Nur Yoldaş: Şarkıların getirdiği sorumluluğu, ömür boyu taşımayı göze almak gerekir

GİZEM ERTÜRK
Abone Ol

Popüler müziğimizin efsane sesiNur Yoldaş, her birimizin hayatındaiz bırakmış 5 özel eseri kendine hasyorumuyla yeniden seslendirdiğisürpriz bir proje albüm ile geridöndü. İz Bırakanlar Vol.1’de; EmreAydın’ın en sevilen hitlerinden HoşçaKal, bir Cem Adrian klasiği BenSeni Çok Sevdim, Mor ve Ötesi’ninyılların eskitemediği Araf’ı, ŞebnemFerah’ın en özel parçalarından ArtıkKısa Cümleler Kuruyorum ve ÖzlemTekin’in unutulmaz şarkısı Aşk HerŞeyi Affeder mi? yer alıyor. NurYoldaş ile yeni projesini konuştuk.

Nur Yoldaş denince akla gelen ilk şarkı Sultan-ı Yegâh elbette. Bunca yıl sonra nedir o şarkının büyüsünü koruyan?

Vibrasyonu olan, taklit edilmesi çok zor ve güçlü bir sese sahiptir.

Ergüder Yoldaş, Sultan-ı Yegâh’ı 1979 yılında Berlin’de bir müzikal için bulunduğu yıllarda boş vakitlerinde yazmaya başlamıştı. Beni yanına çağırıp "Şuna bir bakalım" demesi 1980 sonları. Ben o kadar genç ve toydum ki ne olup bittiğinin zerre farkında değildim. Bir yanda Attilâ İlhan, diğer yanda Ergüder Yoldaş… İki dev ismin Türk pop müziğine ciddi bir başyapıt kazandırmak üzere olduğunu idrak etmiş durumda değildim kısacası. Hiç unutmam, Attilâ İlhan’ın evine bitmiş işi dinletmeye gittiğimizde, Attilâ Bey bana "Esas sorumluluğun şimdi başlıyor Nur, bir ömür bu şarkıyı taşıyacaksın," demişti. İkisinin de ruhları şâd olsun, onur ve minnetle taşıyorum.

Peki Ergüder Yoldaş nasıl biriydi?

Ergüder Yoldaş ülkesini, insanlarını, kültürünü, müziğini ve edebiyatını çok iyi tanıyan ve bu değerleri kimi zaman dönüştürerek kimi zaman da olduğu gibi koruyarak sonraki nesillere aktarmak çabasında olan bir sanatçıydı. Kurduğu müzik dünyası hep bu prensipler üzerineydi.

Ergüder’in yanına gidip masasına balyayla para koyup düzenleme yaptıramazdınız ama nitelikli bir fikirle masaya oturduğunuzda sizi baş tacı ederdi.

Onunla olan ilişkim bana sadece bugünkü müzikal duruşumu ve becerimi kazandırmadı, hayata bakışım, kendimi tanıyışım, müziği duyuşum, toplumu görüşüm hep onun yanında şekillendi.

Rock şarkılardan oluşan sürpriz bir proje albüm fikir nasıl doğdu?

İz Bırakanlar, ilk günden beri beni çok heyecanlandıran bir proje oldu. Sevgili oğlum Devrim beni, bu albümün kayıtları sırasında da yalnız bırakmadı, Deniz Beydilli'yle birlikte süpervizörlüğü üstlendiler. Bir parçası olduğum için çok mutluyum, müzik tutkumu, bilgimi, birikimimi kattım elimden geldiğince.

İlk 45'liğini 1974 yılında Polydor Şirketinden Nur Belda adıyla çıkardı: Aşk Bir Fantazi & Bile Bile.

Albümdeki şarkılara nasıl karar verdiniz?

Ben de her türden nitelikli müzik işlerini yakından takip etmeye çalışıyorum. Albüm için seçtiğimiz şarkılar da benim sahiplerinin sesinden dinlemeyi çok sevdiğim şarkılardı.

Söyleşilerinizde Şebnem Ferah in sesini de çok beğendiğinizi her fırsatta dile getiriyorsunuz…

Şebnem Ferah şarkısı yorumlamak şarkıcı olmanın keyfiyle beni baş başa bıraktı. Kendisine çok teşekkür ediyorum, şarkıyı kendisinden rica ettiğimizde hiç beklemeden olumlu yanıt verdi. Şebnem, şarkılarını son derece dürüst bir şekilde yüreğinden süzerek yazan bir besteci. O yüzden de yazdığı her iş ortaya samimi bir ifadeyle çıkıyor.

Mor ve Ötesi’nin bir şarkısı da var albümde. Harun Tekin de sizin şarkınız Sultan-ı Yegâh’ı yorumlamıştı…

Kendi tarzlarıyla son derece başarılı bir şekilde şarkıyı geleceğe taşıdılar. Kolay bir misyon değil bu. Herkesin altından kalkabileceği bir iş de değil ve bence Mor ve Ötesi bu işi başardı. Kendilerini buradan tekrar tebrik ediyorum.

Sesiniz hâlâ ilk günkü kadar diri ve taze… Onu korumak için neler yapıyorsunuz?

1976'da müzisyen Ergüder Yoldaş ile evlendi ve bu ilk evliliğinden 1977'de oğlu Devrim Yoldaş dünyaya geldi.

Ben müzikten hiç kopmadım, müzikle hep iç içeydim. 18 yıldır Ankara Kent Orkestrası'nda solistim. İyi icracılardan oluşan orkestralarla sahneye çıkmanın da sesimin diri kalmasında büyük payı olmuştur.

Ses doğru ve istikrarlı kullanıldıkça taze kalıyor.

Ayrıca günlük rutinlerime bağlı bir insanım. Sabah çok erken kalkarım ve uyanır uyanmaz da eline telefonu alanlardan, internetin başına oturanlardan değilim. Türk kahvemi yapar, pencerenin yanına geçer, sabahın sakinliğinin tadını çıkarırım. Ses sanatçılarının bedenine iyi bakmaları gerektiğini düşünürüm. Bu yüzden de hemen her gün ikindi vakti Boğaz'da en az bir saat yürürüm. Günün en sevdiğim saatleri akşamüstü saatleridir. Hamur işi ve şekerin hayatımda yeri yoktur. Bol bol yeşillik tüketirim.

Uzun yıllardır müzik dünyasında olan bir sanatçı olarak günümüz hakkında neler söylersiniz?

İmkânların çok daha çeşitli ve gelişmiş olması beni çok mutlu ediyor. Herkes kendini dilediği gibi ifade edebiliyor ve müziklerini istedikleri platformlarda tamamen kendi istedikleri biçimde yayınlayabiliyorlar. İki sesi yan yana getirip derdini müzikle ifade etmeye çalışan herkes için imkânlar çok daha elverişli. Müzikal niteliğin gittikçe arttığını görüyorum. Elbette her endüstri gibi müzik dünyası da kendi payına düşen şanssızlıklarla yüz yüze kalabiliyor. Ancak imkânlar ve netice bundan kırk yıl evveliyle kıyaslanamayacak kadar iyi. Kırk yıl önce her isteyen müzik yapamazdı. İnternet çağında artık insanların önünde ne ekipmana ne de teknik ve teorik bilgiye ulaşmak konusunda bir engel yok.

İz Bırakanlar in devami gelecek mi?

Olağan konser/turne akışına ne zaman döneriz bilemiyorum ama öncelikli hedefimiz turne olacak. Aynı zamanda İz Bırakanlar Vol.1 albümümün ardından hemen Vol.II’ye de başladık. Hem konser hem de kayıtlarla oldukça yoğun bir süreç var önümüzde.

Nur Yoldaş, müzik kariyerine Altın Mikrofon Yarışması ile başlamıştır.

Sizden yeni şarkılar da duyacak mıyız?

Tunç Devrim Yoldaş, benim sesimin bedenine tam oturan bir elbise gibi olan, yakışan eserler yaptı geçtiğimiz yıllarda, yapmaya da devam ediyor. Önümüzdeki aylarda yine onun benim için yazdığı şarkıları seslendirmek üzere tekrar stüdyoya gireceğim.

Peki biraz da seyahat konuşalım...

Seyahat etmeyi çok seviyorum. Hayatın telaşından ve günlük kaygılardan uzaklaşmama çok yardımcı oluyor. Seyahat olmazsa olmazım diyebilirim. Karantina öncesi hem yeni albümüm dolayısıyla oldukça geniş kapsamlı bir Türkiye turnesi programımız vardı hem de İngiltere’de yaşayan torunumu ziyaret etmeyi planlıyordum. Ne yazık ki her iki planımızı da ertelemek zorunda kaldık.

Bir şehirde size en çok ne etkiler?

anatçı halen Ankara Kent Orkestrası solisti olarak kariyerine devam etmektedir.

İlk defa ziyaret ettiğim her şehirde öncelikle dikkatimi yayaların dolaşım rahatlığı çeker genelde. Yürümeyi çok seviyorum.

Şehri yürüyerek gezemiyorsam ne anladım ben o işten.

Mimari geleneği görebilmek ve o şehrin modern mimarlarının geleneği nasıl dönüştürmeye çalıştıklarının iyi örneklerine şahit olmak beni çok etkiliyor. Ayrıca hafta içi mesai saatlerinde sokaktaki insanların yüzlerinin gülümsemesi ya da dinginliği benim bir şehri tanımamda en öncelikli kıstaslar arasında sanırım.

Avrupa’da en sevdiğiniz sehir hangisi?

Edinburgh. Bir şehir kendisini ilk defa ziyaret eden bir insanı bu kadar mı kolay avucunun içine alır. Mimari, doğa, insanları ve her şeyiyle beni çok etkilemiştir Edinburgh.

Ölmeden önce mutlaka görmeliyim dediğiniz bir ülke var mi?

Mısır piramitlerini şöyle tam karşıdan gören bir odada bir kaç gün kalmadan ölmek istemem. Hele bir de dolunaylı bir geceye denk getirebilirsem şahane olur. Bir de Güney Amerika’yı gezmeyi çok istiyorum.

014 Mayıs ve Eylül aylarında iki yeni tekli yayınlamıştır.

Yeni normal nasıl gidiyor?

Birdenbire hiç ummadığımız bir şeyle karşılaştık. Sanırım hızlı adapte olabilmem ve kendi başıma vakit geçirmekten memnun olan bir yapım olmasından dolayı çok zorlanmadım yeni normale alışmakta. Tabii ki dileğim en kısa zamanda bütün dostlarımla doyasıya kucaklaşıp diz dize oturabilmek. Ancak o güne kadar sorumluluğumuz çok büyük ve hayati önem taşıyor. Bütün talimatlara harfiyen uyuyorum. Hep birlikte başaracağız.