Mağrip'in saklı incisi, Cezayir menekşesi: Tilimsan

GÜVEN ADIGÜZEL
Abone Ol

Cezayir’in batısında Fas sınırına yakın bir konumda yer alan Tilimsan (Tlemcen), tarih boyunca kültürlerarası etkileşime açık, kuşatmalara karşı dirayetli ve her zaman çok kimlikli bir şehir hüviyetine sahip olmasıyla tanınır. Osmanlı, Kartaca, Berberi, Arap, Roma, Mağribi, Endülüs ve Fransız etkileriyle harmanlanan zengin tarihi dokusu, şehre adımınızı attığınız anda ruhunuzu sarıyor. 2011 yılında İslam Kültür Başkenti seçilen Tilimsan, güzelliği kadar namlı bir şöhrete sahip olmasa da, Cezayir seyahatlerinin vazgeçilmez durağı ve elbette şehir kimliğiyle Mağrip’in en nadide incilerinden biri. Saklı bir cazibesi var bu şehrin.

İslam Arkeoloji Müzesi.

Tarihsel olarak iki şehrin (Gırnata ile Tilimsan) kardeşliğine dayanan bir ittifakın ortağı olan ve Endülüslülerin İspanya’dan sonraki sığınağı hâline gelen Tilimsan, son Endülüs Sultanı Ebû Abdullah’ın (Boabdil) ailesiyle birlikte gelip, ömrünü tamamladığı şehirdir. Endülüs’ü yıkan İspanyolların gözünü diktiği Tilimsan’ın imdadına yetişen Oruç Reis, İspanyol işgalinden kurtardığı şehrin meşhur Sîdî Dâvûd Kapısı’nda halk tarafından coşkuyla karşılanacaktır. Kral Şarlken’in desteklediği yerel emirlerin kalabalık ordusuna karşı bir savaş daha veren Oruç Reis, kahramanca çarpışarak Tilimsan uğruna şehit düşmüştür. Hızır Reis’in (Barbaros Hayreddin) 1529’da Tilimsan’ı zapt etmesiyle, üç asırlık Zeyyânî-Tilimsan Krallığı’nın ardından nihayet Osmanlı topraklarına katılan bu stratejik ticaret şehri, 1555’te Cezayir Beylerbeyi Salih Reis’in mutlak hâkimiyetiyle Osmanlı’nın uzak bir Sancak’ı hâline gelmiştir.

Mağrip'in Kudüs'ü

Ardında birçok kanlı hikâye, bitimsiz muharebeler, efsanevi yöneticiler, iktidar savaşları, saklı hazineler ve büyük kuşatmalar bırakan Tilimsan, bugün o fırtınalı geçmişinin uzağında sakin bir şehir olarak varlığını sürdürüyor. Yahudilerin Mağrib’in Kudüs’ü namıyla andıkları, İbn Haldûn’un ders verdiği, Oruç Reis’in şehit düştüğü, Kral Şarlken’in üzerine ordu gönderdiği, Son Endülüs Sultanı’nın sığındığı, devrinin önemli ticaret merkezi ve stratejik bir Osmanlı Sancak Beyliği’dir burası. Namı diğer Tilimsan.

Tlemcen Ulu Camii.

Başkentin 500 kilometre batısındaki şehir, öncelikle önemli mimari örneklikler barındıran tarihi camilerinden başlayarak gezilmelidir. İlginç mimarisiyle Dar Al-Hadith Camii, güzelliğiyle büyüleyen Sidi Boumediene Camii, 1091 tarihli Tilimsan Ulu Camii, artık müze-cami olan Sidi Bellahsen Camii, Benî Senûs Camii ve Sîdî Halvî Camii, Tilimsan’ın mühürleridir. Şehrin görülmeye değer simge yapıları arasında sayabileceğimiz; Meşver Sarayı, Agādîr Minaresi, Mansûre kalıntıları, Aynüfezze mağaraları ve Lâlle Setti Tepesi, zorlu yolculuğun yorgunluğuna değecek güzelliklerdir. Meşver Sarayı’nın huzurlu iklimi ve dünyanın en büyük iki mağarasından biri olan Aynüfezze’nin görkemi, Tilimsan’a geldiğinize değecektir mutlaka. Son olarak eğer özel merakınız varsa; Gırnata’nın müzikal mirasını yaşatan Tilimsan’da, Endülüs kökenli havzî mûsikisiyle birlikte geleneksel savaş musikisi allâvî’nin de izlerini (icra-kültür) sürebilirsiniz.

  • Tilimsan beşlisi!
  • • Lâlle Setti’den şehri seyreylemek!
  • • Tarihi yapıların minyatürlerinin sergilendiği Sanat-Tarih Müzesi’ni gezmek!
  • • El Ourit Şelalesi’ni görmek! • Damak çatlatan tatlının yani Makroudh’un tadına varmak!
  • • Oruç Reis, İshak Reis ve Tilimsan’da şehit düşen cümle yiğit Türk leventlerine dua etmek!