İtalyan Rivierası'nın yıldızı: Manarola

GÜVEN ADIGÜZEL
Abone Ol

Avrupa rotasının en romantik bölgesi sayılanİtalya’nın, seyahat denilince akıllara gelen adresleriherkesin malumu. Venedik, Pisa, Roma, Milano,Floransa gibi şehirler; gondol, aşk çeşmesi, tarihiatmosfer, romantik sokak ve doğal selfie fonu gibiözellikleriyle, Kuzey İtalya’nın turist cazibesini enüst seviyeye çıkaracak bir etki gücüne sahiptirler. Busebeple Güney İtalya, başkenti Napoli’den başlayarakçizmenin topuğuna ve ayakucuna değin uzanangörkemli bir atmosfere sahip olmasına rağmen fazlasıylagölgede kalmıştır. Ama her iki İtalya’nın da(Kuzey - Güney) köylerinin güzelliği dillere destan.

Birbirinden güzel beş köy

353 nüfusu ile turistlerin uğrak yeri olan ünlü Cinque Terre kasabalarının en küçüğüdür.

Hikâyemizi Venedik, Pisa, Roma, Milano ya da Floransa’dan değil de, kuzey masalının anlatıldığı nokta atışı bir yerden başlatalım o halde.

Görsel şahika Cinque Terre’den.

Kuzey İtalya’nın Liguria bölgesinde yer alan bu sınırları zorlayıcı güzellik, Levanto ile La Spezia şehirleri arasında sıralanmış toplam 5 köyden oluşan dünyanın en güzel hatlarından biridir. Cinque Terre’nin kelime anlamı da bu zaten; 5 köy/toprak. UNESCO Dünya Mirasları listesinde yer alan, İtalya’nın gözü gibi baktığı genişçe bir Ulusal Park alanı aslında burası. Ve bu parkın içinde yan yana inci gibi dizilmiş doğa harikası 5 köy: Monterosso Al Mare, Vernazza, Corniglia, Manarola ve Riomaggiore.

Kayaların üzerindeki gökkuşağı

Manarola, 1338'den kalma kilisenin temel taşı San Lorenzo ile Cinque Terre'deki en eski kasabalar olabilir.

Bu beşibiryerde’nin arasında -birçok açıdan- en güzeli ve doğal olarak en popüleri olan Manarola’nın; hayatın yavaş aktığı, küçük, şirin ve sakin bir balıkçı yerleşkesi olduğunu söyleyebiliriz. Manarola, kayalıkların üzerine kondurulmuş bir gökkuşağı edasıyla selam duran rengârenk evleri, denize doğru uzanan her daim kalabalık merdivenleri ve efil efil esen tertemiz havasıyla, "hoş geldin" demesini bilen güngörmüş bir ev sahibi gibi ağırlıyor misafirlerini. Köyün tam ortasında bulunan 14. Yüzyıldan kalma meşhur San Pietro Kilisesi genelde ziyaretçilerin "hoş bulduk" pozu verdikleri ilk uğrak noktaları arasında. Köyün genel mimarî ve insanî havası ilgi çekici; sokakları dar, yokuşları heyecanlı, merdivenleri sürprizli ve halkı gayet sıcakkanlı. Panjurlu evleri ise fotoğrafçılar için oldukça davetkâr durumda.

Manarola, coğrafî yapısı gereği klasik bir plaja sahip değil ama rıhtım tarafında çok küçük bir yüzme alanı mevcut. Yüksek kayalıklardan buz gibi serin suya atlayanlara rastlayabilirsiniz. Bu kadar adrenaline alışık olmayanlar için, kayalıkların tepesinde oturup güneşin batışını izleyerek muhteşem manzaraya eşlik etmek de mümkün. Bu hem mantıklı, hem de daha romantik bir seçenek.

İtalyan mutfağının en lezzetli ürünlerini Manarola’da tadabilirsiniz.

Yerel lehçe, yakındaki bölgedeki lehçelerden marjinal olarak farklı olan Manarolese'dir.

Manarola oldukça küçük bir köy ama küçüklüğüne rağmen kafeleri ve restoranlarıyla meşhur. Köyde üretilen taze yiyecekleri, özellikle de ev yapımı spagettiyi denemeyi unutmayın. Manarola’ya gittiğinizde, köyün üst tarafında -kuzey kısmındakalan mezarlığa da mutlaka uğrayın, daha doğrusu tırmanın. Tam cepheden göreceğiniz o büyüleyici manzaraya değecektir. Dar dağ yollarını aşarak, botlarla kıyısına yanaşarak ya da en mantıklı tercih olan trenle keyif çatarak ulaşabileceğiniz ve mutlaka "buraya yerleşilir be" cümlesini sarf edeceğiniz İtalyan Rivierası'nın bu görkemli güzelliği, "ölmeden önce" listesine hatırı sayılır bir sıradan giriş yapabilecek potansiyele sahip.

Aşk yolu

Beş köy arasındaki geçiş yollarının en güzeli olan Manarola - Riomaggiore arasındaki meşhur romantik patika, adından da anlaşılacağı üzere (Via Dell’Amore /Aşk Yolu) "yürümeye övgü"nün zirve noktalarından biri. Eğer yol açıksa Manarola’ya gelip de sokak müzisyenlerinin eşlik ettiği bu romantik patikada yürümemek olmaz.