20. yüzyılın mimari ikonlarından biri: Centre Pompidou
Yüksek teknolojili mimarisi ile modern mimarlık tarihinin mihenk taşlarından olan Pompidou, kültürel mekanlar için bir ilham kaynağı oluşturuyor. 48 metre açıklık geçilen esnek yapı, Avrupa’nın en büyük modern sanat müzesine ev sahipliği yapmakla birlikte içerisinde büyük bir halk kütüphanesi ve müzik araştırma merkezi barındırıyor.
Paris’in mimari ikonlarından biri olan Pompidou, adını 1969 ile 1974 yılları arasında Fransa Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan Georges Pompidou'dan alıyor. 1971 yılında Paris'te ziyaretçileri çekecek ve şehrin anıtsal bir parçası olacak bir kültür merkezi inşa etmek isteyen Pompidou’nun isteği üzerine, uluslararası bir yarışma düzenleniyor.
49 ülkeden, 681 mimarın katıldığı yarışmada, dönemin ünlü mimarları da yer alıyor. Yarışmanın sonunda Oscar Niemeyer, Jean Prouvé ve Philip Johnson gibi önde gelen mimarlardan oluşan jüri üyeleri, İtalyan mimarlar Renzo Piano ve Gianfranco Franchini ile İngiliz mimar Richard Rogers’dan oluşan ekibin projesini seçiyor.
70’li yıllarda, kariyerlerinin henüz başındaki Renzo Piano ve Richard Rogers’ın ortak tasarımı olarak inşa edilen bu yapı 1977’de tamamlanıyor. Birçok bağlamda oldukça radikal, fütüristik, yenilikçi ve öncü bir tasarım olmasına rağmen Pompidou, yapıldığı dönemde Parisliler tarafından oldukça eleştiri alıyor.
Sonraki dönemlerde, modern mimarinin sembollerinden biri haline gelecek olan bu yapının eleştirilme nedenlerinden biri, bulunduğu çevrenin tarihi dokusuna uymadığı düşüncesiydi.
Paris'in 4. bölgesindeki Beaubourg'da yükselen Pompidou’nun bir diğer eleştirilme gerekçesi, tasarımın petrol rafinesine benzetilmesi oluyor. Günümüzde ise yapı, tam da aynı sebeple, altyapısını açıkça gösteren endüstriyel görünümü ile ilgi topluyor.
Beaubourg Platosu adı verilen 2 hektarlık bir alan üzerine inşa edilen yapı, bu alanı kullanış biçimiyle de farklılık gösteriyor. Pompidou, proje alanının yalnızca yarısını kaplayacak şekilde inşa ediliyor. Eski Paris mahallelerinin de bulunduğu proje alanının diğer yarısı, küçük bir eğim ile yapının girişine doğru alçalan halka açık bir meydan olarak kullanılıyor. Yapının önündeki bu kamusal alan, Paris’in en çok kullanılan meydanlarından biri.
Rogers tasarım hakkında şu ifadeleri kullanıyor:
"Binayı meydanın ortasına değil, aslında bir tarafına doğru inşa edeceğimizi söyledik, çünkü bu sayede diğer alan insanlara buluşabilecekleri bir yer verecekti."
"Fikir, tüm projenin kamusal bir alan olmasıydı. Yürüyen merdivenlerle bina cephesi boyunca sokakta yürür gibi yukarı çıkmanız hedeflendi. Böylece proje ile beraber, her şey çok daha dinamik hale geliyor. İnsanlar sanatı görmenin yanı sıra birbirlerini görmeye de geliyor; insanlar, insanlarla tanışmaya geliyor."
Yapıyı, döneminden farklılaştıran diğer bir yaklaşım, iç mekanı kesintiye uğratmayan ve iç mekan serbestliğini en yüksek noktaya getiren taşıyıcı sistem kurgusu oluyor.
Yapının içerisindeki mekansal serbestliği biraz daha arttırabilmek için, sirkülasyon ve servis elemanları binanın dışında konumlandırılıyor. Yapıyı dolaşan asansör ve yürüyen merdivenler, taşıyıcı sistemin dışarıdan göründüğü meydan cephesinde bulunuyor. Transparan cam tüplerin içinde, zikzaklar çizen merdivenler sayesinde binada yukarı çıkıldıkça, farklıParis manzaraları izlenebiliyor.
Pompidou, aslında yeni bir müzecilik anlayışı taşıyor. Yapı, tasarım kurgusuyla müzeyi toplum yaşantısından soyutlanmış bir yer olmaktan çıkarıp sürekli güncellenen bir mekan haline getiriyor. Proje bu yönüyle, tarihi bir koleksiyon barındıran ve sadece meraklısına hitap eden bir yapıdan ziyade, canlı ve yaşayan bir merkez haline geliyor.
Kendini bir kültür merkezi olarak tanımlayan Pompidou, 90.000 metrekare üzerine inşa ediliyor. Kültür merkezi içerisinde 371.000 kitabın bulunduğu bir halk kütüphanesi, Ulusal Modern Sanat Müzesi ve Endüstriyel Tasarım Merkezi, sürekli sergiler bölümü, Akustik ve Müzik Araştırma ve Koordinasyon Enstitüsü’nü içeriyor.
Yapı içerisinde ayrıca, 315 ve 144 koltuklu iki adet sinema salonu, 384 koltuklu bir performans alanı, 158 koltuklu bir amfi yer alıyor.
Renzo Piano yapıyı, "büyük bir şehir oyuncağı" olarak tanımlıyor. Piano, projenin şehir üzerindeki etkisi hakkında şöyle bahsediyor:
"Pompidou, Paris'in kalbine beklenmedik bir şekilde inen ve çok hızlı bir şekilde kök salacak olan cam, çelik ve renkli borulardan yapılmış devasa bir uzay gemisi gibi."
Yedi katı yerin üstünde, toplam 10 kattan oluşan yapının tamamında çelik yapı elemanları kullanılıyor. Yapının 48 metrelik devasa açıklığı, makas kirişler ile tek seferde geçiliyor.
Bu makas kirişler, kolonlara kalıp döküm gerberetteler ile bağlı. Bu şekilde, yapının 48 metrelik açıklığının kolon kullanılmadan geçilmesi, yapıda 50 x 170 metrelik serbest bir alan oluşturuyor.
Dünyanın en büyük inşaat şirketi konumunda olan, Vinci bünyesindeki GTM tarafından yapılan yapı, 993 milyon franka mal oluyor. Yapının tasarımında birçok özel prefabrik eleman kullanılıyor. En sıra dışı elemanlardan biri ise; gerberette. 11 ton ağırlığındaki bu büyük içi boş eleman, Almanya'da üretilen dökme çelikten oluşturuluyor.
Binanın dış cephesindeki farklı sistemler, işlevlerine göre farklı renklere boyanıyor. Yapı ve en büyük havalandırma bileşenleri beyaz, merdivenler ve asansör yapıları gri, havalandırma mavi, sıhhi tesisat ve yangın kontrol boruları yeşil, elektrik elemanları sarı ve turuncu, sirkülasyon unsurları kırmızıya boyanarak binanın işleyişini görünür kılıyor.
Günümüzde Paris’in en önemli sanat merkezlerinden biri olan Pompidou Kültür Merkezi, dünyanın farklı noktalarından gelen çağdaş sanat eserlerini bünyesinde barındırıyor.
Yapının tümüne hakim olan kamusal alan birimleri ile proje, kentte yaşayan insanlar için sürekli bir sahne rolü üstleniyor. Tasarım ekibi yapının yüksek teknolojiye sahip mimarisini, herkes için erişilebilir ve görünür kılarak projeyi şehre entegre etmeyi hedefliyor.
Binanın yapım aşamalarını anlatan bir animasyon:
Binanın içinden ve dışından görüntüler içeren 4 dakikalık bir video:
Proje | Pompidou |
Mimarlar | Renzo Piano Building Workshop (Yapı Atölyesi), Richard Rogers |
Yıl | 1977 |
Yer | Paris, Fransa |
Tür | Altyapı, müze, kamusal alan |
Brüt iç alan | 100.000 m² |
Maliyet | 58.000.000 £ |
Müşteri | Kültür İşleri Başkanlığı - Milli Eğitim Bakanlığı |
Fotoğraflar | Courtney Traub, NJIT, Francis Toussaint, Michel Denancé - Gianni Berengo Gardin |
Yapısal ve hizmet mühendisi | Ove Arup & Partners |
Mekanik hizmetler ve üst yapı: | Laurie Abbott - Shunji Ishida - Hiroshi Naruse - Hiroyuki Takahashi |
Makine mühendisi | Walter Zbinden - Hans-Peter Bysaeth - Johanna Lohse - Peter Merz - Philippe Dupont |
İç tasarım | Gianfranco Franchini |