Adını ve üslubunu mühendis Brunel'den alan yapı: Brunel Binası
Brunel Binası ismini ve ilhamını, Victoria Dönemi’nde inşaat mühendisi olan ünlü Isambard Kingdom Brunel'den alıyor. Londra’nın Westminster şehrinde bulunan yapı, incelikli mühendislik çalışmasının bir sonucu olan dış cephesiyle tüm dikkatleri üzerine çekiyor.
Brunel Binası Arup şirketi, Fletcher Priest Mimarlık ve müteahhit Laing O'Rourke’un işbirliğiyle inşa ediliyor. Yapı, Londra çapraz demiryolu Elizabeth Hattı’nın yakınlarında konumlanıyor. Yanı başında bir kanal bulunan yapının altından yüz yıllık dökme demir metro tünelleri geçiyor. Bu zorlukların üstesinden gelmek ve yüksek verimli bir ticari bina tasarlamak için tüm tasarım ekibi ortak bir vizyon ve işbirliği içerisinde çalıştı.
Binasın tasarım konsepti; bölgenin önemini vurgulayan ve kullanıcıların ilgisini çeken, yenilikçi bir çalışma disiplini oluşturma hedefi ile şekilleniyor.
Derwent'ten Simon Silver bina ile ilgili görüşlerini şu şekilde ifade ediyor:
Tasarımın usta mühendis Brunel'in ruhunu yansıtacak, sağlam bir yapı olması gerektiği konusunda anlaştık."
Brunel Bina’sının yapısında; şirketlerin değişen ihtiyaçlarına cevap veren geniş, uyarlanabilir ve sütunsuz iç mekanlar mevcut. Arup'un yapısal mühendislerinin eseri olan diyagrid iskelet sayesinde; uçtan uça 66 metreye kadar uzanan kolonsuz iç mekanlar elde ediliyor. Bu sayede kanalda yolculuk yapan insanlar; kesintisiz manzaranın keyfini çıkarabiliyor.
Diagrid yapı; cephelerde %20 gölgeleme imkanı sağlayarak enerji tüketiminin azaltılmasına sağlıyor. 180 m derinliğindeki iki sondaj deliği bulunan yapı, akifer termal enerji depolama (ATES) sistemi ile sabit zemin sıcaklıklarını yükselterek binaya düşük karbonlu ısıtma ve soğutma sağlıyor. Duşlardan gelen gri su; binanın banyolarını temizlemek için geri dönüştürülüyor. Bu da temiz sudan yüzde 30 tasarruf sağlamış oluyor.
Son teknoloji olan robotik yapıda; tavanların açık bırakılması ile 540 tondan fazla karbon tasarrufu sağlanıyor. İnşaat sürecinde çıkan atıkların % 90'ından fazlası geri dönüştürülüyor ve beton malzemenin içerisinde demir ve çelik üretiminden elde edilen atık maddeler kullanılıyor.
Sahada önceden yer alan ve kanalın bir bölümünü kaplayan mevcut bina; kanal boyunca erişimi ve manzarayı engellemiş. Bu projenin gerçekleştirilmesi ile kanal kenarında yürüyüş imkanı, 200 yıldan fazla bir süredir ilk kez halka açık hale getiriliyor. Bu dönüşüm sayesinde bölgeye yeni yaya yolları ve kamusal alan eklemeleri yapılıyor.
Yoldan geçen insanlar; kanal kenarındaki restoranda, kafelerde, güneye bakan terasta ve 3 kat yüksekliğindeki bina resepsiyonunda vakit geçirebiliyorlar. Ayrıca bina içerisinde yer alan geniş çatı terasları, bina sakinlerinin konfor alanlarını da artırıyor.
- "Brunel Binası, tasarım ve inşaata yönelik işbirliğine dayalı ve bütüncül bir yaklaşımla neler başarılabileceğinin harika bir örneği. Konsept aşamasından yapının tamamlanmasına kadar bir arada çalışan proje ekibi, bu başarının merkezinde yer alıyor." Ed Clark / Proje Mühendisi
Bina için yapılan animasyonunu izlemek için;