Rüzgarın kanatları: Yel değirmeni
Hemen herkesin hafızasında pervaneli, uzun tahta kollarasahip ve tüm doğanın güzelliğini usulca seyreden birdeğirmenden söz etmek mümkün. Cilalı tas devrinden buyana örnekleri görülmeye devam eden bu yapıların tarihi,neredeyse insanlığın ömrü kadar eski. Özellikle gıda veenerji üretmek amacıyla ortaya çıktıkları düşünülürse nedenbu kadar kadim yapılar olduğu daha iyi anlaşılır.
Sonsuz Döngü
Eski Türkçe’de "teğirmi" sözcüğünden gelen değirmen, yararlandığı enerji türüne göre yel değirmeni, su değirmeni veya el değirmeni olarak tasnif edilir. Kaynak enerjiyle aynı ritme ve heyecana sahip bu yapılar, özellikle buğday öğütmek, su pompalamak veya elektrik üretmek için son nefesine kadar dönmeye hazırdır.
Homurdanan Pervaneler
İlk olarak 7.yy’da Iran’da izlerine rastlanan bu enerji kaynakları, bir süre sonra Çin’de ve Avrupa’da da kullanılmaya başlanmıştır. İnşa süreçleri bilhassa pervanelerin çapı, rüzgârın yönü, hızı ve yerin yüksekliği hesaplanarak yapılmıştır. Böylece saatteki hızları 29- 40 kilometreye kadar ulaşmakta ve bunu yaparken de homurtuya benzer bir ses çıkararak varlıklarını hissettirmektedirler.
Degirmencinin Hakkını Unutma!
Bezlere sarılı pervanelerin kanatları dört parçadır.
Rüzgârın esmesiyle kanatların bağlı bulunduğu çark da döner ve değirmendeki taslar harekete geçerek enerji üretimine baslar.
Eski dönemlerde bilhassa un öğütmek için kullanılan bu yapılarda unun tamamı götürülmez değirmencinin hakkı mutlaka bırakılırmış. Böylece alınan ürünün bereketine inanılırmış.
Don Kisot Neden Korkar?
Ünlü yazar Cervantes’in efsanevi kahramanı Don Kişot’un da değirmenler hakkında bir tecrübesi vardır. Hikâyeye göre Don Kişot, ilk kez yel değirmenleriyle karşılaşıp onları uzun kollu dev yaratıklara benzetir. Amacı onlarla savaşıp her birini öldürmektir. Tüm uyarılara rağmen uzunca bir süre savaşır; ancak çabasına rağmen devler hâlâ ayaktadır.