İnteraktif bir dijital sanat müzesi: TeamLab Planets Tokyo
Dijital sanat kolektifi teamLab tarafından tasarlanan ve Temmuz 2018 tarihinde kapılarını açan teamLab Planets Tokyo Müzesi, alanında yapılan ilk örnek olarak öne çıkıyor. Ziyaretçilerin kendilerini 10.000 metrekarelik bir alanda üç boyutlu bir deneyim içinde bulacakları interaktif müzenin üçüncü yıl dönümü, ‘The Garden Area’ isimli yeni sergi alanıyla kutlanıyor.
TeamLab Planets Tokyo müzesi, Tokyo’nun Toyosu bölgesinde yer alıyor. Müze, ziyaretçilerin su üstünde yürümelerine, çiçeklerle bütünleşmelerine, sanat-teknoloji ve doğal dünyayı kucaklayan birden fazla interaktif alanda vakit geçirmelerine imkan veriyor. Temmuz 2018 tarihinde kapılarını açan müze, hemen yanında bulunan restoran ve bahçe kısmında bulunan büyük ölçekli iki sanat eseriyle ziyaretçilerini etkilemeye devam ediyor.
Müze, 2 Temmuz 2021 tarihinde üçüncü yıl dönümünü kutlamak amacıyla ‘The Garden Area’ isimli yeni bir sergi açıyor. Yeni sergi alanı, 13.000’den fazla canlı orkide ve gerçek yosunların kullanıldığı iki büyük ölçekli sanat eseri sunuyor. Sergide, insan ve doğa ilişkisini dijital teknoloji aracılığıyla anlatmak amaçlanıyor. Kullanılan canlı bitkiler, su, koku ve ışık sayesinde, beden ve sanat eseri arasındaki sınırın ortadan kalkmasına olanak sağlanıyor. Mekanlarda doğal ışığın kullanımı sayesinde, eserler gün içinde ve gün batımından sonra birbirinden farklı görsel şölenler sunuyor.
Sergide, açılan iki yeni bahçeye ek olarak dört büyük sergi alanını da içeren müzede toplam dokuz sanat eseri yer alıyor. ‘Water Area’, ‘Garden Area’ ve ‘Public Area’ olmak üzere üç farklı bölümden oluşan müzenin tasarımcıları çiçeğin yaşam döngüsünü sanat eserine yansıtmak istediklerini belirtiyorlar. Sergi, önceden kaydedilip oynatılan bir görüntüden ziyade, bir bilgisayar programı tarafından üretilerek gerçek zamanlı olarak karşımıza çıkıyor.
Müzede, ziyaretçilerin renkli dijital Koi balıkları imgesiyle aydınlatılan suda, çıplak ayakla dolaşmasına imkan veren bir enstalasyona da yer veriliyor. Dijital balıklar, insanlara çarpınca çiçeklere dönüşerek dağılıyorlar. Sergi, mevsimsel olarak değişim gösteriyor. İlkbaharda kiraz çiçekleri, yazın ayçiçekleri olmak üzere farklı görsel tasarımlar ve renkler sunuyor.
Uzayın uçsuz bucaksız olmasını ifade eden ‘Sonsuz Kristal Evren’ sergisinde, ışık noktaları bir araya gelerek üç boyutlu nesneler oluşturuyor. Tasarımcılar tarafından ‘ışık heykeli’ olarak adlandırılan çalışma, her yöne uzanarak sonsuzluk algısını destekliyor. İnteraktif bir sergi olan mekanda ziyaretçiler akıllı telefonları ile ortamı değiştirebiliyorlar. Bu sayede sanat eserinin insanlarla olan etkileşimi ve sonsuz değişimi görülebiliyor.
Işık küreleriyle dolu olan sergi alanında, ziyaretçiler kürelerin içinden geçerek mekana giriyorlar. Küreler ve mekanın duvarları, renk değiştirerek üç boyutluluk hissini arttırıyorlar. Küreler, insanların her dokunuşuna farklı bir renk tonu ile cevap veriyor. Tasarımcılar, sergi alanında toplam 12 farklı renk kullanıyorlar. Bunlardan dokuz tanesi, ‘sudaki ışık, su bitkileri üzerindeki güneş ışığı, sabah parıltısı, sabah gökyüzü, alacakaranlıkta gökyüzü, şeftali, erik, iris, bahar akçaağacı’olarak adlandırılıyor. Geri kalan üç tanesi ise mavi, kırmızı ve yeşil olarak karşımıza çıkıyor.
Müzenin diğer bir sergisi ise Şikoku Dağları’ndaki doğal bir şelaleyi konu alıyor. Sergi, eğimli ve suyla doldurulmuş bir zemine oturuyor. Ziyaretçiler, tamamen siyaha boyanmış odanın içinden çıplak ayaklarla su içinden geçerek ilerliyorlar. Odanın diğer ucunda bulunan ve suya yansıyan ışık, şelale görünümü oluşturuyor ve tasarımcılar tarafından ‘ışık şelalesi’ olarak adlandırılıyor.
Müzenin ‘Water Area’ bölümünün son sergisi olan ‘Yumuşak Kara Delik’, hareketli bir zeminden oluşuyor. Ziyaretçiler yürümeye çalışırken ayakları zemine batıyor. Mekan, insanların beden ağırlığından etkilenerek değişim gösteriyor. Tasarımcılar enstalasyonun amacını, ‘gündelik hayatta unutulan bedenimizi hatırlatmak ve beden kütlemizin daha fazla bilincine varmamızı sağlamak’ olarak tanımlıyorlar.
‘Garden Area’ olarak adlandırılan bir diğer bölgede bulunan ‘Yüzen Çiçek Bahçesi’ tamamen çiçeklerden oluşuyor. Serginin tasarımında ‘Zen Bahçeleri’nden ilham alınıyor. Havada asılı duran, hareket eden ve yüzüyormuş gibi görünen 13.000’den fazla canlı orkide, tüm mekanı çevreliyor. Orkidelerin kokusu ve mekanın doğal ışığı da sergiye gün boyunca eşlik ediyor.
Yeni açılan ‘Garden Area’ kısmındaki serginin ikincisi ‘Yosun Bahçesi’ olarak adlandırılıyor. Gündüz ve gün batımından sonra, yosun imgesi olarak kullanılan oval camların görünümü değişiyor. Oval camlara dokunulduğunda veya rüzgar tarafından hareket ettirildiğinde, parlayarak ses tonu yayıyorlar. Sergi mekanı, rüzgar, yağmur, mekandaki insan davranışları ve gün ışığına bağlı olarak değişim gösteriyor.
Müzenin üçüncü ve son kısmı olan ‘Public Area’ bölümünde bulunan ‘Gökyüzünden Düşen Ateş Parçacıklarının Evreni’ isimli eser, alev imgesiyle tasarlanıyor. İnsanlar eserin üzerinde durduğunda alevlerin şekli değişiyor. İnsanlardan etkilenerek sürekli bir değişim halinde olan eser, kırmızı, siyah ve sarı çizgilerden meydana geliyor. Aynı zamanda akıllı telefonlara kurulan bir uygulama ile yönetiliyor.
Müzede bulunan bank, karmaşık şekilde üst üste binen düzemler ve kavisli yüzeylerden meydana gelecek şekilde tasarlanıyor. Oturmak için sandalye, yemek yemek için masa ve dinlenmek için şezlong gibi farklı işlevlere sahip olabiliyor. Bank, tüm binayı sararak tasarımcılarının deyimiyle ‘organik sürekliliğe sahip bir peyzaj’ oluşturuyor.
Müzede bir vegan ramen restoranı bulunuyor. Restorana gelen ziyaretçiler, bir sanat eserinin içinde yemek yemeyi deneyimliyorlar. Aynı zamanda müzenin çıkışında bulunan çiçekçi dükkanında birbirinden farklı orkidelerin satışı yapılıyor. Ziyaretçilerine farklı bir deneyim sunan müze, 2027 yılının sonuna kadar ziyaret edilebilecek.
Proje ile ilgili videoya linkten ulaşabilirsiniz.
Proje | teamLab Planets Tokyo |
Tasarımcı | teamLab |
Alan | 10.000 m² |
Yıl | 2018 |
Yer | Tokyo,Japonya |