Cephesi ve galerisiyle dikkat çeken tasarım: D Gallery

D Gallery’nin orijinal projesinde, yapının restoran, konut ve galeri gibi alanlarla karma işlevli olması planlanıyor. Ancak sonrasında proje sadece galeri ve bir salon alanı olarak tasarlanıyor. Buna dayanarak, tasarımcılar işlevsel bir dönüşüm olması durumunda bunu kolaylaştırmak amacıyla merdiveni evin ortasında konumlandırıyor. Böylece herhangi bir değişimde binada yer alan tüm alanlar doğal ışık ve hava almaya müsait durumda oluyor.

Sanat galerisi, diğer işlevlere kıyasla mimari açıdan tasarımcıları daha özgür kılıyor. Tasarım ekibi, projenin dili açısından daha rahat şekilde çalışabiliyor. Bunun bir örneği de yapının giriş katında bulunan ahşap yapı bloğu olarak ortaya çıkıyor. Yapıya girdikten sonra ziyaretçileri büyük bir ahşap blok karşılıyor. Bu blok, açık bir sergi alanı ve üst katlara çıkan bir merdiven içeriyor. Ahşap blok, aynı zamanda ziyaretçilerin bir sergi alanında olduklarını teyit eden bir ifade içeriyor.

Zemin kattaki kapıdan girip, ahşap bloğu geçtikten sonra ziyaretçileri bir mutfak ve bar alanı karşılıyor. Burayı geçtikten sonra ise küçük bir salon ve arka bahçeye açılan bir kapı bulunuyor.

Sanat galerilerinin açık plana göre tasarlanıyor olması, yapının derinliğini artırarak ferah bir ortam sağlarken aynı zamanda sirkülasyonu da kolaylaştırıyor. Yapının tavanında merdiven boşluğuna denk gelen buzlu cam da doğal ışığın ortama girmesini sağlıyor.

Yapının duvarını takip eden düz kollu merdiven, üç kat yüksekliğindeki merdiven boşluğunu oluşturuyor. Merdiven, tasarımı sayesinde ziyaretçilerin tüm alanı görmelerine yardımcı oluyor. Böylece galerideki tüm katların kolayca gezilmesi sağlanıyor.

Yapının tuvalet ve depo gibi yardımcı alanları binanın arka cephesine yerleştiriliyor. Böylece ana alanları, batı güneşinin etkisinden korumak için bir tampon oluşturuluyor. Yapının ön cephesine ise delikli çelik panjurlar ve bitkilendirilmiş alanlar ekleniyor. Ayrıca ön cephenin parçalı yapısı, binanın dikeyliğini vurgulamak için tasarlanıyor. Tasarımcılar, bitkilendirilmiş parçalı balkonlar sayesinde sokağa diğer yapılardan farklı bir cephe kazandırmış oluyor.

Galerinin iç mekanında ağırlıklı olarak beyaz renk, ahşap malzemenin kırmızı-kahverengi tonu ve beton grisi kullanılıyor. Ancak mücevher tasarımcısı Dror Lam tarafından tasarlanan iki adet salon alanında mekanın geri kalanından farklı olarak daha güçlü renkler tercih ediliyor. Bu salonların biri zemin katta diğeri ise çatı katında bulunuyor. Bu alanlar sayesinde ziyaretçilerin sanat turuna ara verip dinlenmeleri sağlanıyor.