Yeniden doğuşun ilk haberi: Yeşil Cami
Dağılmak üzere olan Osmanlı Devleti’ni yeniden kurarak fetret devrini sona erdiren Çelebi Mehmed, dedesi I. Murad’ın batıda, babası Yıldırım Bayezid’in doğuda inşa ettirdiği külliyelerden sonra kendi külliyesini Bursa şehrinin tam ortasına yaptırır. Biraz da fetret döneminde Bursa’yı sahipsiz sanarak yakıp yıkanlara bir mesajdır bu inşa aslında; halka güven, düşmana korku bâbında. Dolayısıyla Yeşil Cami Külliyesi küllerinden yeniden doğan bir Anka kuşu misali devletin yeniden doğuşunu da haber verir tüm cihana.
Cami, medrese, imaret, türbe ve hanlardan oluşan Yeşil Cami Külliyesi; ismini eşsiz güzellikteki çinilerinden alırken, tüm bu güzelliklerin kendinde cem etmesiyle de bulunduğu semte ismini bağışlar. Ahmet Hamdi Tanpınar “Cedlerimiz inşa etmiyor, ibadet ediyorlardı.” sözleriyle tarif eder bu özel mimariyi. Çünkü Tebriz’den gelen sanatkârlar tarafından yapılan çinileri, kalem işi süslemeleri ile erken dönem Osmanlı mimarisinin en ihtişamlı örneğidir. Bir nevi Osmanlı’nın imparatorluk vizyonunun da ilk habercisidir bu sebeple.
Külliyenin medresesi Osmanlı ilim hayatında çok önemli bir konumdadır. Öyle ki payitaht İstanbul olduktan sonra bile bu medrese İstanbul’a ilim adamı yetiştiren en önemli merkezlerden biri olma özelliğini hiçbir zaman kaybetmez. Bursa Sultânîsi olarak da anılan medresede Mehmed Şah Fenârî, Yûsuf Bâlî Fenârî, Alâeddin Ali et-Tûsî, Hızır Bey, Yâkub Paşa, Zenbilli Ali Efendi, Ebussuûd Efendi, Hoca Sâdeddin Efendi gibi büyük âlimler ders verir.
Yeşil Cami’nin en gösterişli bölümleri hünkâr mahfili ve mihraptır. Evliya Çelebi Seyahatname’sinde diğer seyyahlar adına da söz alarak “başka ülkelerde böyle bir Allah evi görmedik” der Yeşil Cami için. Zira Celî sülüs kelime-i tevhid ile Fetih suresinden bir bölümün yazılı olduğu sarı, lâcivert, fîrûze, beyaz renkli yazılar ve çiniler ile mihrap muhteşemdir.
Hünkâr mahfilinde ise kullanılan çiniler diğerlerinden farklı; sarı, lacivert, fîrûze, beyaz renklerden oluşan çini sanatının eşsiz örnekleridir. Ayrıca caminin hünkâr mahfilinin kuzeye bakan cephesi ve gösterişli taç kapısının üzerinde yer alan pencere, Osman Hamdi Bey tarafından yapılan ve Türk resim tarihinin en değerli tablosu “Kaplumbağa Terbiyecisi”nin de resmedildiği yerdir.
Yeşil Cami’nin mihrap yönünden, cami ile türbeyi birbirinden ayıran Yeşil Caddesi’nden merdivenle bahçe içerisindeki türbeye girilir. Türbenin geniş kapısı üzerindeki sülüs yazılı kitabede “Burası Medfun Sid, Şehid Sultan oğlu Sultan Mehmed Bin Beyazıd’ın türbesidir. 824 senesi Cemaziyellülâsında vefat etmiştir” yazılıdır. Bu eşsiz eserin yapımı Çelebi Sultan Mehmet’in ölümünden sadece kırk gün önce bitirilmiş.
Türbede Çelebi Mehmed, oğulları Şehzade Mustafa, Mahmut ve Yusuf ile kızları Selçuk Hatun, Sitti Hatun, Hafsa Hatun, Ayşe Hatun ve dadısı Daya Hatuna ait olmak üzere toplam 9 sanduka vardır. Yeşil Türbe, çinileriyle Bursa’nın sembol yapılarındandır. Türbenin çini süslemeli mihrabı ve Çelebi Mehmed’in sarı, lacivert ve beyaz renklerden oluşan kabartma çinilerle kaplı sandukasının dünyada eşi ve benzeri yoktur. Ceviz ağacından yapılmış türbe kapısına geometrik örgü motifleri işlidir ve Türk ahşap işçiliğinin en güzel örneklerinden olan bu kapı Tebrizli Ahmet oğlu Hacı Ali’nin eseridir.