İnsanlar ülkeleri, ülkeler de insanları ayırırken: Ağlayan Çayır
Theo Angelopoulos üçlemesinin ilk filmi olan Ağlayan Çayır, 1919-1949 arasında yaşanan bir trajik hayat hikayesi anlatılıyor. Yönetmenliğinin 35. yılında Theo Angelopoulos’un bu 12. filmi, 20. yüzyılın başlarında göç etmek zorunda kalan Yunanlara adanmış. Angelopoulos bu filmle, 2004 yılında Avrupa Film Akademisi Ödülleri’nden Eleştirmenler Özel Ödülü’nü kazandı.
Kim yönetti?
“Yarın ne kadar sürer?” sorusuna, “sonsuzluk ve bir gün”; “Bundan hareketle, hayat ne kadar sürer?” sorusuna ise “sessizlik ve bir gün” cevabı veren, ağır ve depresif havasına rağmen hep umutlu sözler sarf eden 1935 doğumlu Yunan yönetmen Theo Angelopoulos ilk olarak Tarih Üçlemesi (36 Günleri, Kumpanya, Avcılar) ile tanındı. Ardından Sessizlik Üçlemesi (Kitera’ya Yolculuk, Arıcı, Puslu Manzaralar) ile de dünya çapında tanınan bir yönetmen oldu. Sınırlar Üçlemesi (Leyleğin Geciken Adımı, Ulis’in Bakışı, Sonsuzluk ve Bir Gün) ile ise çağdaş sinemanın en önemli yönetmenlerinden biri hâline geldi. “Hiç kimsenin bir masala vinçler ve taş öğütücüler şeklinde canavarlar sokmaya ve açık bir sonun seyirciye vereceği az bir rahatlamayı elinden almaya hakkı yoktur” diyen Angelopoulos sinemasıyla, gerçeklerden yola çıkarak kurduğu masallarına insanoğlunun canavarlıklarını sokarak ucu açık bir sonla seyircine rahatlama hakkı veren yönetmen oldu.
Ne yönetti?
Angelopoulos’un ölümü ile yarıda kalan Modern Yunan Üçlemesinin ilk filmi olan Ağlayan Çayır’da, 1919 ile 1949 yılları arasındaki trajik bir hayat hikâyesi yaklaşık 3 saatlik bir ağıt olarak yakılıyor. Odessa doğumlu ve ailesini savaşta kaybeden, ardından evlatlık edinilen Eleni’nin gençliğini, âşık oluşunu ve sahip olduğu her şeyi yitirip tekrar tek başına kalışını aktaran film, İnsanların ülkeleri ayırırken ülkelerin de insanları nasıl ayırdığını anlatıyor. Filmi bir Yunan trajedisi olarak ele alan Theo Angelopoulos, Eleni karakterini bir “Troyalı Helen” olarak sunarken aslında kitlelerin bin yıllardır değişmediğini doğal olarak da yakılan ağıtların alev alışının hep aynı oluşunu beyaz perdeye aktarıyor.
Nasıl yönetti?
Theo Angelopoulos’un senaryosunu; Yeşim Ustaoğlu’nun Bulutları Beklerken filminin senaristlerinden Petros Markaris, Fellini ve Antonioni'nin düzenli senaryo yazarlığı ortağı Tonino Guerra ve Jacques Rouffio’nun My Brother in Law Killed My Sister filminin yapımcısı Giorgio Silvagni ile beraber yazdığı Ağlayan Çayır’ın görüntü yönetmenliğini Hiner Saleem’in Beyond Our Dreams filminden tanıyacağımız Andreas Sinanos üstleniyor. Filmin kült hâline gelen müziklerini Eleni Karaindru ve Manfred Eicher yaparken, kurgusunda Giorgos Triandafyllou’nun yer aldığı yapım aslında kaliteli isimlerden oluşan kadrosuyla da dikkat çekiyor. Yönetmeni, görüntüsü ve hikâyesi ile yer eden çoğu başarılı sinema filmi gibi bu yapıt da aslında arkasındaki iyi kadroyu unutturuyor. “Mülteciyim ve her yerden kovuldum” repliğiyle bile sinema tarihindeki yerini alan film, yönetmenin daha önceki yapımlarında kullandığı doğanın ve soluk tonların ustalıkla bir araya getirilmiş hâli.
Neden yönetti?
“Kendimi tanıdığımdan beri her zaman umut ederim. Yakında değişebilir! Ben, dünyanın değişimini umut eden bir kuşaktan geliyorum. 1960’lardan beri, dünyayı değiştireceğimize inanıyorduk ama dünya değişmedi. En kötü anlarda bile umudumu kaybetmedim. Ne optimist ne de pesimist olunmalı. Olasılıkları görmeye çalışmalı, Vietnam Savaşı döneminde Lennon’un söylediği şarkıdaki gibi.” Bu sözlerin sahibi Theo Angelopoulos, 1999’da geçtiği yüzyılın kendi yüzyılı olduğunu düşünüp söz konusu üçlemeye karar vermiş. Savaş, umut ve hayal kırıklığı kelimelerinin ön plana çıktığı bu yüzyıl için annesi anısına bir film yapmak isteyen Yunan yönetmen, Godard’ın, Deux ou Trois Choses Que Je Sais D’elle’de (Onun Hakkında Bildiğim İki Üç Şey) yapımından ilhamla bütün yüzyıl boyunca süren bir aşk hikâyesini çekmek istemiş.
Ne zaman yönetti?
The New York Times’ın, “ağır, melankolik ritmine girmek isteyenler için ‘Ağlayan Çayır’ savaş, tarih ve kayıp üzerine güzel ve yıkıcı bir meditasyon” olarak ifade ettiği film, 1999’da tasarlanmış, senaryosu ve çekimleri 4 yıl sürmüş. Eleştirmenlerce, 2005’te vizyona giren film ile Theo Angelopoulos; Fellini ve Antonioni tarafından konvansiyonel gerçekçilikten çıkmanın bir yolu olarak yaratılan geniş kapsamlı, kişisel, belirsiz, jest sinemasının baş yönetmeni olan Andrei Tarkovsky’nin yanındaki yerini aldı.
Nerede yönetti?
Görsel olarak; fotoğrafçılık, set tasarımı ve film yapımı tarihinde bir kilometre taşı olan, estetik mükemmelliğin bağımsız değerini taşırken, insanın doğa olaylarıyla olan iş birliğini ustalıkla kurguya entegre eden Ağlayan Çayır, Yunanistan’ın kırsal bölgelerinde çekilmiş. Elde edilen batık köy görüntüsünün yanı sıra, sinema bütçesi açısından lükse kaçılan cenaze sahnesinin dramatizasyon ilkeleriyle mükemmel bir uyum içinde ve gerçek zamanlı olarak “saf” biçimde estetik bir olaya indirgendiği sahneler ise daha çok Selanik’te kayda alınmış. Yönetmenin ırmağın taştığı bölüm için 6 aya yakın bir süre beklediği, mülteci grubunun gelişi -yani açılış- sahnesi için iki dere arasında zemini su yüzeyinin biraz altında kalan bir ada oluşturduğu da söyleniyor.