Bursa’da bir kaplıca yapısı: Bursa Çelik Palas Oteli

Bursa Çelik Palas Oteli ve Kaplıcası, Kaynak: Salt Araştırma.
Bursa Çelik Palas Oteli ve Kaplıcası, Kaynak: Salt Araştırma.

Bursa, kayak ve kaplıca turizminin bir arada yapılabildiği ve yaz-kış fark etmeksizin turistler için ilgi odağı olan kentlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte kentin bu yönünü vurgulamak amacıyla Bursa Kaplıcaları Türk Anonim Şirketi kuruluyor ve kent İstanbul zenginleri için odak noktası haline getiriliyor. Eski bir yapıyı dönüştürmek yerine baştan bir kaplıca yapısı olarak planlanan Bursa Çelik Palas Oteli ve Kaplıcası, Giulio Mongeri tarafından tasarlanıyor.

Kaplıca’nın kubbesi ve otelin görünümü, Kaynak: Arkitekt dergisi.
Kaplıca’nın kubbesi ve otelin görünümü, Kaynak: Arkitekt dergisi.

İpek Yolu sayesinde yüzyıllar boyu ticari açıdan önemini koruyan bir kent olan Bursa, yıllar içinde tarım, sanayii ve doğal sıcak su kaynaklarıyla öne çıkıyor. Hem kayak hem de kaplıca turizminin yapılabilmesi kenti yaz-kış fark etmeden odak noktası haline getiriyor. Kentte özellikle Çekirge bölgesinde aktif olan doğal sıcak su kaynakları hakkında yapılan çalışmalar incelendiğinde bölgede Roma Dönemi’nde Vali Plinius’un isteğiyle kaplıca ve hamamların inşa edildiği ve takip eden dönemlerde de bu yapılara ilginin arttığı görülüyor. Kaynaklarda İmparator Jüstinyen’in (482-565) saray ve hamam yaptırdığı yazarken, eşi Theodora’nın 4000 kişiyle birlikte burada konakladığı bilgisi yer alıyor. Osmanlı Dönemi’ne gelindiğindeyse İslam’ın temizliğe verdiği önemle birlikte hamam ve kaplıcalar günlük hayatın bir parçası olarak halkın bir araya geldiği buluşma ve eğlence mekanına dönüşüyor. Padişahların yanı sıra devlet adamları ve hayırsever vatandaşlar bölgede hamam ve kaplıcalar inşa ettiriyorlar. Anadolu’da 12 ve 13. yüzyıllarda kaplıcalar soyunma ve yıkanma amaçlı iki birimden oluşurken 15. yüzyıla doğru yapıya soğukluk bölümü ekleniyor, böylece hamamların plan şemasıyla benzerlikler oluşuyor. Kaplıcalar, hamamlar gibi temizlik amaçlı inşa edilmelerinin yanı sıra sağlık yapıları olmalarıyla hamamlardan ayrılıyor. Ayrıca kaplıcalarda, hamamların sıcaklık bölümündeki göbektaşı yerine adı aslanağzı olan ve doğal kaynak sularının aktığı geniş havuzlar bulunuyor.*

Çelik Palas Kaplıcası, ön cephe ve kuş çeşmesi, Kaynak: Damla Çinici’nin ilgili tez çalışması.
Çelik Palas Kaplıcası, ön cephe ve kuş çeşmesi, Kaynak: Damla Çinici’nin ilgili tez çalışması.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında diğer yapılarda olduğu gibi konaklama yapılarında da yeniden yapılanma başlıyor. Bu dönemde Ankara Palas Oteli ve Büyük Otel, Bahçeli Otel, Ege Palas ve İzmir Palas Oteli gibi büyük oteller I. Ulusal Mimarlık Akımı’nın etkileri ile inşa ediliyor. Kaplıcalarıyla ün kazanan Bursa da bu dönemde İstanbul’un zenginlerinin dikkatini çekiyor. Bölgede mevcut yapıların kaplıca oteline dönüştürülmesi ve konutlarda doğal sıcak su çıktığı için konutların kiralanması dışında bu amaçla inşa edilmiş bir yapı bulunmuyor. Tam da bu nedenle Cumhuriyet yapılanma planlarından biri olan Bursa’yı kayak ve kaplıca turizmi açısından önemli bir merkez haline getirme fikri canlanıyor. Atatürk’ün 28 Eylül 1925’te Bursa’ya yaptığı ziyaret sırasında Müze Müdürü Hasan Fehmi Bey, Bursalılar’a seslenerek Çekirge’nin Fransa’daki Vichyler’i ve Çek Cumhuriyeti’ndeki Karlsbadlar’ı imrendirecek bir kaplıca merkezi yapmak istediklerini söylüyor. Bu kapsamda Bursa’nın sıcak ve soğuk maden sularının işletme hakkını alarak modern banyolar, oteller, gazinolar, lokantalar, parklar ve oyun alanları kurmak ve işletmek amacıyla 1928’de Bursa Kaplıcaları Türk Anonim Şirketi kuruluyor. 1930 yılında Bursa’daki ilk kaplıca otel yapısı için çalışmalar başlıyor ve Giulio Mongeri’nin tasarladığı, Hüsnü Tümer’in inşa çalışmalarını yürüttüğü Bursa Çelik Palas Oteli ya da diğer adıyla Atatürk Palas Oteli projesi hayata geçiriliyor.

Vakko Fabrikası’nın girişi, Kaynak: Arkitekt dergisi.
Vakko Fabrikası’nın girişi, Kaynak: Arkitekt dergisi.

Otelin inşa edileceği yere Atatürk’ün Bursa ziyaretinde Atatürk Köşkü’nden zeytinliklere doğru yürüdüğü sırada karar verilirken Mongeri, bu otelin inşası için 1930’da Bursa Türk Anonim Şirketi’nin kendisine başvurulduğunu ve iki otel binasıyla bir kaplıca binası projesi hazırlamasını istediklerini Mimar dergisinde yazıyor. Mongeri, Atatürk Palas isimli otel ve Kaplıca projesini hazırlarken başta konuşulan diğer otelin yapımı 1950’li yıllara kalıyor ve Ana Bina olarak anılan otelin tasarımını Hüsnü Tümer yapıyor.

Otelin zemin kat planı, Kaynak: Arkitekt dergisi.
Otelin zemin kat planı, Kaynak: Arkitekt dergisi.

Tesiste 1934 yılında kullanıma açılan Atatürk Palas, L plan tipine sahiptir. Bodrum, zemin, birinci, ikinci ve çatı katı olmak üzere beş kattan oluşan yapıya iki uzun ucun birleştiği noktadan ve iç avludan giriş yapılabiliyor. Zemin katta; vestiyer/karşılama, bekleme alanı, yönetim odası, dinlenme ve restoran/toplantı alanı bulunurken uzun kenarın üst kısmı çalışanlara ayrılıyor ve bu alanın yerleşimi üst katlarda da devam ediyor. Birinci ve ikinci kat onar adet yatak odasından oluşuyor. Her birinde ıslak hacmin bulunduğu bu odaların ve oda balkonlarının büyüklükleri farklılık gösteriyor. Bodrum ve çatı katının orijinal planlarına ulaşılamasa da Mongeri’nin yapıyı anlattığı dergi yazısında çatı katında altı adet banyosuz oda bulunduğu yazıyor.

Otelin yemek salonundan bir fotoğraf, Kaynak: Arkitekt dergisi.
Otelin yemek salonundan bir fotoğraf, Kaynak: Arkitekt dergisi.

Dergide “zengin, lüks ve konforlu bir program uygulanan” şeklinde tanımlanan tesisin bahçesinde kullanıcıların dikkatini çekmek amacıyla yerleştirilen havuz, gazino, büfe, dans pisti gibi çeşitli sosyal alanlar bulunuyor. Tesis eğimli bir arazi üzerinde olduğundan dolayı yapı topluluğunun yerleşiminde giderek yükselen teraslı bir yerleşim planı uygulanıyor. Bu kademelerin en üst noktasında kaplıca yapısı konumlandırılarak yükselen büyük bir kütle algısı oluşturuluyor ve şehirden algılanabilen bir yapı olması sağlanıyor. Tesisteki yapılar merkezde yer alan bir avlunun etrafında toplanacak şekilde yerleştiriliyor.

Kaplıca yapısındaki kurnalar ve fil gözünden yansıyan ışık, Kaynak: Damla Çinici’nin ilgili tez çalışması.
Kaplıca yapısındaki kurnalar ve fil gözünden yansıyan ışık, Kaynak: Damla Çinici’nin ilgili tez çalışması.

1935 yılında kullanıma açılan ve yine Mongeri tarafından tasarlanan Kaplıca yapısı T plan tipine sahiptir. Yarım bodrum ve giriş olmak üzere iki kattan oluşan kaplıca binası; soyunmalık, soğukluk ve sıcaklık bölümleriyle klasik bir hamam planını yansıtıyor. Atatürk Palas ile bağlantı koridoru olmayan yapıya iç avludan giriş yapılıyor. Avludan girildiğinde küçük bir havuzun yer aldığı kare ve kubbeli bir alan ile karşılaşılıyor. Üç kubbeli yapısı ile soğukluk bölümünün ardından büyük kubbeli esas alana yani sıcaklık bölümüne geçiliyor. Yerden 13 metre yüksekte ve 15 metre çapındaki kubbe üzerindeki pencere açıklıkları ile dikkat çekiyor. Kubbenin altında da 10 metre çaplı bir havuz yer alıyor. Soğukluk alanının sol ve sağ kollarındaysa hidroterapi odaları bulunuyor.

Çelik Palas Kaplıcası’nın planı, Kaynak: Damla Çinici’nin ilgili tez çalışması.
Çelik Palas Kaplıcası’nın planı, Kaynak: Damla Çinici’nin ilgili tez çalışması.

Atatürk Palas yapısındaki asimetrik plan düzeni cephede devam ederken avluya bakan giriş cephesinde ana giriş, dört kat boyunca öne çıkma yapan bir kütle olarak tasarlanıyor. Yarım daire niş içine alınan giriş kapısındaki nişin üzerinde dairesel profilli Art Deco süslemeler bulunuyor. Ayrıca yapının iç mimarisinde de Art Deco akımını temsil eden dekorlar kullanılıyor. Yapının cephesi çatısından kademeli olarak yükselen üçgen bir alınlıkla sonlandırılıyor. Ana kütle öne doğru köşeli olarak hafif çıkma yaparken bu kütlenin orta aksında kütleyi vurgulayacak şekilde büyük dikdörtgen kapı açıklıkları ve yanlarında eş büyüklükte daha dar pencere açıklıkları bulunuyor. Çıkmanın gerisinde kalan bölümdeyse daha küçük pencereler yer alıyor.

Kaplıca’nın kesiti, Kaynak: Arkitekt dergisi.
Kaplıca’nın kesiti, Kaynak: Arkitekt dergisi.

Kaplıca yapısında simetrik plan düzeni cepheye yansıtılıyor ve orta aksta yer alan giriş bölümü kütlesel olarak öne çıkarılıyor. On iki köşeli kasnağa oturan bir kubbe ve onun arkasında fil gözleri bulunan büyük bir kubbe yükseliyor. Girişin iki yanında ve yapının iki köşesine yerleştirilen ve öne çıkma yapan kübik bölümler ana kütleden yüksek, giriş kütlesinden alçak olacak şekilde yerleştiriliyor. Kütlenin yan ve arka cepheleri daha sade bir dilde tasarlanıyor.**

Yapının araziyle ilişkisini gösteren fotoğraf, Kaynak: Damla Çinici’nin ilgili tez çalışması.
Yapının araziyle ilişkisini gösteren fotoğraf, Kaynak: Damla Çinici’nin ilgili tez çalışması.

Hem cephesinde hem de iç mekan tasarımında Art Deco akımının özeliklerini gösteren yapı Uludağ’ın yamaçlarında ovaya hakim bir yerde konumlanıyor. Çekirge semtinde yapıların çok olmadığı bu arazinin etrafı zamanla farklı yapılarla çevreleniyor ve otel kentin içine karışıyor. Mongeri’nin ardından otelin daha yüksek kapasiteyle hizmet vermesi adına Hüsnü Tümer bir yapı eklemesi yapıyor ve otel çeşitli özelleştirmelerle birlikte günümüze ulaşıyor. Bu süreçte pek çok değişikliğe uğrayarak esas plandan uzaklaşılsa da Mongeri yapıyı yapmak için bir süre konakladığı Bursa’dan bizleri selamlamaya devam ediyor.

Not: Bursa hamamları hakkında daha detaylı bilgi edinmek için Elif Şehitoğlu’nun Tarih Vakfı Yurt Yayınları’ndan çıkan Bursa Hamamları isimli kitabı okunabilir. Ayrıca Özge Özmen’in “Bir Koruma Uygulaması Çelik Palas Otel ve Kaplıcası Örneği” başlıklı yüksek lisans tezinden yapı hakkında daha detaylı bilgi alabilirsiniz.

Proje

Çelik Palas Oteli

YeriBursa

Mimarı

Giulio Mongeri

Tamamlanma yılı

1934-1935

KAYNAK / * ÇİNİCİ, DAMLA. “TÜRKİYE CUMHURİYETİ MİMARLIĞININ MODERNLEŞME SÜRECİNDE MİMAR GIULIO MONGERI: BURSA ÇELİK PALAS OTELİ VE KAPLICASI”. YÜKSEK LİSANS TEZİ, HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ, 2015. ** ÖZMEN, ÖZGE. “BİR KORUMA UYGULAMASI ÇELİK PALAS OTEL VE KAPLICASI ÖRNEĞİ”. YÜKSEK LİSANS TEZİ, BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ, 2021.