Uçağın değil, uçmanın icadı: Abbas İbn Firnas

AGAH ÖZTEMUR
Abone Ol

Uçmak, bir insan olarak hepimizeçok cazip gelen bir eylem. Gelişenteknolojiyle birlikte insanların uçmahadisesine kendine daha yakınhissettiği bir dönemden geçiyoruz. Buacaba teknolojiyle birlikte mi mümküngörülen bir şeydi yoksa teknoloji diyeadlandırdığımız kavramın esamesiokunmuyorken de insan uçmak istiyormuydu?

Tarihî kaynaklar Endülüslü Firnas'ın da uzun çalışmalar sonunda yeni bir keşifte bulunup bir cihaz yaptığını, üzerine kumaş geçirip kanat yerine büyük kuş kanatları taktığını ve bu âleti çalıştırarak havalanıp uçtuğunu kaydeder.

Türkler olarak böyle bir durumda kuşlardan sonra aklımıza ilk gelen 1632 yılında uçmaya çalışan Hazerfan Çelebi oluyor. Fakat "uçma" düşüncesi çok daha önce insanın düşündüğü, hayal ettiği bir eylem. Gelmiş geçmiş eski medeniyetlerin resimlerine, heykellerine (hatta uçurtma yapımı bile bu düşüncenin izdüşümü olarak görülebilir) baktığımızda kanatlı yaratıkların tasvirlerine rastlıyoruz. Bu uçma düşüncesinin insanda var olduğunu gösteren bir delil.

Bununla birlikte bildiğimiz kadarıyla uçmayı ilk deneyen kisi 810 – 877 yılları arasında yaşamış Endülüslü bilgin Abbas İbn Firnas’tır.

Kaynaklardan öğrendiğimiz kadarıyla Endülüs’ün Ronda isimli bölgesinde dünyaya gelmiştir. Yine İlmi tahsilini de Kurtuba’da almıştır. Bu noktada da iki ayrı söylenti var kaynaklara göre; birincisi Kurtuba Camii üzerinden atlama yaparak uçmayı denediği, diğeri ise Abbas İbn Firnas’ın izlediği bir akrobattan etkilenmesiyle uçma girişimine karar verdiği yönünde. Bu akrobatın ismi Armen Firman. Armen Firman, Abbas İbn Firnas’ın öncülü olarak da geçiyor. Ama o bir akrobat. Ahşap çubuklarla ipeği buluşturuyor ve bir makine (o döneme göre) tasarlıyor Kurtuba Cami’sinden atlıyor. Başaramıyor. Bunu üzerine Abbas İbn Firnas bu olaydan etkilenerek bu girişime başlıyor. Bu tarz çeşitli rivayetler mevcut.

Kaya kristallerini kesme yöntemini geliştirdi.

Yazının bu bölümüne kadar bu metni okuyan okurlar olarak iki farklı temennide bölüneceğiz. Kimi okur, "tabii ki Abbas İbn Firnas uçmayı denemesine rağmen uçamamıştır" diye düşünecek. Kimi okur ise uçamama düşüncesini arka plana atıp "belki az da olsa Abbas İbn Firnas uçmuştur" diye düşünecek. Acaba Abbas İbn Firnas yasıyor olsaydı hangi okur grubuna dahil olurdu? Muhtemelen ikinci gruba dahil olurdu. Hiçbir teknolojik alt yapının bulunmadığı bir dönemde uçmayı kafasına koyup deneyen kişinin daha çok hayale ve iyi temenniye yakın bir şahsiyeti olduğunu düşünürüz. Öyledir de. Ben de sizleri şaşırtıp uçmayı başarmıştır demeyeceğim. Fakat Abbas İbn Firnas uçmayı icat eden ama uçamayan ilk şahsiyet diyeceğim.

Kendisi uçabilme düşüncesinin mucididir.

Kendinden sonra gelenlere, kendisi gibi düşünenlere büyük bir yol göstermiştir.

Güneş ve gezegenleri hareket halinde gösteren bir Plenatarium da yapmıştı.

Abbas İbn Firnas, tarihi kaynaklara göre Kurtuba Camiisi’nden atlayarak o zaman için ciddi olarak görülen bir süre zarfında havada süzülmüş ve daha sonra yere inmiştir. Bazı kaynaklarda ise Abbas İbn Firnas’ın Arus Dağ’ından atladığı belirtilmektedir. Yine kaynaklara göre bu iniş esnasında yaralanmıştır. Tabii hayalini hayata geçirirken almış olduğu yaralar onu bu yoldan çevirmemiş, kaynaklara göre daha sonra tekrardan uçma girişimlerini sürdürmüştür. Abbas İbn Firnas, 800’lü yıllarda bu denemeyi yapmış olmasına karşı hala unutulmamış, bu alanda çalışma yapan ülkeler ve kurumlar tarafından ismi yaşatılmıştır. İsmi bazı Arap ülkelerinde havaalanları, havacılık vb. alanlarda kullanılmış ve unutulmamıştır. Yine ilginç bir bilgi olarak sunu da aktarabiliriz, NASA’nın yaptığı çalışmalar sonucunda Ay’da bulunan 89 km çapındaki bir kratere, geçmişte yapmış olduğu çalışmalar sebebiyle İbn Firnas ismi verilmiştir. Son olarak başka alanlarda da çalışmalarını sürdürmüş olan Abbas İbn Firnas kumdan cam imalatını bulan ilk kişi olarak da tarihe geçmiştir.