Ufa'yı görmek için makbul gerekçeler
Baş Kurtlar’ın ülkesi. Sultan Galiyev ile Zeki Velidi Togan’ın* memleketi. Efsanelerle örülmüş bir belde. Uzaktaki Türk yurdu. Ural Dağları eteklerinde, İdil-Volga nehrinin kıyısında, federe bir Türk Cumhuriyeti olan Başkurdistan, sahip olduğu güçlü sanayi potansiyeli, gelişmiş ziraat ekonomisi ve zengin doğal kaynaklarıyla Rusya'nın en gelişmiş bölgelerinden. Gözümüzün önünde ama gündemimizden çok uzaktaki bu özerk cumhuriyet, en önemli şehri olan başkenti Ufa’yla dikkat çekiyor ilk evvelde. 20. yüzyılın başlarında Kızılordu ile Beyaz ordunun mücadelesine sahne olan diyar-ı kurt, tarihsel bağlamda önemli bir kavşak. Rusya’nın en büyük 11. şehri Ufa, yaşam kalitesi olarak Moskova’yla eşdeğer bir yer. Adını İdil-Volga’nın bir kolu olan Ufa’dan alıyor.
1 milyonluk genç yoğunluklu nüfusu, nitelikli üniversiteleri ve canlı/hareketli atmosferiyle, yaşayan bir şehir hüviyeti taşıyor yedi tepeli Ufa. Şehir yaşıyor. Kalbinin attığına inanmak ve şehri gezmek için, Sovyet Caddesi’nde yer alan Ulusal Müze en güzel başlangıç. Binlerce eserin sergilendiği müzede, Başkurt mirasını dört farklı başlıkta görmek mümkün. Bu tecrübenin ardından şehrin simgesine gelirsek, Çernikovka bölgesinde bulunan bir camiden söz etmemiz gerekecek. Başkurt Türklerinin şehrinde, göz alıcı mimarisiyle dikkatleri üzerine çeken Lâle-Tülpan Camii, iki adet lale şeklindeki minaresi ve parlak-kırmızı sivri kubbe-çatısıyla şehre gelen ziyaretçilerin hayranlığını kazanan, modern bir mimari görünüme sahip. Çernikovka’ya gelmişken Zafer Parkı’nı (Park Pabedi) ve parkın içindeki Savaş Müzesi’ni görmeden dönmek olmaz.
Başkurt milli kahramanı Salavat Yulaev’in fotoğrafçıların çok seveceği şehre hâkim bir konumdaki anıtı yine şehrin önemli simgelerinden biri, aynı zamanda Rusya’nın en büyük atlı anıtından bahsediyoruz. Doldurma hayvan heykellerinin bulunduğu Zooloji Müzesi, turistlerin uğrak yeri Halat Parkı, güzel bir yürüyüş rotası vadeden Botanik Bahçesi, hikâyesiyle 7 Kız Çeşmesi ve Devlet Sanat Müzesi, Ufa’ya hayat veren gezilmesi elzem yerler arasında.
Salavat Yulaev’in uzaktan izlediği Ufa, çok kimlikli- kültürlü yapısıyla Başkurt Türklerinin huzur yuvası ve nihayetinde düzlükte kuşatılmış yeşil bir hazinedir. “Diyar-ı kurt”a yolunuz düşerse eğer, geleneksel köylerine uğramayı unutmayın. Şurası kesin: Asıl güzelliğini onu gerçekten keşfetmek isteyenlere saklıyor bu şehir.
Ufa beşlisi!
• Ufa teleferiğiyle manzaraya göç!
• Sütle servis edilen Başkurt çayını iç!
• Ufa Arena'da bir buz hokeyi maçına git!
• Mejit Gafuri Tiyatrosu'nda Başkurt Türkçesinden bir oyun seyret!
• Ufa Planetaryumu’nda yıldızların gizemine dal!
- *Zeki Velidi Togan
- 10 Aralık 1890’da şimdiki Rusya Federasyonu’nun Başkırt Özerk Cumhuriyeti topraklarında İsterlitamak (İşimbay) kazasının Küzen köyünde doğdu. Tatar Türkü olan Zeki Velidi Togan, Türk tarihini, kendinden öncekilerden farklı olarak daha geniş bir coğrafya ve anlam dünyasında değerlendirdi. Türkistan, İran ve Afganistan gibi pek çok yeri dolaştı ve buralarda başta Kutadgu Bilig olmak üzere, İbn Fadlân’ın eserini ve Harizm dilinin kalıntılarını buldu ve bunları Türk tarihçiliğine armağan etti. Bilinen tarihi bilgileri, kaynağına inerek, temel ve ilk eserler üzerinden kendisi araştırarak, Türk tarihini geliştirdi. Fuat Köprülü ile birlikte Türk kavramının tarihsel ve güncel şartlar altında aslî özelliklerinin belirlenmesini sağladı.
- Çok sayıda yazma eserlerle birlikte, Oğuz destanları üzerine de yeni yorum denemelerinde bulundu. Umumi Türk Tarihine Giriş adlı eserinde Türklerin tarihini, yaşadıkları coğrafyaya bağlı olarak kronolojik dönemlerden oluşan bir çerçeve içinde değerlendiren Togan, 26 Temmuz 1970’te vefat etti.