Yorgunlukların ardında bir şehir: Prag
Orta Avrupa'nın en güzel şehri, kimine göreBudapeşte'dir kimine göre ise Viyana'dır,Prag'tır. Oysa bu nehir şehirlerinin her biri,diğerine göre farklı güzellikler barındırır. Pragise kendine has melankolisi ile diğer ikisindenayrılır. Bu, tarih boyunca sürekli saldırıyauğramışlığın, istila edilmişliğin bir sonucu daolabilir, şehrin 10. yüzyıla kadar uzanan gridensiyaha değişen siluetinin eseri de!
Vitava Nehri'nin iki yanında kurulan Prag, tipik bir Orta Avrupa şehridir ve yeni adıyla Çekya'nın başkenti. Her nehir şehrinde olduğu gibi Prag'ı da köprülerin o bütün dünyayı birbirine bağlayan havasının içinde adımlayarak gezmelisiniz. Başta, şehrin en ünlü mekânı Karl Köprüsü'nün hakkını vermelisiniz. Aşıklar Köprüsü ve Svatopluk Čech Bridge'ı da adımladığınızda zaten eski şehre dair spesifik bir fikre sahip olacaksınız.
Şehirlerin Anası
İstanbul'un kardeş şehri olan Prag, Şehirlerin Anası, Masal Şehri, Avrupa'nın Kalbi adlarıyla da bilinir. Bizim gibi Akdeniz haleti ruhiyesine sahipler için farklı bir melankoli barındırsa da telaş etmeyin. Özellikle Old Town'ın o güzelim sokaklarında dolaştıkça ortamdaki ve içinizdeki kasvetin dağıldığını, yerini tarifsiz bir yaşama sevincinin aldığını hissedeceksiniz.
Eski Prag, tıpkı Roma gibi yürüyerek kolaylıkla gezebileceğiniz bir şehir.
Sözünü ettiğimiz köprülerden herhangi birinden geçtiğinizde en fazla on dakika sonra kendinizi eski şehrin meydanında bulursunuz.
Prag, Orta Avrupa'nın kalbi ise, bu meydan da Prag'ın kalbidir.
Gezinize,yüzlerce yıl boyunca sayısız idam, çatışma, gösteri ve başkaldırıya tanıklık etmiş bu meydandan başlayarak, Ortaçağ'ın gizemlerini belli ölçülerde hâlâ barındıran sokakları gezebilir, alışveriş yapabilir ve sevdiklerinize - biraz pahalıca da olsa- hediyelikler alabilirsiniz.
Öte yandan kiliseye arkanızı verdiğinizde tam karşınızda, sağda Astronomik Saat'i göreceksiniz. Yanına vardığında öncelikle iki eksantrik kadranı dikkatinizi çekecektir. Özellikle alt kadranında 12 burcun işlendiği süslemelerini çok seveceksiniz. Bu arada vakti geldiyse, saatin çanları çalmaya başlamış ve kadranların üzerindeki düzenekte iskelet figürünün zil çalarak diğer figürlerle birlikte soldaki pencereden peydahlanıp sağdaki pencereden yok oluşunu izlemek, orada her daim mevcut turist kalabalığındaki herkes gibi sizi de kendine meftun edecektir.
Köprünün Üstünden Hayat Akar
Eğer meydanı yeterince gezdiğinize ikna olmuşsanız Astronomik Saat'ten ileriye, aşağı yukarı 10 dakikalık bir yürüyüşle -eski kıvrımlı yollarda ne kadar yolunuzu şaşırırsanız şaşırın- Karl Köprüsü'ne varırsınız.
- Sizin gördüğünüz hali 1357 yılında Kral Charles tarafından yapımı emredilen köprünün her iki tarafında Barok anlayışla yontulmuş 30 heykel vardır.
Birçok ziyaretçi bu heykellere dokunarak içlerinden gerçekleşmesini istedikleri şeyleri diler. Bir kıyıda kendi de ilgiye şayan sokak ressamı, güzel bir kızı resmederken, yeni evli Çinli çift, köprünün her metrekaresinde gelinlik ve damatlığıyla fotoğraf çekilmektedir. Köprünün dilencileri bile genel ambiyansa uygundur. Yere secde etmiş halde sadaka isteyen bu zevatın yüzünü göremeseniz de parasını paylaşacağı köpeklerinin güzelliğine ve bakımlılığına şaşırırsınız.
Batı ve Doğu'nun Ezeli Mazlumu!
Bir zamanlar Yahudilerin yaşadığı mahallede, nehir kıyısındaki Kafka Müzesi, Prag Kalesi'ne çıkmadan önce son durağınız olacaktır. Ünlü yazara ait çeşitli objeleri görebileceğiniz müzenin avlusundaki Çekya haritası şeklindeki küçük havuza ihtiyaç gideren iki adam figürünün mesajı, ironik olduğu kadar trajikomiktir de:
Batı ve Doğu'nun zalim siyasetçileri, bu ülkeyi mahvettiler!
Sanırım bu beddua içeren mesajın muhatapları Almanya ve Rusya olmalı.
Müze açıksa ve gezebilme şansınıza sahipseniz içeride sizi bekleyen en ilginç şey, telefon zili, müzik ve özel efektlerle yaratılan Kafkaesk ortam olacaktır. Bu müzede tarihi değere sahip en önemli objeler, Kafka'nın sevgilisi Milena'ya yazdığı mektupların orijinalleridir.
Vitava'nın Endamlı Kuğuları
Köprünün hakkını vermişseniz artık Prag kalesi istikametine ilerleyin ve köprünün ayağında, Vitava Nehri'ni yuva belleyen sevimli kuğu ve kazları izleyin.
Oradan Karl Köprüsü'nü farklı açılardan yakalayabilir ve çantanızda bayatlamış simit, bisküvi ve kurabiye benzeri yiyeceklerle sizi bir nebze de olsa dünyadan uzaklaştıran cana yakın dostların karnını kolayca doyurmasına yardım edebilirsiniz. Bir de bu mahallede hazır geziniyorken dünyanın en dar sokağını da sorunuz. Bu sokak, her ne kadar iki evin aralığı imiş gibi gözükse de Çekler, bir sokak lambası koyarak onun sokaklığına kanıt oluşturmuşlardır. Lambayı görünce siz de ikna olacaksınız.