Loreena Mckennitt: Müzik bir tedavi yöntemidir
Kanadalı şarkıcı ve söz yazarı Loreena McKennitt,uzun bir aranın ardından 3 konser vermek üzereTürkiye’ye geliyor. McKennitt, 30 yılı aşan kariyerindetarih ve kültürü incelikle dokuduğu "eklektik Kelt" müziği ile dünya çapında övgü topluyor. Sanatçı,yeteneği ve özgünlüğüyle yıllar içinde milyonlarcaalbüm satmasına ve edindiği üne rağmen Stratford,Ontario’daki bir çiftlik evinde son derece mütevazı birhayat sürüyor. McKennitt’in müziğe duyduğu tutku,onun insan haklarına, çevreye ve hayvanlara duyduğututkuyla da bire bir örtüşüyor. İpeksi sesiyle sakinlikve huzur bahşeden bu hassas ruh ile kariyeri veyaşamı üzerine söyleştik.
Sizi uzun bir aranın ardından bir kere daha Türkiye’de göreceğimiz için çok mutluyuz. Kelt müziğiyle ve kültürüyle nasıl tanıştınız? O ilk buluşma nasıl oldu?
1970’li yılların sonunda doğru Manitoba’da folk müzik çalan bir mekânda dinledim Kelt müziğini. Müzik beni ilk anda etkiledi ve o an ben de muhakkak bu melodilerle iç içe olmalıyım diye düşündüm.
Web sitenizde "Küçükken veteriner olmak istiyordum. Ama en iyi planlarda bile bir sapma olur. Ben değil, müzik beni seçti." yazmışsınız. Müziğin sizin üzerinizde nasıl bir etkisi var?
Müziğin bir insanın duygu durumu üzerindeki etkisi beni gerçekten büyülüyor. Bunu işitsel bir tedavi olarak açıklıyorum ben. Birçok insan da özellikle belli tür müziklerin yatıştırıcı, sakinleştirici etkisi üzerinde hemfikirdir. Örneğin klasik müzik ya da caz sizi farklı duygu durumlarına götürebilir.
Birçok kişi müziği aynı zamanda bir meditasyon takviyesi olarak da görüyor.
Bunun yanı sıra harekete geçirme, hareketlendirme özelliği de var. Örneğin; b geleneğinde, savaşlarda, üflemeli çalgıların, davulların kullanıldığı melodiler var. Daha modern zamanlarda ise b müziklere rastlıyoruz. Hepsinin insanın üzerindeki etkisi farklı ve büyüleyici.
Arkeolojiye ve antik dönemlere büyük bir ilginiz olduğunu biliyorum. Ankara, Konya, Safranbolu ve Kapadokya’daki kazı alanlarına da ziyaretleriniz olmuştu. Bu bölgelerle ilgili gözlemleriniz neler?
Arkeolojik kazı alanlarına gitmek beni çok etkiliyor. Bahsettiğiniz seyahati bir mayıs ayında yapmıştık, güzel bir bahar günüydü. Oradaki ovalar, çayırlar bana büyüdüğüm Manitoba’yı anımsatmıştı. Özellikle Ankara’da Kelt dönemine ait tarihi eserlerin sergilendiği müze çok çarpıcıydı. Bu ziyaret sayesinde Kelt kültürüyle ilgili bilgimi arttırma şansım oldu. Frigler, Lidyalılar ve Osmanlı kültürüyle ilgili de birçok bilgi edindim, hatta tarihimizin belli noktalarda nasıl kesiştiğini anladım. Kapadokya’ya yaptığım ziyaretler de benim için çok özel, peri bacalarına, erken dönem Hristiyan kiliselerine karşı müthiş bir merakım var.
Bölge halkının sıcaklığı, ikramları, misafirperverliği de her zaman kalbimde…
Sema dansının, tasavvuf müziğinin ve felsefesinin sizi çok etkilediğini okumuştum. Sufizmin temel prensiplerini kendi yaşamınızda nasıl uyguluyorsunuz? Bildiğimiz kadarıyla tevazu içinde bir hayat sürüyorsunuz ve maneviyat sizin için çok daha önde geliyor.
Sufizmin temelindeki o içsel yolculuk, aydınlanma ve kendini bulma hali beni çok etkiliyor. Spritüal birçok öğretide olduğu gibi aşkın, sevginin değerine inanıyorum, uyum ve bütünlük içinde olmayı önemsiyorum.
Tanıdığınız Türk müzisyenler, sanatçılar var mı?
Geldiğim zamanlarda duyduğum çeşitli melodiler oldu ve Halk müziği ezgileri kulağıma çok hoş geldi. Arif Sağ, Belkıs Akkale tanıdığım Türk halk müziği sanatçılarından. Batı müziğini ve yerel tınıları çok güzel harmanlayan Barış Manço da bildiğim isimlerden. Yine herkesin bildiği gibi 1990’ların sonunda "Tango To Evora" şarkımı yorumlayan Nilüfer… Onun seslendirdiği bu yorum sayesinde Türkiye’de daha çok dinleyici benim müziğimden haberdar oldu.
Müzik dışındaki ilgi alanlarınız neler?
Bahçemle uğraşmayı seviyorum. Bisiklete binmeyi, kitap okumayı, arkadaşlarımla zaman geçirmeyi, yürüyüş ve kamp yapmayı seviyorum.
Sosyal meseleler, çevre, hayvanlar sizin için öncelikli konular arasında. Bu konularla ilgili çalışmalarınızdan ve girişimlerinizden de bahseder misiniz?
Yaşadığım yerin yakınında bir aile merkezim var, işletmesini de ben sürdürüyorum. Modern hayatta çocukların ve ailelerin yeterince anlaşıldığını ve desteklendiğini düşünmüyorum. Onun dışında iklim değişikliğine karşı bulduğum her yere ağaç dikmeye, kendi hayatımı bu doğrultuda düzenlemeye ve geliştirmeye çalışıyorum, elbette çevremi de bunun bir parçası haline getirmeye çabalıyorum.
Hayatta size pusula işlevi sağlayan değerleriniz, prensipleriniz neler?
Uzun vadede kamu yararına olacak konulara odaklanmak. Örneğin bazı yerli insanlar yedi nesil geriye giderek ve yedi nesil sonrasını düşünerek şimdi yapılması gerekenleri belirliyorlar. Kibar, şefkatli ve affedici olmak… Kendimi olabildiğince eğitmek ve yukarıda bahsettiğim iki temel prensibi sürdürmek…