Kur şoku değil muhalefet şoku
Türkiye yüzyılın seçiminde kararını verdi. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken, hem yasamada hem yürütmede, Cumhur İttifakı milletten yetki aldı. Beş yıllık yeni dönem için 14 Mayıs seçimleri ilk raunt oldu. Cumhurbaşkanı seçimi ikinci tura kalsa da, Recep Tayyip Erdoğan yarım puanla ilk turda kazanmayı ıskaladı. En yakın rakibini 4,6 puan geride bırakması ikinci tur için belirleyici bir işaret oldu. Nitekim 28 Mayıs’ta millet son sözü söyledi ve Erdoğan, yüzde 52,18 oy oranı ile yeniden Cumhurbaşkanı seçildi.
Büyük bir katılımla geride bıraktığımız seçim çok farklı ve güçlü anlamları olan bir demokrasi deneyimi oldu. Siyasi, ekonomik, sosyolojik ve kültürel olarak tarihi bir seçimdi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin taşları yerli yerine oturdu. Yeni sistemin 2018’deki ilk kazananı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, beş yılda yaptıklarının mükâfatı olarak ikinci kez milletten yetki aldı. Rekor bir katılımla sandık başına giden vatandaş; istikrardan yana tavır koydu. Meclis’te çoğunluğu 323 milletvekiliyle Cumhur İttifakı’nın kazanması hem hükümete güvenin göstergesi hem de önümüzdeki beş yıl için önemli bir irade beyanıdır. Millet; “İstikrar Sürsün, Türkiye Büyüsün” deyip mührü bastı.
Koltuk paylaşımı üzerine kurulu; kavga ve çekişmenin eksik olmadığı Millet İttifakı’nın koalisyon masasına onay vermedi. Türkiye’yi 3 ayda, 5 ayda bir hükûmetlerin değiştiği eski kaotik günlere geri döndürme teklifini reddetti. Yedili masadaki partilerin ekonomik kurmaylarının ikinci turda stratejilerini ‘felaket tellallığı’ üzerine kurmaları işe yaramadı. Kur şoku ve sermaye kontrolü iddialarıyla piyasaları manipüle etme girişimleri vatandaşta karşılık bulmadı.
Yıllık 350 milyar dolar (2022 yılı) döviz girdisi olan bir ekonomide kur şoku yaşanmaz. Milli gelirinin yüzde 40’ı oranında döviz geliri elde edilen bir ekonomide kur şoku yaşanmaz. 2022 yılında ekonomimizin ithalat talebi için 364 milyar dolar ödeme yapıldı ve hiçbir sorunla karşılaşılmadı.
Yazının devamı Z Raporu 49. sayısında