Rap bayrağın diken terzi: Ceza

ŞAHKURT EMİRDAĞLI
Abone Ol

Evin delisi. Suç ve ceza. Rap ve o. Suçu ilk üstlenenlerden. Ceza sahasına ilk giren. Rap’iyle hep baş başa; namusu gibi, kılıç gibi, padişah gibi, arkadaş gibi, ödev gibi, kalbi gibi. Hüner sahibi bir ozan; kafiyeli, protest, ritmik. Sesini ve sözünü Karacaoğlan’dan geleneksel aşıklara kadar uzanan geniş bir hatta tartıya çıkarırken, ritimli Amerikan şiirine, ayaklarını bastığı toprak parçasından hareket ederek bakmasını biliyor. Zihnindeki ideal, Public Enemy ve Run DMC olduğu kadar ruhundaki dem Barak Baba ve Neyzen Tevfik… Meclis-i âlâ’dır yani, buradan ilhamla yazar sözlerini ve bu zenginlikten doğan şarkıları müzikal tavrıyla da eşdeğerdir. Hayatla bir derdi olan, dünyaya söz söyleyen, insanın anlamına doğru hiza alan gerçek şarkıların ozanı olmaktan vazgeçmez. Tek bir ihtimal vardır: Metafiziksel ihtilâl.

18 Yaşında kurduğu U.C.S (Uslanmaz Çocuklar Senfonisi) adlı grubuyla rap yapmaya başladığında, Türkiye’de Cartel fırtınası esiyordu. Bu fırtına çabuk dindi. Ama Türkçe Rap İstanbullu MC’lerin ağırlıkta olduğu bir grup genç/idealist rapçiyle yolunu aramaya devam edecekti. Ceza a.k.a Fatalrhymer tüm zamanların en iyi protest Hip-hop gruplarından Public Enemy dinleyerek başladığı Rap’e, yine aynı istikamette devam ederek, içeriği güçlü, hayatla derdi olan, hızlı ritimlere sahip, sert melodilerin peşinde bir müzikal kimlik inşa etmeyi karar vermişti. Cartel fırtınası dinince, rap müziğin yeni ozanları biraz daha görünür olacaktı. Âşık atışmalarına benzeyen freestyle kapışmalarında, bombardıman gibi yağdırdığı sözleriyle rakiplerini cezalandıran Bilgin Özçalkan, yani Ceza, bu bayrağı taşımaya hem gönüllü hem de doğuştan yetenekliydi.

Küçük yaştan itibaren rap müzikle ilgilenmeye başladı.

Rap müziğin para etmediği, uzun ve zorlu bir dönem. Kötü ses sitemleri, merdiven altı salonlar, bozuk mikrofonlar, kötü organizasyonlar… Az ama coşkulu bir kitle. Ceza kendi yolunda yürümeye devam ederken, gündüzleri elektrik teknisyeni olarak Üsküdar’ın tüm sokaklarında sayaç okuyup, mesaisi bittikten sonra çıktığı akşam konserleriyle hayat kavgasını en sert şekilde veriyordu. İlk kırılma 1999 tarihli Yeraltı Operasyonu adlı toplama rap albümüydü. Ardından dünyaya karşı bir duruş olarak, sevgi varsa nefret de var diyerek Dr. Fuchs’la birlikte kurdukları Nefret grubuyla 2000 yılında Meclisi Ala-İstanbul, 2001 yılında Anahtar albümlerini yayınlayarak kendi hikâyesinin fitilini ateşleyecekti. 2002 Med-Cezir, 2004 Rapstar, 2006 Yerli Plaka. Bu üç solo albümüyle rap tarihine kıyamete kadar silinmeyecek üç derin iz bıraktı.

Aslen Çankırılı olsa da üç göbek İstanbullu. 31 Aralık 1976, Üsküdar. Bilgin Özçalkan adı, Ceza Keskinkılıç namı. İyi bir müzik dinleyicisi olan müşfik bir babayla, hayatta her şeyden çok sevdiği, sürekli hastalıklarıyla mücadele eden bir annenin oğlu. Üsküdar’da çok kültürü bir mahallenin Bilgin’i. Ve Haydarpaşa Meslek Lisesi, elektrik bölümü. Tek kanallı dönemde geceleri break dance filmleriyle kulağına dolan rap melodileriyle başlayıp, babasının eve getirdiği klasik plaklarla çeşitlenen zengin bir müzik kültürü. Daha ilkokuldayken eline geçen bir Run DMC albümüyle ruhuna en yakın adresi bulacaktır. Hip-Hop ağacının en asi dalına, yani Rap’e tutunmaya karar vermiş, ceza sahasına girmeye azmetmiştir bile.

Türkçe Rap yapmaya başladığı dönemde, sınırlı kitleye sahip, ana akımdan uzak, içe dönük bir alt-kültür hareketine benzeyen, çok tanınmayan, plak şirketlerinin yatırım yapmaya sıcak bakmadığı bir müzik türünün bayraktar icracısı olarak, Pop hakimiyetindeki piyasaya meydan okuyan ve bir gün herkese bu müziği sevdireceğini söyleyen bir MC’ydi. Kendini ifade etme şansı bulduğu bu müziğe, söz sanatına ve Rap’e hep inandı. “Rap harekettir ve de politiktir” diyerek bir yeraltı operasyonu olarak başlayan Türkçe Rap’in bugün artık herkesin elinde salladığı o zafer bayrağını diken terzinin adı oldu, iki heceyle, Ceza.

Ceza takma adını atışmalarda rakiplerin ve seyircilerin cezamız geldi demelerinden ötürü bu ismi almıştır.

En büyük enstrümanı olan sesindeki o doğal müzik, kelimeleri arka arkaya sıralamaya başladığı anda dinleyicilerini mest etmeye yetiyor. İçerikten bağımsız olarak, ses tonu, nefes kullanımı ve akış (flow) yeteneği, sözcüklerini silaha dönüştüren toplam bir güzelliği anlatıyor. Beat’in üzerinde sesiyle dans ederek aktığı şarkılarıyla dünya standartlarında bir rap icra ederken, ait olduğu Türkçe evrenini genişleten, yaptığı düet çalışmalarıyla Rap’in underground’dan mainstream’a ulaşmasına vesile olan ve MTV Avrupa Müzik Ödülleri’nde ödül alan ilk Türk sanatçı unvanını omzunda taşıyan bir söz sanatçısı o. Şimdiden Türk müzik tarihine geçti. Evet, Allah, Rap’in cezasını verdi.