Makedonya'nın berrak kıyılarında gizli bir tarih: Sveti Naum
Daha önceki yazılarımızı okuyanlar Ohri şehri ile -muhteşem berraklık ve temizlikteki- Ohri Gölü’nü anlattığım yazımı hatırlayacaklardır. Şimdi aktaracağım yer ise aynı gölün güneyinde adeta cennetten bir köşe olan Sveti Naum Manastırı ve Milli Parkı.
Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’nin Arnavutluk sınırına neredeyse bitişik bir konumda olan Sveti Naum, Avrupa’da bozulmamış ve korunan tabiatıyla mutlaka görülmesi gerekli bir yer. Başkent Üsküp’e uçakla indikten sonra kiralayacağınız bir arabayla yaklaşık 3,5 saatlik bir yolculuğun ardında Sveti Naum’a ulaşabilirsiniz. Eğer Ohri’de konaklıyorsanız, bu tabiat güzelliğine ulaşmak için iki tercihten birini kullanabilirsiniz. İki tercihin de ayrı güzel olduğunu söyleyebilirim. Kış ve bahar aylarındaysanız ilk seçenekte; Ohri Gölü’nün eşsiz güzelliğini karlı dağları seyretmeye doyamayacağınız 30 kilomerelik virajlı bir karayolundan 45 dakikada buraya gidebilirsiniz. Burada yer alan Sveti Stefan, Dolno Konjsko, Peştani, Trpeytsa ve Lubanişta gibi küçük köy, plaj ve restoranlarda mola verebilirsiniz. Yolculuğunuz yaz aylarına denk geldiyse, burada tertemiz içme suyu kalitesindeki denizin plajlarında yüzüp gezinizi daha da keyifli bir hâle getirebilirsiniz. Ohri İskelesi’nden Saat 10.00’da kalkan gezi teknelerine binip 1,5 saatlik bir göl yolculuğundan sonra Sveti Naum’a ulaşmak da diğer bir tercih. Bu arada tekne 15.30’da Ohri şehir merkezine geri dönüyor.
Sveti Naum’a 13 kilometre kala Kemikler Körfezi üstünde kurulan Su Müzesi’nde (Bay of The Bones Museum) mutlaka bir mola vermelisiniz. Bu müze, M.Ö. 1200 ile 700 yılları arasında göl üzerinde yaşamını sürdüren insanların, düşmanlar ve vahşi hayvanlardan korunmak için göl üzerinde ağaç kütüklerinin üstündeki ev örneklerinin inşa edildiği bir rekonstrüksiyon bir köy platformuna sahip. 8.500 metrekarelik alanda kurulu Ohri Su Müzesi’ni, gölün kristal berraklığındaki sularını, karlı dağların ve ağaçların suya aksetmesini, olağanüstü sessizlik ve dinginliği çok beğeneceksiniz.
“Sveti” Makedonca ve Bulgarcada “Aziz” manasına gelmektedir. Aziz, İngilizce ve Fransızcada Saint, İtalyancada “Santa”, İspanyolcada “San” olarak geçerek birçok şehrin başında yer alan bir ünvandır. Ayrıca İstanbullular, şehirlerindeki birçok kilisenin başında yer alan Rumca Aziz manasındaki “Aya” ünvanını hatırlayacaklardır. (Örnek: Aya Yorgi, Aya Dimitri, Aya Nikola kiliseleri). Slavlar, milattan sonra VII. yüzyılda Balkanlar’a göç ettikleri zaman Bizans kilisesinin etkisi altına girmişlerdi. 863’te Ohri’ye gelen Aziz Naum (Sveti Naum) buradaki Slavları Ortodoksluğa kazandırdı. Ohrili Aziz Kliment (Sveti Kliment Ohridski) Ohri Edebiyat Okulu’nu kurdu. Aziz Naum 905 yılında göl ve orman manzarasına bakan yüksek bir kaya parçasının üzerine manastırı kurmuş ve ölümünün ardından buradaki kilisede defnedilmişti. Bu okul, Ortodokslukta azizlerin ölenler için şefaat edebileceği şeklindeki inanç sebebiyle son derece önemli bir ziyaretgâhtır. Manastır yapıları içinde yer alan 1000 yıllık Bizans dönemi kilisesini gezdikten sonra etrafında, bahçesinde, damında, göreceğiniz onlarca tavus kuşu sizi şaşırtmasın. Sanki alışmış gibi o kadar güzel pozlar veriyorlar ki, çektiğiniz fotoğraflara siz de inanamayacaksınız.
Manastırın bulunduğu ve sınıra sadece 600 metre uzaklıktaki arazi, iki ülke arasındaki görüşmeler sırasında iyi niyet göstergesi olarak eski Yugoslavya’ya iade edilene kadar, 1912 ile 1925 yılları arasında Arnavutluk hâkimiyetinde kalmıştır. Bu alan günümüzde ise Kuzey Makedonya Cumhuriyeti toprağı. Bilindiği üzere Makedonya’da Hristiyan Ortodokslar çoğunluk olarak yaşamakta. Müslüman Arnavut, Türk ve diğerleri de neredeyse nüfusun yarısına yakın. Arnavut ve Türkler de kilisede Sarı Saltuk’un gömülü olduğuna inanırlar. 1898 tarihli Avusturya- Macaristan askeri haritasında yer isminin “Mon. Sv. Naum (Sarı Saltik)” şeklinde yer alması bunun en büyük delillerindendir.
Kaynaklarda “mücahid-gazi, gazi-derviş, alp-eren, mübarek zat, ermiş” gibi sıfatlarla anılan Sarı Saltuk Sünnî ve Bektaşî çevrelerince benimsenmiş önemli bir isimdir. Anadolu ve Rumeli’nin Türkleşip İslâmlaşmasında önemli rol oynayan Sarı Saltuk, Dobruca’ya yerleşmesinden vefatına kadar irşad faaliyetlerini sürdürmek amacıyla çeşitli tekke ve zâviyeler açmıştır. Bu sebeple Sarı Saltuk uğradığı yerlerde önemli hizmetlerde bulunduğundan adına makam-türbeler oluşturulmuştur. Saltuknâme’ye göre başlıcaları Kaliakra (Bulgaristan), Babadağı (Romanya), Blagay (Hersek), Sveti Naum (Ohri-Makedonya), Kruya (Akçahisar/Arnavutluk), Rumelifeneri (İstanbul), Babaeski (Edirne) vb. olmak üzere Sarı Saltuk’un pek çok türbesi bulunmaktadır
Sveti Naum’da, temmuzda bile buz gibi soğuk suyun yer altından kaynadığı küçük gölet, Ohri Gölü’nü besleyen önemli su kaynaklarından biridir. Bu küçük gölet üzerinde kürekli gezi kayıklarıyla adeta masallardaki gibi dinginlik ve huzura doğru bir yolculuk yapabilirsiniz. Gölet çevresinde yürüyüş yaptıktan sonra bazıları sallar üstündeki restoranlarda Ohri balıklarını tadabilir, bir kahve içip yorgunluğunuzu giderebilirsiniz. Eğer vaktiniz varsa 11 kilometrelik bir yürüyüşle sınır kapısından geçip, Ohri Gölü kıyısında Arnavutluk’un tek şehri olan Pogradeç’i ziyaret edebilirsiniz. Ohri alabalığı (pastrımka) Makedonya’da koruma altında olduğundan bulmanız zor. Ancak aynı gölü paylaşan karşı Arnavutluk kıyısı Pogradeç’te bu nadir balığı daha ucuz ve kolay yoldan tadabilirsiniz. Bu şehirde trileçeyi daha güzel yaptıklarını da eklemeliyim.