Söyleyecek sözü çok!

SKYROAD
Abone Ol

77 yıllık ömrünün 55 yılını müziğe adamış bir sanat adamı Özdemir Erdoğan... Türkiye'de şarkılarını üç kuşağa birden söyletebilmiş ender sanatçılardan aynı zamanda... "Sevdim Seni Bir Kere", "İkinci Bahar", "Kim Bilir Bir Akşam Üstü", "Baharda Bir Kuş Gibi", "Küçük Bir Aş Masalı" gibi eserlerini her jenerasyon severek dinledi. Kısa bir süre önce 23. Caz Festival'inde "Ömür Boyu Başarı Ödülüne" layık görülen Erdoğan, bu aralar konserleri sebebiyle yoğun. Temmuz ayında UNIQ Açık Hava Sahnesi'ndeki performansıyla büyük beğeni toplayan sanatçı, yoğun istek üzerine "Söyleyecek Sözü Olanlar" isimli konser serisinde 2 Eylül gecesi yine UNİQ Açık Hava Sanesi'nde tekrar sevenleriyle buluştu.

Özdemir Erdoğan gerçekten söyleyecek sözü olan insanlardan ve konuşurken de lafı eğip bükmeden,açık sözlülükle söyleyeceğini söyleyen biri. Onunla bir araya geldik ve hayatının dönüm noktalarını, hayata bakış açısını kendisinden dinledik.

“Yaşamak bir piyango”

“Çocuklarımı evlendirdim, evlerini, arabalarını aldım. Bu saatten sonra parayı ne yapacağım? İnanın, paranın ve lüks hayatın benim için bir değeri yok. Ölümle yüz yüze geldim, kanser gibi dermanı çok zor olan bir hastalığı atlattım. Burnumdan, midemden borular soktular, damardan beslendim. Bu zorlu geçen günlerin ardından nihayet tekrar ayağa kalktım. Şimdi benim için yaşamak, ödül almak, konser vermek büyük piyango.

Günlerim gitarım ve kitaplarla geçiyor. Sigara ve alkol kullanmam, kumar oynamam, kalabalıklardan nefret ederim. Günde dört bardak çay içmek ve gazete okumak en büyük lüksümdür. Arada sırada spor programlarına bakarım. Her gün 3 saat enstrüman çalarım. Hepsini de severek yaparım. Bunlar benim hobim. Haliyle de hiçbir kadın böyle birini çekmek istemez. Düşünsenize bir köşede oturmuş, sürekli gitar çalan bir adam (gülüyor). Sanat insandan hayatını ister. Ben de hayatımı sanata verdim, hiçbir pişmanlığım yok.”

“Böyle de adam olunuyormuş”

“Annem klasik piyanistti, dayım da kemancı… Dedem Erdoğan ise Atatürk’ün danışmanlarındandı. 7 aylıkken doğduğu için “erken doğan” anlamını taşıyan Erdoğan adını koymuşlar ona. İlk torunuydum. Devlete yakın idealist bir adamdı. Okuyup devlet memuru olmamı çok istiyordu. Küçükken Zeki Müren ya da Münir Nurettin Selçuk’un taklitlerini yaptığımda, “Bu kime benzedi? Biz okusun diyoruz, bu neler yapıyor?” der üzülürdü.

“Böyle de adam olunuyormuş”

1968’de “Kim Bilir Bir Akşam Üstü” plağımı yaptığımda dedeme götürdüm; çok sevindi, gurur duydu. “Böyle de adam olunuyormuş” demişti. İlk plağımı yaptığım yıllarda alaylı olmanın sıkıntısını çektim, altyapım zayıftı. O yıllarda konservatuvar da yoktu. İlgi gören bir orkestram olmasına rağmen onu dağıtıp kendimi geliştirmek ve yeni bir şeyler öğrenmek için İsmet Sezer Orkestrası’na girdim. Rahmetli Onno Tunç, yine rahmetli Atilla Özdemiroğlu ve ben, alaylı müzisyenleriz. Fakat alaylı olmamıza rağmen Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli müzisyenler yine bizleriz.”

“Kimsenin borazanı değilim”

“Ülkemizde yetişmekte, yeşermekte olan bir filiz çok çabuk fark edilir. Önce masonların daha sonra da Fetöcülerin bana yaklaşma çabası biraz da bundandır. Nedense ‘Böyle bir adam var, bunu biz kapalım’ mantığı var. Genç arkadaşlarımı uyarıyorum. Böyle şeylere kapılmasınlar. Ben Masonluk konusunda hata yaptım ve sonrasında da o hatadan döndüm. Sanatçıyı bir kulübe hapsetmek istiyorlar. Bir yere mensup olmak para ve şöhret açısından sanatçı için önemli olabilir ama orada bulunmanızdan dolayı onlara karşı taahhütleriniz var. Onların toplantılarına katılacaksınız, onları eleştirmeyeceksiniz.

Böyle bir bağımlılık sanatçının ne karakterine ne de yaşam felsefesine uygun. Ondan sonra ‘Ne Şam’ın şekeri ne Arap’ın yüzü’ diyorsun. Oradan gelecek hayır, Allah’tan gelsin. Benim hiçbir tarafa mensubiyetim yok. Bu benim inanılırlığımı da ortaya çıkarıyor. Özdemir Erdoğan ona da atar buna da atar. Eleştirirken de çıkar gözetmeksizin eleştirir. Tarafsız, kendi halinde kimsenin borazanlığını yapmayan bir adamım.”

“Fetö Amerikan projesidir”

Ben Masonluktan ayrıldıktan sonra Fetöcüler ‘Televizyon kanallarımız sana açık, program yap’ dediler. Ben ‘Sağ olun, hayvan terli’ dedim. 15 Temmuz olayından iki sene evvel Kanal A’da bunun bir Amerika projesi olduğunu söyledim. Biliyorum ki okullarında Türkçeden ziyade İngilizce eğitim veriliyor. Amerika’nın ılımlı İslam projesi olduğunu söyledim. Böyle bir şeyde ben yokum! Bir tarafa bağlı olmak, bağlanmak zaten bana göre değil.”

“Sanat hayatımın zirvesindeyim”

“Duygusal bir toplumuz çok çabuk etkileniyoruz, galeyana geliyoruz haliyle de aldatmalar ve aldanmalar oluyor. Ben olaylara dışarıdan, soğukkanlı bir gözle bakıyorum. Böyle bir toplumda da böyle bir karakterin varsa gelebileceğin nokta bu (gülüyor). Ben hayatımın hiçbir döneminde “Pop Star” olma gayesini gütmedim. Eksikliklerimi bilerek müzisyen tarafımı zenginleştirmeye çalıştım. Bütün gayem insanlara zorlama ve koşullama olmadan iyi müzikle rehabilite olunabileceğini anlatmak. Başka bir gayem de yok. Sanat hayatımın en üst noktasındayım. Allah izin verirse çok güzel işler var, ilerleyen günlerde çıkaracağız.”