İmparatorluk Art Nouveausu
Orta Avrupa’nın yerel Barok çeşitlemelerinin Art Nouveau ile bir araya geldiği üsluba İmparatorluk Art Nouveausu adı veriliyor. Bu üslupta Prag ve Viyana’nın yerel Barok çeşitlemeleri yeniden canlanıyor, Neo-Barok hale geliyor ve Art Nouveau ile bir sentez meydana getiriyor.
İmparator Franz Joseph’in emri ile Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun başkenti Viyana’nın merkezi, surların yıkılmasının ardından üzerinde, Neo-Gotik, Neo-Grek, Neo-Rönesans, Neo-Barok gibi 19. yüzyılın canlandırmacı akımlarının görüldüğü, Viyana Ring Bulvarı (Ringstraße) ile çevreleniyor. Viyana, 19. yüzyılda sanayileşmenin ve şehirleşmenin yoğun bir şekilde görülmesiyle, Avrupa’da en hızlı büyüyen şehirlerden biri olarak öne çıkıyor. 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarında Viyana, Eklektisizm’e karşı mimarların ve sanatçıların ortak mücadelesine sahne oluyor.
Ring’e karşı gelişen tepkiler bir yanda dönemin kendine has, tek defaya özgü bir üsluba sahip olması gerektiğini söyleyenler diğer yanda mimarlıkta artık semantikten öte gereklilik faktörünün de hesaba katılmasının önemli bir zorunluluk haline geldiği düşüncesinde birleşenler olarak iki grupta toplanıyor. Böylece bu dönemde, mimarlıkta cephe ile ilgili çatışmalar başlıyor, cephe, sembol ve dekorasyon ilişkisinin kurularak Modern Mimariye ışık tutulduğu önemli makaleler yazılıyor. Ringstraße’nin sembolize ettiği mimarlık anlayışı karşısında, mimari faaliyetlerde, şehirlerde yeni görülmeye başlayan, ticari karakter ile uyum sağlayabilmesi açısından, daha esnek bir üslup olan Neo-Barok’un tercih edilmesi gibi kısa zamanda ilgi çekici birtakım gelişmeler yaşanıyor. Neo-Barok uygulamaların görülmesinin yanında Friedrich Ohmann’ınPrag ve Viyana’nın bölgesel Barok çeşitlemelerini Art Nouveau’laştırması ile oluşan yeni bir tutum ortaya çıkıyor.
Tarihten ve gelenekselden bir kopuş, resmi otoriteye karşı meydan okuma, tamamıyla çağdaş ve eklektisizme karşı bir başkaldırı olarak ortaya çıkmış olan Art Nouveau’nun aksine İmparatorluk Art Nouveausu, tarih ile ilişkisini sürdürmeye devam ediyor. Otto Wagner tarafından tasarlanmış olan Hietzing Saray Pavyonu ve Karlsplatz Metro İstasyonu gibi İmparatorluk yapılarında söz konusu üslubun kullanılmış olması nedeni ile bu üslup İmparatorluk Art Nouveausu anlamına gelen, “Imperiale Jugendstil” adını alıyor. Tarihselci bir üslup olan İmparatorluk Art Nouveausu’nda tarihi yerel motifler ile Art Nouveau bir sentez oluşturuyor.
İmparatorluk Art Nouveasu Elvan Erkmen tarafından, “Avusturya mimarlığındaki geçiş dönemine en uygun üslup, resmi-törensel nitelikteki hâkim anlayışı şehirlerde yeni belirmeye başlayan ticari karakterle birleştirebilen daha esnek ve özgür bir üslup olan Neo-Barok’tur…Friedrich Ohmann bu anlayışı bir adım daha ileri götürerek Prag ve Viyana’nın yerel Barok çeşitlemelerini, üsluba ait kalıpların dışına çıkararak adeta Art Nouveau’laştırmıştır. Ohmann tarafından öncülüğü yapılan ve Wagner tarafından da imparatorluk sarayına ait yapılarda benimsenen bu üsluba verilen “Imperiale Jugendstil” (imparatorluk Art Nouveausu) adı aslında son derece uygundur. Bu üslup hem floral Fransız Art Nouveausu’ndan, hem de Olbrich veya Hoffmann’ın Secession Üslubu’ndan oldukça farklıdır. En önemli fark ise söz konusu üslupların geçmişle olan ilişkileri açısındandır. Art Nouveau ve Secession Habsburg Hanedanı’nın resmi dili değil, tam tersine tarihi iktidarlardan ve bölgesel verilerden kurtuluşu simgeleyen bağımsız ifade tarzlarıdır.” şeklinde açıklanıyor.
Avusturya'nın başkenti Viyana'da, Ohmann tarafından tasarlanmış olan Stadtpark, İmparatorluk Art Nouveasu üslubuna örnek teşkil ediyor. Park, Viyana'nın Birinci Bölgesindeki Parkring'den Üçüncü Bölgesindeki Heumarkt'a kadar uzanıyor ve 65.000 m²'lik bir alanı kapsıyor. Şehir surlarının yıkılması ve yerine Viyana Ringstraße'nin oluşturulması sırasında, dönemin belediye başkanı Andreas Zelinka, bölgede halka açık bir park oluşturma projesini destekliyor.
Stadtpark 1862 yılında Viyana'nın ilk halka açık parkı olarak açılıyor. Parkın, peyzajı Josef Selleny tarafından İngiliz bahçeleri tarzında tasarlanıyor, planları ise Rudolf Siebeck tarafından gerçekleşiriliyor. Wienfluss'un düzenlenmesinden sonra, tüm nehir alanı Friedrich Ohmann ve Josef Hackhofer tarafından 1903 ile 1907 yılları arasında yeniden inşa ediliyor. En çok anıt ve heykelin bulunduğu park olarak öne çıkıyor. Ünlü altın Johann Strauss anıtı da burada bulunuyor. Viyana Nehri'nin üstünün kapatılmasını takiben yapılan eklemeler Viyana Art Nouveau'sunun önemli örneklerini meydana getiriyor.
Wagner'in öğrencisi Emil Hoppe’nin 1900 yılında tasarlamış olduğu “Sanatçı Evi Projesi” tasarımında, söz konusu sentezin, Art Nouveau’dan yana ağır basarak kullanıldığı görülüyor. Wagnerschule'nin 1900'de, Jugendstil tasarımlarına göre daha sade, kübik hacimlere geçişi Hoppe'nin bu çalışmasında özellikle belirginleşiyor.
Karlsplatz Metro İstasyonu’nda, özellikle demir işçiliğinde ve yüzey bezemelerinde, dengenin Secessionist eğilimlerden yana daha güçlü olduğu, Neo-Barok etkinin ise daha zayıf kaldığı görülüyor.
İmparatorluk Art Nouveausu’na özgü senteze ait biçim ve bezeme anlayışının yansıdığı yapılara İstanbul’da da rastlanıyor. Ayaspaşa’da İnönü Caddesi’nde günümüzde 11 numarada konumlanan Melek Apartmanı söz konusu üsluba örnek teşkil ediyor. Apartmanın giriş kapısının etrafındaki eklektisist özellik gösteren detaylar, Friedrich Ohmann ve Otto Wagner’in İmparatorluk yapılarında kullandığı, Orta Avrupa’nın yerel Barok çeşitlemelerinin Art Nouveau ile birleştirildiği üslubu hatırlatıyor. Bu üslupta Prag ve Viyana’nın yerel barok çeşitlemeleri yeniden canlanıyor, Neo-Barok hale geliyor ve Art Nouveau ile birleşiyor.
Güçlü bir imparatorluğun mirasına karşı mücadelede tarihselciliğe karşı Ohmann tarafından geliştirilen formül de 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başlarında ortaya çıkan, ticarileşmeye uyum sağlaması açısından daha esnek bir üslup olan Neo-Barok üslubun benimsenerek Art Nouveau’ya has biçim diliyle birleştirilmesi oluyor.