Batı Avustralya’nın en uzun duvarı: WA Seddi
Batı Avustralya’daki bir sığır çiftliğinde çalışanlar için 12 adet minimal ev inşa edildi. Konumlandığı kum tepesinin bir parçası olan yapılar, peyzajla bütünleşiyor. Bölgenin sert ve sıcak iklim koşullarından doğal bir yöntemle korunmak için evler, toprak altına gömülüyor. Ek olarak kum tepesinin ortasında, kolektif konut dizisinin ortak alanını oluşturan bir şapel bulunuyor.
Proje, 12 adet kompakt ve işlevsel birimden oluşuyor. Toprakla kaplı konut birimlerini, 230 metre uzunluğundaki duvar çevreliyor. Avustralya’nın en uzun duvarı olan yapı, adıyla Çin Seddi’ne atıfta bulunuyor.
Mimar Luigi Rosselli, yapının Kuzey Batı Avustralya mimarisinde yeni bir yaklaşımı temsil ettiğini ifade ediyor. Topografyaya uyum sağlayan yapı, doğanın bir parçası gibi davranıyor. Oldukça dikkat çeken yapının 45 cm kalınlığındaki toprak cephesine, farklı yöndeki çizgilerle doku veriliyor.
Sıkıştırılmış toprak duvarın içeriği; demirce zengin kumlu kil, civardaki nehirden elde edilen çakıl ve yerel sondaj suyundan oluşuyor. Alanın, şehirden uzak ve izole bir konumda olması; mimarları yerel malzeme kullanımına yönlendiriyor.
Projede kullanılan, higroskopik özelliğe sahip toprak; duvarlarda oluşan suyu buharlaştırarak evlerin serin kalmasını sağlıyor. Rutin bir bakıma ihtiyacı olmayan birimler, aynı zamanda enerji verimliliği de sağlıyor. Böylelikle, subtropikal iklimde yer alan projenin yalıtımı, bölgeye uyum sağlıyor.
Her bir konutun önünde, çevreyle renk uyumunu devam ettiren korten pergolalar bulunuyor. Böylelikle açık alanda, fazla güneş ışınlarından korunan gölgeli bir alan oluşturuluyor. Özenle seçilen malzemeler, pastoral görünüme katkıda bulunuyor. Verandanın beton zemini, nehirden elde edilen çakıl ve agregalarla karıştırılarak kırmızımsı bir renk alıyor.
Her konut birimi kademeli bir şekilde geri çekiliyor. Bu kademelenme sayesinde konutlara mahremiyet kazandırılıyor. Yapılan çevre düzenlemesi ile her konuta kendine ait bir bahçe veriliyor.
Konut birimlerinin üstünde çok işlevli bir şapel bulunuyor. Pergolada tercih edilen korten, şapelin çatısında da kullanılıyor. Eğik koni şeklindeki çatı, saha dışında üretiliyor ve iki parça halinde alanda birleştiriliyor.
Şapelin iç duvarlarında alüminyum kaplama tercih ediliyor. Kaplama, tepedeki ışıklıktan aldığı güçlü güneş ışınlarını yansıtıyor ve oluşan altın renkli görünüm, yapının işlevsel, simgesel tarafını da güçlendiriyor.
Toplantılar için kullanılan şapel aynı zamanda meditasyon yapmaya uygun bir inziva yeri olarak da tercih ediliyor. Başlangıçta açık olarak tasarlanmış olan pavyona; alanda sıklıkla görülen toz fırtınalarından korunması için boydan boya sürgülü pencereler ekleniyor.
Şapel, nehir kıyı manzarasıyla birlikte alandaki yüz yıllık bir aile mezarına bakıyor.
Sarah Foletta, iç mekânda doğal ve yumuşak renkler tercih ediyor ve mobilyalarla uyumlu sofistike alanlar tasarlıyor.
Luigi Rosselli, konut ve arazi arasında güçlü bir diyalog kurulduğunu belirtiyor. Topografya ile uyum sağlayan projenin, yerin üstünde değil yerin altında daha verimli kullanıldığını da ekliyor.
Proje, Contemporary Earthen Architecture’ın ilk uluslararası ödülünü, TERRA Awards’ı alıyor.
Proje | The Great Wall of WA |
Proje yeri | Pilbara, Avustralya |
Mimarı | Luigi Rosselli Architects |
Tasarım ekibi | Kristina Sahlestrom, Edward Birch, David Mitchell |
İç mimar | Sarah Foletta |
Peyzaj tasarımı | Tim Davies Landscaping |
İnşaat yüklenici | Jaxon Construction |
Çevre danışmanı | Floyd Energy |
Yapısal danışman | Pritchard Francis |
Brüt inşaat alanı | 230 m² |
İnşa yılı | 2016 |
Yapı malzemeleri | Sıkıştırılmış yerel toprak, korten çelik, beton |