Saklı kalmış bir mücevher Bologna!
Emilia Romagna’nın başkenti Bologna saklı kalmış bir mücevher. Mücevher diyorum zira bizim ülkemizde hâlâ bilinmiyor. Yeme-içme, bolonez soslu makarnaları, Avrupa’nın en eski üniversitesi akla ilk gelenler arasında olsa da, Bologna’nın tarihi yapıları, caz festivali, müzeleri ve şehri sarıp sarmalayan portikoları ile görülmeye değer…
Şehrin ana ve en büyük meydanı olan Piazza Maggiore,Bologna’nın sembolü olan Neptün Çeşmesi, üniversite bölgesi ve Via Rizzoli görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Fakat şehrin esas simgeleri ise kuleleri diyebiliriz. Asinelli ve Garisenda kuleleri! Bunlar 12. yüzyılda yapılmış ve Bologna’nın baş tacı olmuş. Modern zamanlarda bilim insanları deneyler için kullanmış bu kuleleri. Ortaçağ’da ise güç sembolü olarak görülüyormuş kuleler. Bologna’yı diğer İtalyan şehirlerinden ayıran en önemli özellik toplamı ortalama 40 km’yi bulan portikolar! Binalar sağlı, sollu kemerlerle kaplı ve bu kemerlerin altında dükkânlar, kafeler ve restoranlar bulunuyor. Bu yürüyüş yollarına, geçitlere portiko deniyor. Yani siz Bologna’da yağmurlu bir günde yürürken şemsiyeye hiç ihtiyaç duymuyorsunuz. Eskiden portikoların altından atlı arabalar rahatça geçebiliyormuş. Strada Maggiore’de orijinal tahta portikoları görebilirsiniz; bunlar freskler ve aile armalarıyla kaplılar. Zaman içinde tahta olan portikolar taşa dönüştürülmüş.
Müzik şehri
Bir diğer özelliği ise Bologna’nın müzik şehri olması… Harika bir müzik müzesi bulunuyor. Olağanüstü klasik müzik konserleri yakalama şansınız var. Caz severler için ise bulunmaz bir nimet. Her sene Kasım ayında “Caz Festivali” ayrıca yılın çeşitli zamanlarında ünlü sanatçıları ağırlıyor.
Anatomi anfi-tiyatrosu
Görülmesi gereken anatomi anfi- tiyatrosu bulunuyor. 17.yy’da tıp öğrencileri burada otopsi yapıp, insan anatomisi öğreniyorlarmış. Ben gezerken çok etkilendim diyebilirim. Tiyatronun oturma yerleri son derece rahatsız; nedeni ise öğrenciler ders yaparken uyuya kalmalarını önlemekmiş. Bologna’da gezerken birçok ücretsiz galeri ve müze görebilirsiniz. Ben ilgi alanıma girenleri gezmeyi tercih edenlerdenim zira vakit benim için çok önemli. Müzik müzesi, Giorgio Morandi Müzesi, Ulusal Resim Müzesi ve modern sanat galerisi tercih ettiklerimden bazıları.
Cam panallerle kaplı kütüphane
Bologna’da birçok kilise bulunuyor ve bunlardan en önemlisi San Petronio, Maggiore meydanında. Yine bu meydanda bulunan Salaborsa Kütüphanesi görülmeye değer zira burası belediye tarafından işletiliyor ve hafta sonları aileler çocuklarını alıp burada vakit geçirip, aktivitelere katılıyorlar. Yapının altında arkeolojik kalıntılar bulunuyor ve yerler cam panellerle kaplı… Gezerken kalıntıları da inceleyebiliyorsunuz. Ben gezdiğim şehirlerde kaybolmayı severim. Kayboldukça daha çok görür öğrenirim. Bologna’da da aynı şeyi yaptım hatta daha da ileri gidip kapısını açık gördüğüm binaların içine daldım. Huyum kurusun meraklıyım ne yapabilirim. İyi ki de yapmışım, harika avlulu yerler gezdim, içlerine girip yüksek merdivenlerini tırmandım. Bu binaların çoğu 19. yüzyıldan bazılarıysa 18. yüzyıldan kalma... Zamanın aristokrat elitleri maddi olarak dara düşünce bu binaları iş yerlerine kiralamış veya satmışlar. Sohbet ettiğim Bolognalılar hâlâ daha zenginlerin bu evlerde yaşamakta olduğunu söyledi.
- BOLOGNA’NIN ÜÇ TAKMA İSMİNİN OLDUĞUNU BİLİYOR MUYDUNUZ?
- Bilge; zira Avrupa’nın en eski üniversitesi burada kurulmuş.
- Kırmızı; yapılar kırmızı ve tonlarına bürünmüş durumda ayrıca tarihte sosyalist geçmişi ve manifestolarıyla akla geliyor.
- Şişman; tabii ki Bologna mutfağı şehrin turizminde en önemli etkenlerden bir tanesi ve gerçekten muhteşem yemekler yiyebiliyorsunuz.