Gelecek tarımın elinde

HABER MASASI
Abone Ol

Zorlu geçen pandemi sürecinin ardından Rusya- Ukrayna savaşı ile ortaya çıkan tahıl krizi, gıda ve tarım arzında sıkıntıları da beraberinde getirdi. Bu süreçte ülkelerin dışa kapalı iktisadi politikalar benimsemeleri, tarımsal üretimin önemini daha fazla artırırken, Türkiye’nin tahıl koridoru anlaşması’nda arabulucu tutumu, küresel anlamda tahıl krizinin çözümünde önemli bir rol üstelenmesine sebep oldu. Sektörün önde gelen isimleri, fırsatlarla dolu 2023 yılını beklediklerini söylerken, Türkiye’nin tarımda dünya lideri olacak potansiyelinin de olduğunu vurguluyor. 2023 yılı ile beraber geleceğin tarımın elinde olacağı yeni bir dönem başlıyor…

Küresel olarak yaşanan birçok gelişme tarım ve gıda sektörünü etkilemeye devam ediyor. Kovid-19 ile başlayan gıda ve tarım arzındaki sıkıntılar, 2021 yılında iklim değişikliği krizi ve ardından gübre ve emtia fiyatlarının yükselmesi ile geride kaldı. Tüm bu etkilerin azalması planlanırken 2022 yılının mart ayında başlayan Rusya-Ukrayna krizi ise buğday krizini tetikleyerek, tarım ve gıda sektörünü farklı bir boyuta taşıdı. Küresel ticareti, üretimi ve emtia fiyatlarını etkileyen savaş, uzmanlara göre fiyatların yüksek seviyelerini de 2024’e kadar da rezerve etti. Bunlara ek olarak ise iklim değişikliğinden kaynaklı su kıtlığı, gıda güvenliği tehdidini de beraberinde getirdi. Tüm bu veriler ışığında sektörün önde gelenlerinin hedefi ise 2022’den kalan olumsuz mirası 2023’e taşımamak ve geleceğin tarımın elinde olduğu yepyeni bir yıla kapılarını aralamak!

Sadece çiftçilerin değil, ülkelerin de ciddi kayıplar yaşadığı süreçte, artan gıda fiyatları ve ülkelerin dışa kapalı iktisadi politikalar benimsemeleri, Türkiye’de tarımsal faaliyetlerin daha fazla yapılması konusunda bir uyarı niteliği taşıdı. Türkiye İhracatçılar Birliği’ne göre 11 aylık tarım ihracat verileri, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 16,4 artışla 30,8 milyar dolar oldu. En çok ihracat yapılan ürünler ise hububat, bakliyat ve yağlı tohumlar kategorisinde yaşandı.

Sektörel bazda ihracat rakamları(bin dolar)

Un pazarı 2027’ye kadar 293,5 milyar olacak

2022’ye damgasını vuran en önemli konulardan biri tahıl krizi oldu. Rusya-Ukrayna Savaşı ile ortaya çıkan kriz, arzın, stokların ve tüketimin azalmasını tetiklerken, ticaretin artmasında da etkili oldu. 2022 yılındaki küresel tahıl tüketimi AB ve Ukrayna'nın daha düşük yem kullanımı nedeniyle 1,6 milyon ton azalarak 789,5 milyona düştü. Dünya un pazarının ise 2022-2027 döneminde yüzde 4,02'lik yıllık bileşik büyüme oranı sergileyerek 2027 yılına kadar 293,5 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu yıllık bileşik büyüme oranının Asya-Pasifik bölgesinde ise yüzde 6’ya kadar çıkması bekleniyor.

Dr. Eren Günhan Ulusoy.

Son yedi yılda olduğu gibi bu sene de Türkiye’nin dünyanın un ihracat şampiyonu olacağını söyleyen Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği (IAOM) Avrasya Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, “Un sektöründe ihracat rakamları Ocak-Kasım tonaj toplamı 2.7 milyon tona karşılık geliyor.

Tahminimiz o ki yılsonunu yine 3 milyon ton un ihracatıyla kapatıp, dünyanın un ihracat şampiyonu olacağız. Değer bazında 1,3 milyar dolar ile geçen seneye oranla yüzde 30 bir çıkış ivmesi yakaladık. 2022 Ocak-Kasım aylarında 6,9 milyon tonluk buğdayı 2,7 milyar dolar değerinde ithal ettik” dedi.

Türkiye ve Birleşmiş Milletler arabuluculuğunda Ukrayna ve Rusya, 2022 yılında yaşanan bu tahıl krizine, tahıl ürünlerinin dünya pazarlarına taşınmasına imkan sağlayan Tahıl Koridoru Anlaşması ile çözüm oluşturdu. Bu koridor ile Karadeniz’den geçecek gemiler, dünyanın tahıl ihracatını yeniden başlattı. Ulusoy “Türkiye’nin burada diplomatik olarak oynadığı rol, hepimiz için bir gurur kaynağı. Türkiye tüm dünyaya gıdadaki bu krizi aşacak bir fırsat verdi. Türkiye, koridor olmasa da alternatifleri olan bir ülke. Bu sene rekolte yağışlar sayesinde üretim geçen seneden daha iyi oldu. Bu koridorun kapalı olduğu durumda dahi bizim az ithalat takviyesi ile bu dengeyi sağlama şansımız var” dedi.

En fazla ihracat Almanya'ya yapılıyor

Özkan Kamiloğlu.

Geride bırakılan Kovid-19 nedeniyle dünya genelinde özellikle gıda tüketiminin artması ve bu artışın devam edeceği yolundaki sinyaller devam ediyor. Öte yandan pandemi döneminin insanlara sağlıklı ve güvenilir gıdanın önemini bir kez daha göstermesi, sektör ihracatını olumlu yönde etkiliyor. Ocak-kasım döneminde yüzde 27,6 artışla 271 milyon dolar ihracat gerçekleştiren Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği, en fazla ihracatı Almanya’ya yapıyor. 2021 yılında ocak-kasım döneminde 49 milyon dolar ihracat yapılan Almanya’ya bu sene aynı dönemde yüzde 16 artışla 53,4 milyon dolar ihracat gerçekleşti. Almanya’nın bu ihracattan aldığı pay yüzde 20 olurken, Almanya’yı yüzde 17 pay ile Rusya ve yüzde 9 pay ile Irak takip etti. Söz konusu dönemde, Irak’a yüzde 40 artışla 23,8 milyon dolar ihracat gerçekleşti. İhracat verilerini mal grupları bazında değerlendiren Başkan Özkan Kamiloğlu, “Ön plana çıkan ürünlerimiz arasında ilk sırada sebze meyve bitki parçaları konserveleri mal grubu yer alırken, dondurulmuş patates konserveleri ikinci sırada, gazlı sular-maden suları-gazozlar üçüncü sırada yer alıyor. Ayrıca geçen yıl aynı döneme göre kilogram başına ihracatta artışlar göze çarpıyor” dedi.

Prof. Dr. Senih Yazgan

Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği ise iklimsel durumun ve soğuk havaların hasadı ötelemesinden kaynaklı ihracatın düştüğüne vurgu yapıyor. Birlik Başkanı Prof. Dr. Senih Yazgan, “Ocak-kasım döneminde yüzde 10,5 azalışla 133,1 milyon dolar ihracata imza attık. Bu dönemde en önemli ihracat kalemlerimiz 30,77 milyon dolarla siyah zeytin, 27,1 milyon dolarla incir, 17.6 milyon dolarla kiraz ve vişne, 12 milyon dolarla domates ve 6,6 milyon dolarla da şeftaliden oluştu” dedi. En fazla ihracat yapılan pazar ise uzun zamandır yerini koruyan Almanya oldu. 56 milyon ihracat yapılan Almanya’yı Hollanda, Rusya, Birleşik Krallık ve Hong Kong takip etti. İhracatın önündeki karantina engelinin kalkması ve nakliye düzenlemeleri ile Hindistan, Malezya, Singapur, Çin gibi Uzakdoğu ülkelerine de ihracatın artırılması hedefleniyor.

Müjdat Sezer.

Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği ise ihracatın artırılması konusunda çalışmalarının devam ettiğini söylerken, bu çalışmaların iç-dış piyasa dengelerinin daha rahat kurulmasında ve böylelikle daha dengeli piyasaların oluşmasında etkili olacağını vurguluyor. Kasım itibarıyla son 12 aylık ihracatın bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 27 oranında artış ile 4 milyar doların üzerinde gerçekleştiğini dile getiren Birlik Başkanı Müjdat Sezer, 2022 yılını 4 milyar doların üzerinde bir ihracat ile kapatmayı hedefliyor. Kasım ayı ihracatı ise geçen yıla göre yüzde 44 artış ile 854 milyon dolardan 1 milyar 232 milyon dolara ulaşıyor. Sezer, sektör olarak en fazla ihracat yapılan pazarları Irak, Rusya, BAE, İtalya ve Birleşik Krallık olarak sıralıyor.

“İhracat potansiyeli daha fazla kullanılmalı”

Cemal Özen.

Yeni ekonomi modelinin çıktılarının alınması hedeflenen 2023 yılında, tarım sektöründe de kritik dönemi fırsata çevirmek için birçok proje başladı. Yeni modelin etkileriyle oluşacak değerin tarım üretiminde yatırımlara dönüştürülmesini, kritik hatta hayati bir konu olarak değerlendiren MÜSİAD Gıda, Tarım ve Hayvancılık Sektör Kurulu Başkanı Cemal Özen, bu şansı değerlendirmek için tarımdaki ihracat potansiyelinin kullanması gerektiğini söylüyor. Ekilebilir arazilerin miktarı, gerekli iş gücü potansiyeli ve coğrafi avantajlar göz önüne alındığında tarihi bir fırsat olduğunu da ekliyor.

Bu fırsatı değerlendirmek için yapılması gerekenler arasında ise ekilebilir tarım arazilerin kullanım oranını arttırmaya yönelik devlet politikaları, Tarım Bakanlığı’nın koordinasyonuyla planlı tarım, çiftçi destek politikalarının sadeleştirmesi, araziye değil ürüne destek vermek yer alıyor. Eğitimini tamamlamış ziraat mühendislerinin her birine 2-3 köy sorumluluk verilmesi gerektiğine değinen Özen, “Bu modelle neyi nasıl daha verimli üreteceği konusunda üreticiyi bilinçlendirmeliyiz. Gençlere tarımı sevdirmeli ve teşvik etmeliyiz. Kadın çiftçi girişimlerini desteklemeli, köyleri tarım kentlerine çevirmeli, tarıma dayalı sanayi girişimleri yapmalıyız. Tarımla ilgili Ar-Ge çalışmalarını desteklemeliyiz. Böylece katma değerli ürünlere odaklı tarım ürünleri üretebilmeliyiz” dedi.

Teşviklerin artması gerektiğine değinen bir başka isim ise Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar. Tarımda başta örgütlenme, parçalanmış arazi yapısı ve sulama gibi yapısal sorunların verimli üretim yapılmasını engellediğine vurgu yapan Bayraktar, bu sorunların hızla çözülmesi için ise kırsalın kalkındırılması, teknoloji kullanımının artırılması, yeterli ve düşük maliyetle finansman sağlanması gerektiğine dikkat çekiyor.