Deprem Uzmanı Japon Mimar Yoshimori Marowaki ile röportaj
32 yıldır Türkiye’de yaşayan Japon Deprem Uzmanı, Yüksek Mühendis ve Yüksek Mimar Yoshimori Marowaki ile depremin bilinmeyenleri üzerine bir röportaj gerçekleştirdik. Türkiye ile Japonya arasındaki farklılıklar, olası bir İstanbul depreminde yapılabilecekler ve dahası yazılı röportajımızda sizlerle...
_Bildiğiniz üzere büyük bir deprem yaşadık Kahramanmaraş’ta çok büyük kayıplar gerçekleşti. Depremde bazı binalar yıkılırken bazı binalar tamamen ayakta kaldılar. Öyle ki yan yana iki binada bir tanesi ayakta kalırken diğeri tamamen yıkıldı. Hatta bu binaların bir kısmı da yeni binalardı. İki yıllık, üç yıllık binalar. Yeni binalar neden yıkıldı? Bir yan bina yıkılırken diğeri nasıl oldu da ayakta kaldı?
Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Türkiye 1998, 2007, 2018 değişikliğinden sonra Japonya ile aynı seviyeye geldi diye söyleyebilirim. Ama bunu yönetmelik olarak sıkıntı yok ama uygulaması nasıl? Önce şimdi eski hali de yani uygulama için maalesef 21 milyon Türkiye’de bina varsa onun yarısından fazlası hala izinsiz. Yani kısaca kaçak diye söylüyorsunuz. Kaçak bina. Yani kaçak bina ise kontrol yok. Yani proje olsun ve hesap olsun ve uygulama, şantiyede de kontrolü yapılmamış. Onun için bina yan yana iken sizin söylediğiniz gibi bir tane kalıyor bir tane çöküyor. Bu kesinlikle, bu bina tam doğru düzgün yaptığı için kaldı. Ama çöken binada sıkıntı var. Burada hesap mı yanlış ‘design’ mı?
Ruhsat aldığı binaysa da eski 1998’den önceki bina ise tabii kiriş zayıf, bir şeyler var. Ona göre eski hali de değişiklik olduğu için o eskiye göre sıkıntı olan bina var. Ama öyle ise giriş katlar çöktü, yan yattı gibi. Ama tamamen çöktüğü bina, biz ona pasta gibi çöktü diyoruz. Japonya’da çok fazla yok. O tamamen pasta gibi çöktü yani demek ki bu kolon tamamen çöktü anlamına geliyor.
Yani bu taşıyıcı olarak kolon çok zayıf anlamına geliyor. Ve içindeki donatı da. Bazen enkazı görünce siz de görüyorsunuz inşaat demiri bu kadar mı? diye şaşırılıyor ve demirin o cinsi, düz demirin kırılması da var. Tabii bu eskiden de var. Yani yanlış malzeme kullanılmış. Beton da bazen böyle elde böyle kırılıyor. Yani normal iyi betonsa biz makineyle yaparsak bile zor kırıyoruz. Bunu meslektaş ise herkes anlıyor. Böyle bu ana olarak sebeptir. Tabii başka sebep de olabilir ama ana olarak bu sebepten çöktü diye söyleyebiliriz.
_Genel olarak taşıyıcı ve malzemenin yanlış seçimi diyorsunuz.
_Peki bu noktada şimdi dediniz ki Türkiye’nin deprem yönetmeliği Japonya’nın deprem yönetmeliğine yaklaştı.
Yaklaşma derken eşit söyleyebilirsiniz. Hatta parça bakınca bazen sadece Japonya değil Amerika başka ülkeninkine bakan için de Türkiye’ninki Japonya’dan katı. Daha iyi parça da var. Genel olarak eşit diye söyleyebilirsiniz.
_Ama uygulaması sıkıntılı diyorsunuz.
Evet. Uygulama hiç takip etmiyorsa tabii, anlamı yok sadece kağıtta.
_Yönetmelikler birbirine bu kadar denk iken yapı, mimar ve inşaat mühendisi işbirliği ile gerçekleşiyor. Bu noktada Japonya’yı Türkiye’den ayıran mimar-mühendis ilişkisi nasıldır? Japonya’da nasıl ilerler bu süreç?
Öncelikle Japonya’da mimar ve inşaat mühendisi arasındaki o çizgi sizden biraz farklı. Bizde mimarsanız da bina için statikte baya çalışmanız lazım. Türkiye’de ise mimar sadece mimarlık yapıyor. Statik için daha çok çalışılması lazım. Tabii ki baraj için yol için mimar o kadar yetkin ama bina için statik iyi bilmek lazım.
_ Japonya’nın tarihinde yakın tarihte özellikle 95 tarihli büyük Kobe depremi var. 6.200 küsür yaklaşık can kaybı var. Şimdi bu depreme baktığımızda bu depremden sonra Japonya ne gibi önlemler aldı kendine ülkesinde. Ne gibi değişimler geçirdi?
Kobe için biz 6.000’e yakın insan kaybettik ama onun yarısı bina yıkımından değil yangından dolayı gerçekleşti. Kobe’nin çok eski bölgesinde oldu ve tam yemek saatinde oldu. Japonya’da ahşap bina çok var eskiden tamamen ahşap idi. Şimdi de hala var. Depreme karşı iyi de yangına karşı çok zayıf. Tabii ahşap olduğu için yanıyor. Sıçrıyor ve o zaman yangın öteki tarafa da gidiyor. Ama o eski bölge için yol 4 metre yani çok küçük, az. Onun için yangın kolayca büyüdü. 3.000 kişiye kadar çok kayıp oldu. Ama deprem dolayısıyla da çöken bina elbette var. Sizde 1998’de yönetmelikte değişiklik oldu. Bizde 1981’de oldu. Bizde 1981’den önceki bina yani giriş katı zayıftı, onun için sonra yönetmelik değişikliğinde giriş katının katsayısı büyüdü. Bu 95’de deprem olduğunda tamamen görüldü. Yani nasıl görüldü? 1981’den önceki bina giriş katı çöktü. Öbür bina sağlam kaldı. Evet, Kobe depremi böyle...
Zaten ondan önce başka depremden dolayı böyle yapıldı. Viyadükler Kobe depreminden sonra düştü tamamen. Onun için onu daha iyi yapmak için bu aynı uygulamayı biz size de yaptık. Sismik izolatör. Türkiye’de yeni başladı. Hastanede yüz yataklıdan fazla hastanelerde şimdi komple sismik izolatör kullanılıyor. Türkiye’de raylı sistem diye var var onun gibi ama üzeri kauçuk ve çelik plaka böyle kabaca bazen 30 cm, çok büyük bina ise 50 cm. Ve çapı mesela kolon 60 ise çapı 50’lik oluyor ve her kolona koyuluyor. Ve bu sismik izolatör yoksa bina böyle sallanıyor ve güçlü bina için depremde bina çökmüyor ama eşyalar uçuyor. Bina kendisi de depremden sonra çökmediği için kayıp olmuyor ama sonrasında inşaat mühendisi geliyor kontrol yapıyor ve artık kullanılmayacak hale gelenlere müdahale ediyor. Ama aşağıda sismik izolatör varsa bina yavaş hareket ediyor. Tabii herkes bunun fiyatını merak ediyor.
Ben bir kere 1999 depreminden sonra 2000’de, Türkiye’de zengin bir işveren bir bina yapmak istedi ve buraya sismik izolatör eklenmesi için hesap yaptım. Komple binanın fiyatının %5’i gibiydi. Ama baştan bu proje biliyor ise üst katta yavaş hareket oluyor. Yatay yükü az olduğu için zayıf yapabilir. Öyle düşünüyorsa %2.5 ekonomik oluyor ama %5 oluyor. Toplam %2.5 sadece baştan harcanıyorsa bu bina uzun zaman kullanılabilir hale geliyor. Depremde de sıkıntı olmuyor.
_Şu an gündemde vatandaşlar sismik izolatörü biliyorlar. Ama bunun haricinde muhakkakiyetle depreme karşı korunma sağlayan teknolojiler var. Japonya’da sismik izolatör haricinde kullanılan deprem teknolojileri nelerdir?
Yine sizin raylı sisteme benzeyen piston tipi süspansiyon sistemi de var. Hatta Japonya’da ahşap binalarda çok var. Yani Japonya’da dağlık yer çok var. Ağaçlar çok var. Japonya kesiyorsa da tekrar koyuyor, dikiyor. Onun için devamlı ahşap kullanabiliyor. Türkiye dikmediği için.. Neyse bu başka konu. Ahşap bir bina yaptığı zaman bu sismik izolatörden ziyade sade top, demir top kullanılıyor kolonların altında.
_Mimar Sinan’ın uyguladığı mı?
Mimar Sinan o zaman da nasıl düşündü bilmiyorum ama ona benzeyen bir şey. Yani biz Mimar Sinan’dan örnek aldığımız şekilde yapıyoruz.
Yani burada bina varsa altına sadece demir top koyuyoruz.
Bizde uyarı sistemi de var. Japonya’da herkesin cep telefonunda, saatinde yani özel saat ise uyarı sistemi geliyor.
_Deprem olmadan mı geliyor hocam?
Deprem olmadan derken aslında ana depremden önce. Depremden önce P dalga geliyor. Sonra S dalga geliyor. P dalga çok hafif ama çok hızlı. Onun için hemen P dalganın uyarısı geliyor. “Dikkat yakında deprem gelebilir.’’ diye. Japonca konuşuyor tabii. Ve sonra P dalgadan sonra S dalga tam sizin deprem gibi. Bunu neden siz hissetmiyorsunuz da biz hep hissediyoruz? Çünkü Türkiye’de karadaki deprem direkt vuruyor. Tabii ki P dalga önce geliyor ama çok yakın olduğu için sadece 1 saniyede, 1 buçuk saniyede tam ana geldiği için bunu anlamıyor. Japonya’da da karada deprem oluyor ama genel olarak denizin biraz uzak tarafından geldiği için 10 saniye-20 saniye gibi bir ön zamanı var. O zaman yani insanlar doğal gazını kapatacak, kapıyı açacak, elektrik şalterini kapatacak gibi şeyler yapabilirler. Hızlı tren yavaşlayacak...Bunların uyarı sistemi ile bağlantısı var.
_Bu noktada belki şeyi de söylemek gerekir Türkiye’de olan deprem ile Japonya’da olan depremin farkı ne? Şimdi Japonya’da olan deprem tsunami etkisiyle dediğiniz gibi okyanustan geliyor. Ama Türkiye’de daha kara bazlı bir deprem gerçekleşiyor. Ve siz aslında onun avantajını biraz daha yaşıyorsunuz. Öncüsünü haberini alabiliyorsunuz. Belki ona değinmek biraz iyi olabilir.
Japonya’da adanın yanında çok derin deniz var, orada çok hareket oluyor. Zaten fay hattı orası. Uzak, derin ve denizde olduğu için tsunami oluyor. Türkiye’de ise karanın tam altından geliyor. Onun için P dalgadan 1.5 saniye sonra hemen geliyor. Japonya bu konuda biraz şanslı. Japonya’da da tabi ki toprak altında fay hattı var ama temel fark olarak bunu söyleyebiliriz.
_Kahramanmaraş’taki deprem Japonya’da olsaydı etkisi ne düzeyde olurdu?
Can kaybı daha az olurdu, eski binaysa giriş katı da çökerdi ama pasta gibi üst üste yıkılmazdı. Zaten Japonya’da ruhsatsız bina yok. Bina yaparken mutlaka izin alınması gerekiyor hatta iç dekorasyon yaparken de izin alınıyor.
_Zorunluluklar nedir? Olmazsa olmazlarınız, izin vermediğiniz noktalar inşaatlarınızda?
Ceza çok var. 1 kere ceza alınca 2 sene, 3 sene ihalelere katılınamıyor. O zaman da şirket batıyor. Onun için herkes yapmıyor. Zaten Japonlar bir şey yapılması gerekiyorsa, gerektiği gibi yapıyor.
_Bu depremden sonra mimarlar nelere dikkat etmeliler?
Japonya’da 2011 depreminden sonra, mühendislerin etkisi mimarlardan daha çok oldu. Mimarlar mühendislere tabi olmak zorunda. Türkiye’de yapın diye söylemiyorum. Kültürü biraz başka, düşüncesi, dini de başka. Ancak böyle bir öneri verebilirim. Yapılsa iyi olacağını düşünüyorum.
_Bir ev alırken hangi soruları sormalıyız?
Öncelikle zeminin iyi mi kötü mü olduğu araştırılmalı. Yani zemin iyiyse fakat binada biraz sıkıntı varsa fazla problem olmaz. Mesela Boğaz’ın iki tarafında Beşiktaş, Şişli, İstinye o taraflar çok iyi. Anadolu yakasındaysa Ataşehir çok iyi. 99’daki haline göre 3 kat büyüdü. Kötü yerler de Ataköy’den başlıyor, Avcılar, Küçükçekmece, Büyükçekmece oralar komple çok yumuşak ve sıvılaşma da oluyor.
Daha sonra ruhsat var mı, iskan var mı bunlar çok önemli. Ruhsat varsa kontrol altındadır. Özellikle 2001’den sonra ise ve yapı denetim onayı varsa. Daha sonra nasıl bir müteahhit yaptı? Binanın yaşı?
Çünkü betondaki alkali 50 yıl sonra 0’a iniyor. Daha sonra asit oranı artıyor ve yavaş yavaş içindeki inşaat demiri çürümeye başlıyor. Bu da yaklaşık 20 sene sürüyor. Bu sebeple de binaların ömrü 70 yıldır diyebiliriz.
_Beklenen bir İstanbul depremi var, depreme karşı en hızlı şekilde nasıl önlem alınabilir?
Eski Atatürk Havalimanı’ndan sonraki Avcılar, Küçükçekmece, Büyükçekmece oralarda sıvılaşma olacak, zemin kötü. Böyle zemini kötü olan yerlerde iyileştirme yapmak lazım ve orada yeniden yapı yapılırsa hem zaman kaybı olacak hem de maddi kayıp. O yüzden mümkün olduğunca güçlendirme yapılması gerek yani görünüşü kötü olsa da yapılmalı… Düz cepheye çapraz kullanılabilir veya sismik izolatör eklenebilir (yapıya sonradan da eklenebilir). Biz Mecidiyeköy’deki viyadüğe sonradan ekledik. Dolayısıyla mevcut hastane ve okullarda da bir kolona 4 tane çelik destek yapıldıktan sonra kolonu kesip araya sismik izolatör koyulabilir. Eğitime önem verilmeli en başta üniversitelerin inşaat mühendisleri ve mimarları, sonra diğer bölüm öğrencileri, sonra lise, ortaokul ve ilkokuldaki öğrencilere...
_ Uzun yıllardır Türkiye'de yaşıyorsunuz. Japonya deprem için daha büyük önlemler almış ve bu bağlamda can güvenliğini de daha yüksek düzeyde sağlayabilen bir ülke. Ama buna rağmen yıllardır burada yaşıyorsunuz. Bunun başlıca sebepleri nelerdir?
Ben kendimi tehlikede diye fazla düşünmüyorum. Türkiye insanını seviyorum. Türkiye'yi seviyorum.
Ben bundan sonra kaç yaşımda olursam olayım, devamını getireceğim ve mesela tekerlekli sandalyede oluyorsam da konuşma yapabilirim. Şimdiye kadar 400'den fazla seminer yaptım, çocuklar için seminer yaptım.
Sonuna kadar ben Türkiye'de seminer yapmaya devam edeceğim diye kendime karar verdim. Japonya'daki evi sattım, 1 tane sattım 2 tane aldım.
Onun için ben sonuna kadar Türkiye'de tehlike varsa da sıkıntı yok. Ben Türkiye'de yaşayacağım, öğreteceğim, paylaşacağım diye düşünüyorum.