İnsanın aklına şark illerini getiren yer: Arnavutluk
Balkan coğrafyasının güneyinde ve Adriyatik denizinin kıyısındakonumlanan Arnavutluk, diğer Balkan ülkeleri ile neredeyseaynı tarihi ile kaderi paylaşıyor. Arnavutluk, İtalya ve Osmanlı’danizler taşıyan, ilginç bir ülke.
1991 yılına kadar komünizm etkisindeki Balkan ülkelerinden biri olması nedeniyle nispeten Avrupa kıtasında izole durumda kalmış ve dolayısıyla Arnavutluk’un kendine münhasır dokusu günümüze dek ulaşabilmiş. Uzun dönem Osmanlı sınırları içerisinde yer alan ve nüfusunun çoğunun kendini Müslüman olarak tanımladığı Arnavutluk’ta Osmanlı etkisi; kaleler, kuleler, saraylar ve surlarda hâlâ bariz bir biçimde görülebiliyor.
İlk durak başkent Tiran
Arnavutluk gezisinin ilk durağı Tiran, ülkenin başkenti aynı zamanda. Balkanların da en büyük şehirlerinden biri olan Tiran’da gezilip görülecek çok yer var. Şehrin en büyük meydanı olan ve tüm caddelerin bağlandığı İskender Bey Meydanı ismini Arnavutluk tarihinde büyük bir komutan olan İskender Bey’den alıyor. Dolayısıyla burası hem turizmin, hem sosyal hayatın, hem de çevresindeki önemli devlet daireleri sebebiyle ülkenin merkezi konumunda. Osmanlı miraslarından biri olan Ethem Bey Camii 1789 yılında Molla Bey tarafından başlatılıp 1823 yılında Ethem Paşa tarafından tamamlanan Tiran’daki en önemli yapılardan.
- Enver Hoca liderliğindeki komünist dönemde tüm dinler yasaklanmış olduğundan cami uzun süre kapalı kalsa da 18 Ocak 1992’de on bin kişilik Arnavutluk Müslümanlarından oluşan bir grubun isyan edip camiyi doldurmasıyla yeniden ibadete açılabilmiş.
Ethem Bey Camii özellikle doğadan esinlenilmiş figürlerden oluşan süslemeleriyle oldukça ilginç bir cami. Ethem Bey Camii’nin hemen yanında ise Hacı Ethem Bey tarafından 1822 yılında yaptırılan tarihi saat kulesi yer alıyor. Bunların yanı sıra siyasi tarihi epey karışık olan Arnavutluk hakkında daha fazla bilgi almak istiyorsanız şehirdeki Ulusal Tarih Müzesi’ni de mutlaka ziyaret etmelisiniz. Ulusal Sanat Galerisi’nde ise 19. yüzyıldan günümüze dek Arnavutluk resim sanatı ile ilgili geçici ve kalıcı sergiler yer alıyor.
Enver Hoca döneminde ülkenin pek çok yerinde (yaklaşık 700 bin adet) düşmandan veya nükleer saldırılardan korunmak amacıyla yapılan yer altı sığınaklarından birinin restore edilmesiyle kurulan Bunk’ Art 2 Müzesi, 20 yüzyılın gergin politik ve toplumsal olaylarının atmosferini günümüze taşıyan bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor. Bunk’ Art 2’de söz konusu dönemlerdeki polis ve güvenlik güçlerinin toplumdaki algılanışı ve rolüne yönelik zengin dokümanlar ile görseller bulunuyor. Şehrin yanı başında muhafız gibi dikilen 800 metre yüksekliğindeki Dajti Dağı ise trekking rotaları ve teleferik hattı ile doğa severlere muhteşem manzaralar sunuyor. Tiran’a kadar gelmişken de neredeyse 3 bin yıllık tarihi ile Balkanların en eski şehirlerinden biri olan Durres’i ve içerisinde yer alan amfi tiyatroyu, Arapaj Bazilikasını, Bizans ve Osmanlı dönemlerinden kalan kale duvarlarını, Venedik Kulesi’ni, Bizans Forum Alanı’nı görmeyi ihmâl etmeyin.
Arnavutluk Rivierası’na yolculuk
Arnavutluk’a gelmişken sadece Tiran’ı gezip dönmek yerine farklı şehirleri, özellikle de sahil kesiminde kalanları mutlaka görmeniz gerek. Arnavutluk’ta yaz turizminin önemli noktalarından olan Sarende’nin Ksamili köyü egzotik kumsallarıyla mükemmel bir rota. UNESCO korumasındaki Butrint Antik Kenti de Sarende sınırları içerisinde yer alıyor.
Başkent Tiran’a yalnızca 33 kilometre mesafede bulunan ülkenin ikinci en büyük şehri Durres de plajları sayesinde oldukça ünlü bir şehir. Arnavutluk’un en güzel köylerinden biri olan Dhermi, aynı zamanda çok güzel bir plaja sahip. Ayrıca burası Arnavutluk’ta gün batımını izleyebileceğiniz en güzel yer. Arnavutluk Rivierası’nın en iyi plajlarından biri de Lukova. Burası doğa örtüsü, yıllanmış zeytin ve narenciye ağaçları sayesinde ziyaretçilerini âdeta büyülüyor. Lukova’da deniz altındaki canlılık görülmeye değer olduğundan, Arnavutluk’a giderken dalış takımlarınızı da mutlaka yanınıza almalısınız. Lukova’nın ülkenin bir diğer ünlü sahil köyü Borsh’a yakın olması dolayısıyla Borsh’un plajını mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Arnavutluk, her ne kadar mütevazı bir Balkan ülkesi olsa da sahilleri ve kültürel mirası dolayısıyla ziyaretçilerine oldukça keyifli anlar vaat ediyor. Kültürel açıdan verimli ve dingin bir tatil yapmayı düşünenler için mükemmel bir gezi rotası olan Arnavutluk’u gezmek için Mayıs ve Eylül arası yılın en güzel zamanları.