Güne erken uyanan şehir: Manila

SEVDE SEVAN USAK
Abone Ol

Binlerce adasıyla nam salmış; Boracay, Cebu,Palawan, Bohol gibi adalarıyla turistleri gönüllerindenfeth etmiş, dünyanın en uzunkıyı şeridine sahip adalar diyarı Filipinler...Manila ise bu güzel ülkenin başkenti. Bu kalabalıkmega metropol her ne kadar, turistik adalara gitmekiçin bir aktarma noktası olarak kullanılıyorsa da, birkaçgünden fazla kendisiyle zaman geçirmeyi hak ediyorkesinlikle.

Manila’ya gelir gelmez yolumu sahile düşürdüm. Asena Garden’ın bulunduğu CCP (Cultural Center of Philippines) önünde manzara o kadar güzeldi ki, saat 05.00 gibi henüz gün doğmadan orada yerimi aldım. Ama o saatte yalnız değildim. Gün doğumu ile birlikte tempolu bir ritim eşliğinde, topluca sabah sporu yapmak için parka gelenlerin sayısı yüzlerle ifade edilebilirdi. Hoca eşliğinde spor yapanlar, koşanlar, körfezde kürek antrenmanı yapan sporcular… Manila’da gün kesinlikle çok erken başlıyor; saat henüz 06.00.

Uçsuz bucaksız bir park

Şehir ülkenin en büyük adası olan Luzon'da Manila Bay'ın doğu kıyısında bulunur.

Sonra yolumu Rizal Park’a düşürdüm. Burası için bölgenin kalbi de denilebilir. Parkın bir tarafında Filipinlilerin ilk kahramanı ülkelerine ayak basan Macellan’ı öldürerek işgale direnen Lapu-Lapu’nun diğer tarafında da, İspanyol kolonilerine karşı başlatılan özgürlük mücadelesinin zirve ismi Dr. Jose Rizal’in anıtları bulunuyor. Park boyunca sağda ve solda konser alanları, Çin ve Japon mimarisiyle bezenmiş küçük parklar, heykeller, güvercin bahçesi, sanat parkı, minik restoranlar var. Ana caddenin ikiye böldüğü park alanında yürüyüş yapanlar, yemyeşil çimenlere uzanıp dinlenenler, ailece piknik yapanlar, arkadaşlarıyla eğlenmeye gelenler görülüyor.

Jeepneyler pek havalı

Parka gelirken bir nevi dolmuş görevi gören jeepneyleri kullandım. Sadece Filipinler’de görebileceğiniz, buranın simgesi olmuş jeepneyler 2. Dünya savaşı sonra Amerikalılar’ın bıraktığı jeeplerden yapılmış önceleri. Jeepleri uzatarak arka kısmında yolcu taşıyabilecekleri alanlar oluşturmuşlar ve tüm sanatsal becerilerini de bu jeepler üzerinde sergilemişler. Öyle ki rengârenk ve resimlerle süslü bu jeeplerin, hiçbiri bir diğerine benzemiyor. Günümüzde kamyonlar da aynı şekilde değiştirilerek kullanılıyor. Sıcak havada püfür püfür esen rüzgârda, serin serin yolculuk yapıyorsunuz üstelik çok ucuz.

Manila 10 milyonun üzerinde insanın yaşadığı metropol alana sahip ve gelişmekte olan bir merkezi yerdir.

Manila Ocean parkta ailece vakit geçirmek

Rizal Park’tan denize doğru ilerlediğinizde Manila Ocean Park’ı göreceksiniz. Eğer çocuklarınızla birlikte Manila’da bulunuyorsanız mutlaka ziyaret etmelisiniz.

Manila 1,5 milyonu aşkın sakini bulunan Filipinler'in saygın en meşhur ikinci şehridir.

Filipinler’de ve Güneydoğu Asya’da bulunan 250’nin üzerinde canlı türünü görmeniz mümkün parkta. 25 metre uzunluğundaki tünelde yürürken köpekbalıkları, vatozlar ve yılan balıkları ile her an göz göze gelebilirsiniz. Gülümseyin ve fotoğraf çektirin. Parkta kuş ve denizaslanı şovları, su ve ışık gösterisi yanında, ilginç böcek ve sürüngenleri görebilir, kuş besleyebilir, penguenleri seyredebilirsiniz. İlgilenenler için ayrıca yakınlarda Manila Hayvanat Bahçesi ve Botanik Parkı da var.

Ve Intramuros

Rizal Park’tan biraz uzakta, tarihe yolculuğun başladığı yerdeyiz; Intramuros’ta. Burası Manila’nın ilk kurulduğu yer turistler için de şehrin en önemli bölgesi. 4.5 km surlarla çevrili olan bu bölgede İspanyol mimarisinin etkileri çok yoğun hissediliyor.

333 yıl İspanyol hâkimiyeti altında kalan ülkenin ismi de zaten İspanyol Kralı 2. Philip’ten geliyor. 2. Dünya Savaşı çok fazla hasar alan şehirde, zarar görmeyen tek yer olan Filipinlilerin en eski kilisesi San Agustin Kilisesi ve 450 yıllık ahşap kapısı görülmeye değer.

Birleşik Devletler'in bu şehri ve Filipin takımadalarını 1898'de başlayan işgal etme ve kontrolü ele geçirmesi 1946'ya kadar sürdü.

Bu Roma Katolik kilisesi 1976 yılında Filipin devleti tarafından milli tarihsel simge ilan edilmiş. Daha önce manastır olan müze kısmında ise dini heykeller, sunaklar, süsler, sandıklar görülebilir. Hemen karşıda da Casa Manila yer alıyor ki soluklanmak için çok güzel bir mekân. Şehrin sonunda ise 1590 yılında inşa edilen ilk İspanyol eseri Santiago Kalesi bulunuyor.

Acıkanlara tavsiyemiz

1975'te Manila Metropol bölgesi varlığını ispat etmek içim bağımsızlığa karar verdi.

Manila da yemek denince herkesin önerdiği ilk yer Dampa bölgesindeki balık pazarı. Biz üç kişilik bir ekip olarak balıklarımızı deniz ürünlerimizi canlı canlı seçip, hemen pazarın karşısındaki lokantada pişirttik. Nasıl hazırlanması istiyorsanız öyle pişiriyorlar. Seçmesi zevkli, yemesi lezzetli... Ne yapıp edin, yolunuzu Dampa Balık Pazarı’na düşürün, gördüğünüz çeşitler karşısında çok şaşıracaksınız.