometrik formlar, kıyafet tasarımlarına aktarılarak minimal ürünler ortaya çıkarır. Bu akım ile, mutlak uyumun görsel sanatın temeli olduğu düşüncesi baz alınarak, özgün tasarımlar oluşturulur.