Fil dışkısından yapılan tasarım: The Elephant Theater Pavilion
Boonserm Premthada’nın fil dışkısından tuğlalar ile tasarladığı Fil Tiyatrosu Pavyonu, doğal kaynakların önemini vurguluyor. Premthada, filler ve mimari üzerine uzun yıllar boyunca çalıştıktan sonra fil dışkısından tuğla yapılabildiğini deneyimledi. Bu çalışma kapsamında fil dışkısının lifli yapısının, yapısal malzeme olarak kullanılmaya olanak tanıdığı ispatlandı.
Bangkok Project Studio, 2020 yılında Dünya Fil Projesi’ni tamamladıktan sonra fillere dair ciddi bir bilgi birikimi ediniyor. Proje Tayland kırsalında yaşayan yerel Kuy halkı ile filler arasındaki bağı araştıran ve her iki gruba daha sağlıklı fiziksel koşullar sunan bir girişim olarak dikkat çekiyor. Stüdyo bu proje esnasında fil dışkısı üzerine çeşitli araştırmalar yapıyor.
Bangkok Project Studio çatısı altındaki mimar Boonserm Premthada, Ta Klang Köyünde çok fazla fil pisliği olduğunu tespit ediyor. Köylüler fil gübresini mahsul yetiştirme, kağıt yapımı ve biyogaz için gübre olarak kullanıyor. Filler otçul hayvanlar olmaları nedeniyle dışkıları oldukça lifli bir yapı içeriyor. Boonserm Premthada, dışkının lifli yapısının bir inşaat malzemesi olarak kullanılmasına yönelik denemeler yapıyor.
Filler; napier otu, bermuda otu, manila otu, kamış, mısır, karpuz, salatalık, ananas, şeker kamışı ve muz gibi bitkiler ile besleniyor. Köylüler, her sabah düzenli olarak filleri mısır ve ananas ile dönüşümlü olarak ve ince otlarla besliyor. Gündüz ise filler kendi başlarına doğal kaynaklarla açlık ihtiyaçlarını gideriyor.
Fillerin yediği besinler lif ağırlıklı olduğundan dışkıları da büyük oranda bitki lifi ve bir miktar su içeriyor. Lifli yapı, şekil verildikten sonra bütünlüğün korunmasını sağlıyor. Koyu yeşil renkli dışkı, havaya maruz kaldığında kahverengimsi bir yeşile dönüyor. Fil gübresinden tuğlalar geliştirilirken bu özellikler dikkate alınıyor.
Her bir dışkı tuğlası el ile yapılıyor. Karbondioksit üreten tuğlalar ateş kullanılmadan hava ve kuru işlemler ile kurutuluyor. Tuğlalar bir kez kurutulduktan sonra tekrar kullanılabiliyor ve kolaylıkla taşınabiliyor. Kırılmaları durumunda kolayca değiştiriliyor veya doğal olarak aşınarak toprağa karışıyor. Biyolojik çeşitliliğin doğal bir ürünü olan fil dışkısı tuğlalar, dünyada fil olan her yerde uygulanma fırsatı buluyor.
Proje için köylülerden fil gübresi alınıyor ve kurutuluyor. Sonrasında büyük bir karıştırıcıya konan dışkıların içerisindeki liflerin belli ölçüde parçalanması sağlanıyor. Karıştırıcıya bir süre sonra çimento, kum ve az miktarda su ekleniyor. Karışım, özel çelik kalıplara konuluyor. Kalıplardan çıkarılan tuğlalar yedi gün boyunca güneşte kurutuluyor. Bu aşamada tuğlalar ara ara sulanarak sertleştiriliyor. Güneşte kurutulan tuğlalar, sonrasında yedi gün boyunca gölgede bırakılarak daha sağlam olmaları sağlanıyor. Son olarak, tuğlalar kapasitesi ve mukavemeti için test ediliyor.
Tuğlalar, dört noktadan birbirine bağlanan iç ve dış iki halkadan oluşuyor. Boşluklu yapı bir yandan tuğlaların hafif olmasını sağlarken diğer yandan merkezdeki boşluk destek demirleri için bırakılıyor. 255 mm çapındaki tuğlaların her biri 50 mm kalınlığa sahip.
Boonserm Premthada, fil dışkıları üzerinde yaptığı tuğla deneylerinden bir yıl sonra The Biennale Architecture and Landscape of Versailles 2022 için pavyon mimarı olarak seçiliyor. Bienalde fil dışkısından yapılan tuğlalar ile Fil Tiyatrosu Pavyonu’nu tasarlıyor. Tiyatro, dışkıdan tuğlalarla yapılmış dairesel sütunlarla çevriliyor ve içerisinde serginin en önemli özelliği olan gizli bir bahçe yer alıyor. Çatısız yapı doğrudan gökyüzüne, güneş ışığına ve havaya açılıyor. Duvarlara vuran güneş, doğal içeriği vurguluyor.
Fil Tiyatrosu'ndaki küçük bahçe, hayatın günden güne gelişmesini ve bu gelişimi bekleme hissini temsil ediyor. Bahçeye insanlardaki sinir ve stresi alacak özel bitkiler ekiliyor. Bitki tercihi insanların her şekilde verim almasını sağlıyor.
Günümüzde insanlar kendilerini merkeze alan kesintisiz bir koşuşturma içerisinde yaşıyor. Fil dışkısından tuğlalar, çevre ile bağlantılı olarak mimarinin, sanatın ve insanlığın rollerini gözden geçirmemizi öneriyor. Bu tuğla fikri; diğer canlıların da içerisinde bulunduğu bir arada yaşama ve karşılıklı iletişim ile desteklenen dengeli ve estetik bir yaşam hedefini temsil ediyor. Boonserm Premthada, çalışmalarını insanların gözardı ettikleri şeylerin önemini fark etmelerini sağlamak için yaptıklarını ifade ederek kırsal toplumun, çevrenin ve doğal kaynakların hikayesini anlatmaya devam edeceğini belirtiyor.
Proje | The Elephant Theater Pavilion |
Mimar | Bangkok Project Studio |
Alan | 40 m² |
Yıl | 2022 |
Konum | Versay, Fransa |
Baş mimar | Boonserm Premthada |
Küratör | Jana Revedin, Marie-HélèneContal |
Mühendislik | Preecha Suvaparpkul |
Fotoğraf | Spaceshift Studio |