Adını dünyaya duyuran mücevher sanatçısı: Sevan Bıçakçı
12 yaşında Çuhacı Han’da Hovsep Çatak’ın yanında mücevher tasarım çıraklığına başlayan, 1970 İstanbul doğumlu olan Sevan Bıçakçı, kendini bir tasarımcıdan çok sadekâr olarak tanımlıyor.
2002 yılında kendine ait ilk koleksiyonunu çıkaran Sevan Bıçakçı, mücevherlerinin tasarımını yaparken gündelik yaşamını geçirdiği Kapalıçarşı-Sultanahmet bölgesinden esinleniyor. İlk tasarımları ile koleksiyonerlerin dikkatini çeken Bıçakçı, o günden bugüne yoğun emek ve titizlikle çalışarak eşsiz tasarımlarını ilgilileri ile buluşturuyor.
Anadolu, Bizans ve Osmanlı’nın zengin tarihini, kültürünü ve ihtişamını, masalsı mücevherlere dönüştüren sadekar; kubbeli yüzüğünü kariyerinde bir milat olarak kabul ediyor. İçinde Topkapı Sarayı'ndan camilere, sultan portrelerinden harem kadınlarına pek çok büyüleyici hikayeyi barındıran mücevherler, ait oldukları anların değeriyle parmaklara taşınarak dünyaya yayılıyor.
Bıçakçı’nın, bugüne değin sekiz koleksiyonda imzası bulunuyor. Çalışmalarını ‘gümüş ve altının birbirini aşkla tamamlaması’ olarak tanımlayan Bıçakçı’nın her koleksiyonu kendi içerisinde evrim geçiriyor. Bıçakçı’nın her tasarımının tek bir örneği var. Tasarımlarının iç ve dış yüzeylerine güzel sözler işleyen ve padişah portreli yüzüklerle hayallerini gerçeğe dönüştüren Bıçakçı, koleksiyonlarından bazılarını “Dinlerin Kardeşliği”, “Büyülü Taşlar”, “Sadabat Koleksiyonu”, “Theodorius ve Justinianus”, “Nur-u Osmaniye” isimleri ile tanımlıyor.
Yaratmış olduğu tasarımlar ile dünya çapında kendinden söz ettiren Bıçakçı, Las Vegas’ta düzenlenen Couture Mücevher Konferansı’nda da yer aldı. Bu konferansta “Sultanahmet’te Yağmur’’ isimli yüzüğü ile ilgi toplayan sanatçı, Las Vegas’tan birincilikle döndü. Ünlü tasarımcı bu süreçte Türkiye’de ve dünyada peş peşe birçok ödüle layık görüldü. Bunlardan biri de dünyanın en iyi tasarımcılarına verilen Town & Country Couture ödülü oldu. Başarıları ile dünyaca ünlü yıldızların da dikkatini çeken Bıçakçı, adını ve kültürünü yansıttığı eserlerini uluslararası markaların arasına kazımanın gururunu yaşadı ve yaşattı.
Bıçakçı, bir kuyumcu dükkanında bulunmayan kol düğmesi, saç tokası, halhal, pazıbent, şal pini, ceket pini gibi ilginç ürünler de tasarlıyor. Bıçakcı’nın mücevherleri, Amerika’dan İngiltere’ye, Fransa’dan Maldiv Adaları’na kadar dünyanın pek çok ülkesinde önemli butik kuyumcularda satılıyor.
Hollywood yıldızlarından kraliyet mensuplarına kadar birçok seçkin sima Bıçakçı’nın imzası olan mücevherleri taşıyor. Mücevherler, barındırdığı hikayelerin yanı sıra Bıçakçı’nın rakipsiz el işçiliği, değerli taşlarla ters oynama tekniği ve yeteneği ile eşsiz bir hale geliyor. Dünya genelinde, tasarımları JAR, Walace Chan, Hemerie mücevherleriyle kıyaslanan Bıçakçı, kendine has yöntemleri ile birbirinden harika sanat eserleri yaratmaya devam ediyor.
İlhamını İstanbul’dan alan, âşık olduğu bu kenti tüm renkleriyle ve ihtişamıyla yüzüklerine nakşeden Sevan Bıçakçı'nın hayatını ve sanatını anlatan belgesel, TRT’nin 10. Uluslararası belgesel ödüllerinde Ulusal Profesyonel Kategorisinde ödül aldı. Yönetmenliğini Ümran Safter’in yaptığı belgesel film, yok olmaya yüz tutmuş kadim usta-çırak ilişkisine de bir kapı aralıyor.