Depremin derin izlerini sürdüren yapı: Bolu Deprem Anıtı
Bolu’da yer alan Deprem Anıtı projesi, Yanardağ Mimarlık’ın tasarım vizyonu ile ele alınıyor. İnsanlık tarihindeki acı dolu anları hatırlatan bir anıtın yanı sıra, umut dolu bir geleceğe işaret eden bir yapı olarak inşa ediliyor. Anıt, depremlerin yıkıcı etkilerini hatırlatmakla kalmayıp, aynı zamanda insanlığın dayanıklılığını, dayanışmasını ve yeniden doğuşunu simgeliyor. Proje, geçmişte yaşanan deprem felaketinin hatırasını canlı tutarken, aynı zamanda gelecek nesillere deprem riski konusunda farkındalık oluşturmayı amaçlıyor. Bu amaçla ekip tasarımıyla etkileyici bir ziyaret deneyimi sunarak, toplumda deprem gerçeğinin izlerini silmemekle birlikte onunla başa çıkmak için cesaret ve dayanışma ruhunu vurgulamayı hedefliyor.
Bolu Deprem Anıtı projesi, Türkiye'nin önemli bir tarihi olayı olan 1999 Marmara Depremi'nde yaşamını yitirenlerin anısını yaşatmak ve deprem felaketlerinin önemini vurgulamak amacıyla hayata geçiriliyor. Eğimli bir arazide bulunan Deprem Anıtı’nın zemini, topografik bir yorum ile yeniden kurgulanıyor. Deprem Anıtı’nın konumlandığı park alanı canlı bir kamusal mekana dönüştürülmesi planlanıyor. Anıtın tasarımı ve yapısal özellikleri, depremin ortaya çıkardığı trajediyi yansıtacak şekilde tasarlanarak genellikle depremin sembolik temsili olan kırık ve yıkılmış yapıların izlerini taşıyor.
Projenin tasarım süreci genellikle bir dizi aşamadan geçiyor ve somutlaştırılarak planlanıyor. Yaya bakış açısından bina, park yüzeyinden yükselerek oluşturduğu bir kabuk olarak algılanıyor, bu kabuğun altındaki düzensiz hacimler ve üzerine oturan bir kütleyle ortaya çıkan tasarım, bir tür boşluk-doluluk arasında etkileyici bir kontrast oluşumuna olanak tanıyor. Zemin katta kentsel anıt ve sergi alanları yer alırken birinci katta kafe bulunuyor. Binanın karakteristik görsel etkisinin oluşturulmasında büyük rol oynayan zemin katın brüt beton yekpare duvarları, iç ve dış mekanı desteklerken aynı zamanda, yalıtım ve koruma desteğini karşılaması ile de projeyi tanımlıyor.
Düzensiz kurgudaki duvarlar, birçok işlevi aynı anda üstlenirken, şehrin geçmişte yaşadığı yıkıma da gönderme yapıyor ve kat planlarını çeşitlendirerek içeride ve dışarıda beklenmedik perspektifler sunuyor. Binanın yatay hacmi, beton bir ızgara ile tanımlanıyor. Bu yatay hacim, dışarıdan bütün cephelere hafiflik katan yansıtıcı bir cepheye sahip olmakla beraber peyzaj içinde de kayboluyor. Açık ve yarı açık teraslarla birlikte birinci kattaki kafe, sosyalleşme ve diyalog için kamusal bir alan oluşturuyor.
İç mekan kaplamaları oldukça sade tutulmuş olup zemin kaplaması için bazalt taş tercih ediliyor. Üst kattaki düşey elemanların tamamı ise yansıtıcı boyalı cam yüzeylerle hafifletiliyor. Bu tasarım yaklaşımı, modern bir estetik ile işlevselliği bir araya getirerek, kullanıcıların etkileyici bir deneyim yaşamasına katkı sağlıyor.
Zemin katta sergi alanı ve etkinlik alanları oluşturuluyor. Deprem sonrası kurtarma ve yardım çalışmalarına adanmış bir alan içeriyor. Bu bölümde, kurtarma ekiplerinin ve gönüllülerin çabalarını anlatan fotoğraflar ve hikayeler sergileniyor. Aynı zamanda, deprem sonrası toplumun nasıl bir araya geldiğini ve iyileşme sürecinin nasıl başladığını gösteren bilgiler de sunuluyor. Bolu Deprem Anıtı'nın zemin katı, depremin hem tarihsel hem de duygusal bir perspektiften incelenmesini sağlayarak ziyaretçilere önemli bir eğitim ve anma deneyimi sunuyor.
Proje | Deprem Anıtı |
Mimar | Yanardağ Mimarlık |
Alan | 777.11 m² |
Yıl | 2022 |
Yer | Bolu |