Galata’da modern bir apartman: İpera 25

İpera 25, Galata’nın farklı tarihi dönemlerinden günümüze ulaşan yapıların bulunduğu Tatar Beyi Sokak’ta bulunuyor. Alataş Architecture, mevcut mimari dokuya saygı duyarak bölgenin sahip olduğu tarihi karakteristik değerleri yorumluyor. Proje, bölgenin 21. yüzyılda gelişen yeni sorunlarına yanıt arıyor. Tasarımda çevre ve iklim koşullarına, güneş hareketlerine dikkat ediliyor ve çağdaş bir altyapı sistemi kuruluyor.

Toplamda 1000 m² alana sahip yapının içerisinde 8 stüdyo daire ve 1 çatı katı dairesi yer alıyor. Daireler, arsanın iki kenarı boyunca uzanan brüt beton perde duvarlar arasına yerleştiriliyor. Büyük oranda açık bırakılan plan şeması ön ve arka cephede ahşap güneş kırıcılarla sınırlanıyor. Ahşap paneller, cam cepheye paralel uzanıyor ve yapıyı sarıyor.

Güneş kırıcı ahşap paneller, farklı perspektiflerden çeşitli görüntüler oluşturuyor. Bir yandan yarı saydam bir perde, diğer yandan ise kör hareketli bir cephe gibi görünüyor. Ahşap paneller cepheyi görsel olarak dikeyde dörde bölüyor. Dikey düzlemde açılı olan paneller, orta katlarda sokağa doğru genişliyor.

Sokağa doğru genişleyen panellerin yan yüzleri açıkta bırakılıyor. Bu sayede tarihi cumbalarda olduğu gibi sokağın evin içerisinden görünmesi sağlanıyor.

Sade ve heykelsi bir görünüme sahip olan yapı, sokakta farklı karakteriyle dikkat çekiyor. Bunu tarihi dokuya eklemlenen modern bir tasarımla ve genel bağlama eşlik ederek gerçekleştiriyor. Alataş Architecture, Galata’nın karakterini korumanın sadece var olan tarihi yapıları yaşatmak ve çoğaltmak olabileceğini savunuyor. 2012’de tamamlanan yapı, bölgede özgün tasarımlı modern yapıların öncüleri arasında yer alıyor. Alataş Architecture; okunabilir, esnek, sınırsız ve şeffaf gibi kavramları bütünleştirerek bir binaya dönüştürüyor.

Yapının temeli ayrı önem taşıyor. Üç tarafından komşu yapılarla çevrili ve eğimli arazide kuyu temel tekniği kullanılıyor. Komşu yapılara zarar gelmemesi adına temel, aşamalar halinde kazılıyor. Perde duvarlar radye temel üzerinden yükseliyor.

Arazinin iki yanında uzanan perde duvarlar tarihi yangın duvarlarını andırıyor. Arazinin son derece değerli olduğu bölgede perde duvarlar ve beton döşemeler oldukça ince bir boyutta inşa ediliyor. Beton ve çelik strüktürün ortak kullanımı, ince betonarme katmanların yapılmasına olanak tanıyor. Taşıyıcı sistem, mimarlar tarafından tasarlanıyor. Aşina olunan taşıyıcı sistemleri tekrar etmek yapının özgünlüğünü destekliyor.

Ön ve arka cephelerde kesintisiz devam eden cam cephe, çelik ve beton elemanlara tutturuluyor. Strüktürel cam cephe için yeni birleşim detayları tasarlanıyor. Profilsiz sürgü kanatlar, özel olarak üretiliyor ve birleşimlerin gizlenmesi amaçlanıyor. Cam cepheleri ve çatıyı kaplayan ahşap paneller de binaya özel olarak tasarlanıyor. Ahşap panelleri taşıyan çelik yapı, cam cepheye zarif bir şekilde asılıyor.

Daireler doğu ve batı olmak üzere iki cepheye bakıyor. İç mekanlarda oluşabilen sıcaklık farklılıkları doğal iklimlendirme ile dengeleniyor. Ahşap ikinci cephe ise yaz aylarında artan güneş etkisini azaltıyor. İki cephe arasındaki boşluk ise baca görevi görerek hava akışı sağlıyor.

Yapının ilk dört katında tek yatak odalı daireler bulunuyor. En üstte ise çatının eğimli tavanının altında 2 odalı dubleks bir çatı katı dairesi yer alıyor. Yatak odaları her dairede arka cephede, salonlar ise sokak cephesinde konumlanıyor. Konut sakinleri, kendi panjurlarını açıp kapatabiliyor.