Bodrum’da yerel bağlama saygılı bir proje: CAJA Resort by Maxx Royal

Bodrum’un diğer koylarına nazaran daha sakin bir yerleşime sahip olan Hebil Koyu; yamaçlardaki beyaz evleri, zeytin ağaçları, maki peyzajı ve berrak sularıyla ziyaretçilerini ağırlıyor. Kentin, baskın gelen bu unsurlarıyla beraber sahip olduğu değerleri, CAJA by Maxx Royal projesinin gelişiminde önemli bir rol oynuyor.

Bu süreçte tasarım stüdyosu GeoMIM, körfezi ön plana çıkartırken ziyaretçilerin de bu alandaki deneyiminimaksimumda tutmayı hedefliyor. Bu bağlamda, arazi yerleşiminde evler arası mesafe olabildiğince açılarak ziyaretçiler için daha fazla özel alan tanımlanıyor.

1+1, 2+1 ve 3+1 plan tipolojileriyle tasarlanan villalar, Bodrum’un 80’li yıllarında ön plana çıkan tasarım dilinden izler taşıyor. Bu bağlamda açık, yarı açık ve kapalıalanlarınkent kimliğine ve doğal yerleşime uyum sağlaması amaçlanıyor. Bölgenin yerel mimarisinde de gözlemlenebilen açık yaşam alanları, beyaz kübik birimlerin her birinde tekrar ediliyor.

Evlerin birinci katından uzanan ahşap saçaklarla bu alanlar gölgelendiriliyor ve sıcaklığın yoğun olduğu günlerde de kullanılmasına imkan sağlanıyor. Tatil köyünün diğer birimleri; havuz, plaj, restoran, fitness ve spa gibi sosyal alanlar girişe veya plaja yakın konumlandırılıyor. Böylece villalar için daha sakin ve samimi bir ortam oluşturuluyor.

Projenin kuş bakışı görselinde her ne kadar birbirinden bağımsız birimler gözlemlense de aslında her ev bodrum katta birbirine bağlanıyor. Teknik odalar, otopark, personel odaları ve servis birimlerinin tamamı yer altı kaidesi olarak adlandırılan alana yerleştiriliyor. Bu sayede tüm konuklar, ihtiyaçları doğrultusunda villalarından hizmet birimlerine kolaycaulaşım sağlayabiliyor.

Misafirlerin, otelde uzun vadeli konaklamaihtimalleri göz önünde bulundurularak iç mekan tasarımında göz yormayan, sade, sürdürülebilir ve bakımı kolay bir tasarıma gidiliyor. Geo_ID’nin üstlendiği iç mekan tasarımında sakin, dingin ve ferah kavramlarından yola çıkılarak bir renk paleti oluşturuluyor. Siyah, beyaz ve bej gibi nötr tonların tercih edildiği bu paletle konukları sıkmayacak minimalist bir tasarım gerçekleştiriliyor.

Dış cephenin beyaz sıva kaplaması iç mekana da uzatılarak iç-dış kavramları arasındaki sınır ortadan kaldırılıyor. Villaların bütüncül bir tasarım dili ile inşa edilmesi, özellikle yaz akşamlarında misafirler için konforu üst seviyeye çıkarıyor.

Siyah mobilyalar, dış cepheden içeriye uzanan beyaz duvarlarla bir tezat oluşturuyor. Bu zıtlık, bej seramik yüzeylerle dengeleniyor. Ayrıca tekstil yüzeylerde de kullanımına devam edilen bej tonlarıyla, iç mekanda kurulan dengenin yanında aydınlık ve sakin bir atmosfer de sağlanıyor.

Evlerin yaşam alanlarındaki dinamizm, her bireyin buluşma noktası olarak düşünülen merkezi mutfakla sağlanıyor. Üç renk dengesinin kurulduğu iç mekan tasarımı yatakodalarında da devam ettiriliyor. Yatak başlığı kullanmak yerine büyük siyah yastıklar tercih eden tasarım ekibi; ayak ucu bankı ve aydınlatma elemanı ile ton birliğini sağlıyor.

Ortak kullanım alanlarında, Bodrum’a özgü dokulara ve organik desenlere yer veriliyor. Bu desenler; resepsiyon ve fitness salonu tavanlarında,spa duvarlarında ve restoran biriminin zemin döşemesinde kullanılıyor. Spor salonu tavanındaki desenler, aynalarlabirleştirilerek ortamın daha ferah algılanmasına yardımcı oluyor. Böylece kapalı alanlar veaçık mekanlar arası hacimsel farklılık minimuma indiriliyor.

Spa, masaj, sauna ve buharodalarının duvarlarındaki desenler, traverten malzeme detayıyla kendini gösteriyor. Bu alanlarda gerçekleştirilen ritüeller, doğal taş kullanımı ile destekleniyor.

Tasarım sürecinde kültürel bağlamıtakip eden GeoMIM ve Geo_ID ekibi, doğadan ilham alan ve onunla bütünleşen, sade bir tasarım dilinin hakim geldiği bir proje ortaya çıkarıyor. Mevcut doğal şartların restore edilmesi ve iyileştirilmesi fikri projeyi, bir otel kavramından çıkararak çok daha ötesine götürüyor.

Projenin reklam vidosuna aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.