İzlenimciliğin babası: Claude Monet

CELİNE SYMBİOSİS
Abone Ol

Oscar-Claude Monet 14 Kasım 1840'da tüccarClaude Adolphe ve Louise Justine AubréeMonet'nin ikinci oğlu olarak Paris'te dünyayageldi. Aile 1845 yılında Normandiya kıyılarında birsahil kasabası olan La Havre'a taşınarak yiyecektoptancılığı işiyle uğraşmaya başladı. Babasıonun da kendisi gibi esnaf olmasını istiyorduancak Monet, kalem tutmayı öğrendiğinden beriçizim yapmaya meraklıydı. Okulda eğlence olsundiye çizdiği karikatürlerini bir dükkânın vitrinine koymasısayesinde para kazanmaya başlamıştı. Aynı dükkândabaşka bir başarılı yerel sanatçı olan Eugène Boudin’inküçük deniz manzarası resimleri de satılıyordu. NihayetindeMonet, Boudin ile tanışarak onunla birlikte açık havada resimçalışmaya başladı.

"Daha da dikkatli gözlemledim, sonra sanki bir perde kalktı... Resmin ne olabileceğini kavradım... Sen [Boudin] bana görmeyi ve anlamayı öğreten ilk kişiydin!"

Paris

Nilüfer Göleti (The Water-Lily Pond), 1899

1857'de annesini kaybeden Monet, okulu bırakarak halası Marie-Jeanne Lecadre ile yaşamaya başladı. Yeğenin sanat tutkusunu cesaretlendiren Lecadre, onu Paris'te saygın bir sanat kariyerine yönlendirmek için maddi destek sağlamayı teklif etti. Monet, henüz 19 yaşındayken yeni tekniğini ilerletmek ve yeteneğini geliştirmek arzusuyla Paris'e yerleşti. Akademik bir yol takip etmek yerine, oldukça esnek kuralları olan Charles Suisse’in Académie Suisse'e kaydoldu.

1861 baharında yedi yıl sürecek olan askerlik görevi için orduya çağrıldı. Cezayir'deki Chasseurs d’Afrique’de (Afrika Hafif Süvarileri) geçirdiği on yedi ayın sonunda tifoya yakalanmasıyla, dinlenmek ve iyileşmek üzere La Havre’a gönderildi. Altı ay sonra halasının askerlikten muaf olması için gereken ödemeyi yapmasıyla memleketinde kalıp tümüyle resim yapmaya odaklanmaya karar verdi.

"Doğanın önünde deneyimlediğim şeyi ilerletmek için elimden geleni yapıyorum ve çoğu kez, hissettiğim şeyi iletmeyi başarmak için resim yapmanın en temel kurallarını tamamen unutuyorum."

Fontainebleau ormanı

Monet 1862'de Paris'e döndüğünde bu sefer geleneksel resim yöntemlerini öğreten Charles Gleyre'nin atölyesine kaydoldu. Burada Frédéric Bazille, Alfred Sisley, Pierre Auguste Renoir gibi ressamlarla ömür boyu sürecek dostluklar kurdu. Birlikte doğal ve doğrudan bir resim yapabilmek adına bir süredir akademik bağlardan kurtulmak isteyen sanatçıların uğrak mekânı olan Fontainebleau Ormanı'nda çalıştılar.

Bu yıllarda ona modellik yapan Camille Doncieux ile Monet arasında ilişki başladı. Ailesi bu ilişkiyi hiçbir zaman onaylamadı ancak çift, her türlü maddi zorluğa rağmen birlikte olmayı sürdürdü. 1867’de oğulları Jean dünyaya geldi. Çiftin 1870 yılında evlenmelerinin ardından Fransa ve Prusya arasında savaş başladı. Birçok ressam arkadaşı askere alınırken o Prusyalıların Paris'i kuşatmasından hemen önce Fransa’yı terk ederek Londra’ya gitti.

"Cezayir’de edindiğim ışık ve renk izlenimleri gelecekteki deneyimlerimin tohumlarını ekti."

  • Bahçede Kadınlar (Women in Garden), 1866
  • Monet açık havada doğa manzaraları üzerine çalışmanın yanında figür resimleri üzerine de yoğunlaşmıştı. Monet'nin birden fazla modele verecek parası olmadığından, çok figürlü bazı resimlerinde Camille’i farklı karakterler olarak betimliyordu. Resimdeki üç kadın figürü için Camille poz vermişti.

İzlenimcilik

Monet'nin Londra’da geçirdiği dönem verimli oldu. Kapalı gökyüzü, grinin ve mavinin her tonunu taşıyan bulutlarından çok etkilemişti. Burada John Constable ve J.M.W. Turner’ın deniz manzarası resimlerini inceledi. Londra’da tanıştığı galeri sahibi ve koleksiyoncu Paul Durand-Ruel’in desteği sayesinde tüm hızıyla resim yapmaya devam etti.

Mini Pantheon Tiyatrosu (Petit Pantheon Theatral), 1860

Kazancı önceki yıllara göre iki katına çıktı.

Savaş sonrası Paris’te yaşamak zor olduğu için Sen Nehri’nin yanında küçük bir kasaba olan Argenteuil'e yerleşti. Argenteuil’de "Salon"da hayal kırıklığına uğramış ya da çalışmalarını kabul ettirme mücadelesi veren sanatçılarla bir araya gelerek "Salon" sergisinden bağımsız kendi sergilerini açmaya karar verdiler. Fotoğrafçı Gaspard Felix Tournachon'un Paris'teki atölyesinde gerçekleşen sergi gazetelerde geniş yer buldu. Eleştirmen Louis Leroy, Le Charivari dergisindeki yazısında eserlerini küçümsediği sanatçıları aşağılamak amacıyla Monet’nin tablosundan yola çıkarak onlara "İzlenimciler" dedi. Sergide yer alan sanatçılar "İzlenimci" ismini benimsediler. İlerleyen yıllarda çoğu meslektaşı başka tarzlara geçtikten çok sonra bile Monet izlenimciliğe bağlı kaldı.

  • Sergide yer alan Le Havre limanının gündoğumu manzarası, buğulu atmosferiyle bundan önceki yerleşik sanat anlayışına karşı geliyordu. Monet eleştirmenlerin ve izleyicilerin tüm olumsuz görüşlerine rağmen daha büyük bir azimle ve daha canlı renklerle resim yapmaya devam etti.
  • İzlenim: Gündoğumu (Impression, Sunrise), 1872

Zor zamanlar

Monet, Parisli bir tacir ve koleksiyoncu olan Ernest Hoschedé'nin bir süredir çalışmalarını satın alması sayesinde maddi durumunu düzeltmişti. Fakat ikinci oğlu Michel'in doğumu ardından zayıf düşen eşi Camille'in sağlığı bozuldu. En büyük destekçisi Hoschedé'nin iflas etmesiyle tekrar kötü duruma düşen Monet, Hoschedé'nin teklifiyle Vétheuil'de iki ailenin bir arada yaşayacağı bir eve yerleşme kararı aldı. Hoschedé, karısı Alice ve dört çocuğunu Monet ile bırakarak Paris'e kaçtı.

Camille Ölüm Döşeğinde (Camille on her Deathbed), 1879

1879'da Camille öldüğünde 32 yaşındaydı.

Arkasında kederli bir koca ve iki çocuk bıraktı. Bu süreçte Alice ile ilişkiye başlayan Monet, Camille’in hatırasıyla dolu olan Vétheuil’de yaşamak yerine biraz daha ucuz olabilecek uygun bir yer aramaya başladı. Daha önce birkaç kez gittiği Giverny’de ev buldu. Yerleştiği sırada berbat durumda olan ev birkaç yıl sonra adeta bir cennet bahçesine dönüşecekti.

"Şafak vakti kendimi, sevgilim olmuş ve daima öyle kalacak olan kadının yatağının başucunda buldum. Gözlerim onun acıklı şakaklarına sabitlenmişti ve kendimi gölgeleri ve renk nüanslarını gözlemlerken yakaladım. Çehresine ölüm düşmüştü."

Giverny

Karısının ölümünden sonra resmedecek yeni konular bulmak için Fransa’yı baştan başa gezmeye koyulan Monet, 1880’ler boyunca sürekli yolculuk etti. Galericisi Paul Durand-Ruel’in sayesinde satışlarını arttırarak başka sanat tacirleriyle de çalışmaya başladı. Bunlardan biri Paris’teki Goupin Galeri için Monet'in on resmini satın alan Theo van Gogh’du.

Resim satışlardan elde ettiği gelirle Giverny'deki evinin bahçesini genişletmeye başladı. 1893 yılında Durand-Ruel'in seçkin Japon sanatçılar Utamaro ve Hiroşige’nin baskılarında oluşan bir sergisinden esinlenerek bahçesine Japon tarzında köprünün geçtiği bir nilüfer göleti yaptı. Bu sayede resmini yapmak isteyeceği renklere istediği zaman ulaşabileceği bir ortam yaratmış oldu. Monet, Amerika, İtalya, Almanya ve Rusya dahil yurt dışında çok sayıda sergi açarak hayli varlıklı bir sanatçı haline gelmesine rağmen bahçeyle ilgilenme arzusunu hiç kaybetmedi.

Son yıllar

Rouen Katedrali (Rouen Cathedral), 1893

1912’den zayıflamaya başlayan görme yeteneği zayıflayan Monet'nin iki gözüne de katarakt teşhisi kondu. Göz damlaları ile özel yapım gözlükler de dahil çeşitli tedavilerin sonuç vermemesi üzerine ameliyat olmak zorunda kaldı. Monet'nin görme gücünün normale dönmesi birkaç ayı buldu. Bu sırada önce otuz yıldır beraber olduğu eşi Alice, sonra büyük oğlu Jean vefat etti. Sevdiklerinin ölümü ardından Birinci Dünya Savaşı’nın da başlamasıyla bahçesinin güvenli ortamına dönerek Nilüfer serisine başladı. Savaştan sonra yakın dostu Başbakan Georges Clemenceau desteğiyle nilüfer resimleri için Paris'teki Musée de l'Orangerie'de iki tane oval oda inşa edildi.

Monet 5 Aralık 1926'da 86 yaşında Giverny'de öldü. Sergi ise Monet’in ölümünden birkaç ay sonra açıldı.